meridyen2
Kayıtlı Üye
Allah'ın dilemesiyle yaşanacak olan sonsuz sevgi
Yüce Allah, sonsuz akıl sahibidir. Sonsuz ilim ve nimet sahibidir. Ve Rabbimiz sonsuz güzelliktedir, sonsuz sevgi sahibidir. Sonsuz güzelliğinin bir tecellisi olarak insanı yaratmıştır ve onu suret suret kılmıştır.
İnsan ise, Allahın kendisine vermiş olduğu ruhu taşımaktadır. Bunun anlamı ise şudur: İnsan, Yüce Rabbimizin rahmeti ve dilemesi ile her şeyin çok fazlasına sahip olabilir.
İnsanlar genellikle dünya hayatında bunu bilmeden yaşarlar. Bu nedenle uçsuz bucaksız bir sevgi gücüne ve akla sahip olabileceklerini düşünmezler. Bunun bir sonucu olarak, karşılarındaki insanı Allahın ruhu olduğu için sevemez bunu akıllarından dahi geçirmezler. Karşılarındaki insanın, Allahın ruhu olmasından kaynaklanan bir ruh derinliği olduğunu dolayısıyla bu ruh derinliği içinde onunla içli ve güçlü bir sevgi yaşayabileceklerini bilemezler. Kuşkusuz ki bu çok büyük bir eksikliