Allah'ın Yarattığı Harikalar İnce Düşünüldüğünde Fark Edilir

meridyen2

Kayıtlı Üye
Allah'ın Yarattığı Harikalar İnce Düşünüldüğünde Fark Edilir

allahin_yarattigi_harikalar_ince_dusunuldugunde_fark_edilir_tr.jpg


İnce ve derin düşünmek; evrendeki herşeye Allah’ın üstün yaratma sanatının delili olarak bakmak için birer vesile ve çevremizdeki güzellikleri görmeyi sağlayan büyük birer nimettir. İnsan; ince ve derin düşünerek karşılaştığı görüntülerin her birinin Yüce Rabbimiz’in azametini, sonsuz rahmetini ve üstün yaratma sanatını yansıttığını çok daha iyi kavrar.

İlmin ve nurun tek sahibi olan Rabbimiz; Kuran’ın birçok ayetinde insanlara, etraflarında gördükleri tüm varlıklar ve olaylar üzerinde düşünmelerini, araştırma yapmalarını bildirmiştir. Bu vesileyle bilgileri artacak, gerçeklerin farkına varacak olan ilim sahibi kullarının da Kendisinden daha çok korkup sakınacaklarını bildirmiştir. Çünkü insanın düşünme gücü, adeta iman hakikatlerine açılan bir kapıdır. Bu kapı aralandıkça gördüğü olağanüstülüklerin sayısı artacak, bu sayı arttıkça Allah’ın yaratışındaki harikalıkları görecek, bu harikalıkları gördükçe de Allah’ın kudreti karşısında haşyeti ve korkusu şiddetlenecektir. İşte bu yüzden iman sahibi herkesin Allah’a olan yakınlıklarını daha da çok arttırabilmek için derin bilgi sahibi olmalarının, tefekkürlerini derinleştirmelerinin kendileri için çok faydalı ve şevk artırıcı olacağı bir gerçektir.

“Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah’ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.” (Bakara Suresi, 164)

İnce ve Derin Düşünmek İnsanların Üzerlerindeki Büyüyü Kaldırır

Üstün azamet sahibi olan Allah ayetlerde insanlara, “Öyleyse nasıl oluyor da böyle büyüleniyorsunuz?” (Müminun Suresi, 89) diye buyurmaktadır. Ayette geçen büyü kelimesi, insanları toplu olarak etkisi altına alan zihinsel bir uyuşukluğa işaret etmektedir. Düşünmeyen insanın aklı uyuşur, görüşü puslanır, yani gözünün önündeki gerçekleri görmemiş gibi davranır, muhakemesi zayıflar. Çok açık birşeyi bile kavramaktan yoksun hale gelir. Yanı başında gerçekleşen olağanüstü olayların bilincine varamaz. Olayların girift noktalarını fark edemez. Bazı insanların binlerce yıldır gaflet içinde bulunmalarının, birbirlerine bir miras gibi aktardıkları, toplu olarak derin düşünmekten uzak durmalarının kaynağı da bu uyuşukluktur.

Bu toplu büyünün etkilerinden birini şöyle bir örnekle açıklayabiliriz:

Yeryüzünün altı, tamamen magma dediğimiz bir “ateş tabakası”yla kaplıdır. Yeryüzü kabuğu son derece incedir; yani bu ateş bize çok yakın, neredeyse hemen ayağımızın altındadır. Yeryüzü kabuğunun ne kadar ince olduğunu anlamak için şöyle bir kıyas yapabiliriz: Yeryüzü kabuğunun tüm dünyaya kıyasla kalınlığı, bir elma kabuğunun tüm elmaya kıyasla kalınlığı ile karşılaştırılabilir.

Yeryüzünün hemen altında çok yüksek ısılarda kaynayan bir tabaka olduğu herkesçe bilinir, ancak insanlar bu konu üzerinde pek düşünmezler. Çünkü bu insanların anne babaları, kardeşleri, akrabaları, arkadaşları, komşuları, okudukları gazetenin yazarları, televizyon programcıları, üniversitedeki hocaları da bunu düşünmezler.

Ancak derin düşünen ve Allah’ın gücünü takdir edebilen bir insan için bu durum çok farklıdır. Bu insan içinde bulunduğu tehlikeli durumun kolayca farkına varır. Böylesine pamuk ipliğine bağlı bir ortamda insanların yaşamlarını nasıl sürdürdüklerini araştırır. Ve kusursuzca işleyen bir sistemin var edildiğini fark eder. Üzerinde bulunduğu gezegenin içi büyük bir tehlikeyle kaplıdır. Ama bu tehlikenin her an insanları zarara uğratması da çok hassas dengelerle engellenmiştir. İşte bunu fark eden insan, dünyanın ve dünya üzerindeki tüm canlıların Allah’ın dilemesiyle, O’nun yarattığı kusursuz bir denge sayesinde yaşadıklarını ve güvenlik içinde varlıklarını sürdürdüklerini anlar.

Allah Kuran’da İnsanları İnce ve Derin Düşünmeye Çağırır

Kuran müminlerin rehberidir ve tüm insanlığa da bir duyuru niteliği taşımaktadır. İçinde birçok mucizeleri barındırmakta, bunlar da gün geçtikçe ortaya çıkmaktadır. Müminler hem dış dünyada hem de içlerinde bu gerçekleri izlemektedirler. İnsanların kendileri ve yaşadıkları çevrede gördükleri bu gerçekleri kavramaları elbette Allah’ın yaratış sanatı karşısında derin ve ince düşünmeleri ile mümkün olabilir. Tefekkürün itici gücü de bilgidir. Bilgi insanların Allah’ın varlığını ve gücünü çok daha iyi kavrayabilmeleri, var olan imanlarına iman katmaları açısından çok önemli bir vesiledir. Allah’a iman etmiş bir insanın O’nun yarattıklarını araştırması, varlıkların ihtiva ettiği hikmetleri, güzellikleri anlamaya çalışması gerekir. Çünkü bu sayede yaratılan herşeydeki mucizevi gerçekleri ve büyük kudreti fark edip Allah’a olan yakini artacaktır. Bu da samimi bir müminin en büyük hedeflerinden biridir. Çünkü müminlerin dünyadaki amacı Allah’a kullukta kusur etmemek ve O’na olan yakınlıklarını artırmaktır. Bu da yine Allah’ın bizlere öğrettiği ilimle, bilgilerle olacaktır. Müminlerin zihinlerinde, düşüncelerinde her durumda ve her an Allah’ın yaratma gücünü daha iyi anlayabilmek için derin ve ince bir düşünce vardır. Bu müminlerin en önemli özelliklerinden biridir. Çünkü müminler Allah’ın her an yaratmaya devam ettiğinin ve herşeyi bir hikmet üzere oluşturduğunun bilincindedirler. Bir ayette müminlerin bu özellikleri şöyle bildirilmiştir:

“Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) “Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru.”” (Al-i İmran Suresi, 191)

Sayın Adnan Oktar İnce Düşünülmesi Durumunda Harikaların Fark Edileceğini Şöyle Anlatmıştır:

Mesela şu an gökyüzünde koskoca bir taş kitlesidir, toprak kitlesidir Dünya. Küre şeklinde. Uçsuz bucaksız karanlığın içinde akıl almaz bir hızla gidiyoruz. Uzaydaki, dünyadaki trafikten bin kere, milyonlarca kere daha karışık. Göktaşları geçiyor Dünyanın yanından, gökcisimleri, binbir türlü olay gerçekleşiyor. Karadeliklerin yanından geçiyor, her türlü olay var. Ama hiçbir şey olmuyor. Trafikte bile araba giderken, bir yere çarpıyor ya da bir şeyler oluyor değil mi? Burada hiçbir şey olmuyor. En ufak bir sarsıntı var mı Dünyada, hiç yok.

Dünyanın altı magma dolu, yani fokur fokur kaynayan ateş. Elma kabuğu kadar ince Dünyanın üzerindeki kabuk. Biz şu an, bir ateşin, kaynayan, fokur fokur kaynayan ateşin üzerinde yaşıyoruz. Yani bir elmayı düşünün, elmanın kabuğu ne kadar ince ise Dünyanın kabuğu da o kadar ince. Elmaya oranla bakın. Ama böyle su gibi kaynayan, fokur fokur kaynayan ateş var. Böyle bir ünya, ateş dolu bir Dünya son derece süratle, gökyüzünde uçuyor şu an. Biz de beraber gidiyoruz. İnsanlar çekiyle senetiyle uğraşıyor, kimi okulunu bitirmek için uğraşıyor, kimi düğün hazırlıklarında, kimi köşeyi dönmenin peşinde. Kimi yurtdışından getirteceği malların, eşyaların peşinde. Ama Dünya da bütün hızıyla devam ediyor uçmaya. Biraz düşünülürse çok harika bir durum olduğu anlaşılıyor. (Sayın Adnan Oktar`ın 12 Eylül 2011 tarihinde A9 TV’de yayınlanan canlı sohbetinden)
(makale harun yahya)

Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 89. sayı (Kasım 2011) 32. sayfada yayınlanmıştır.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst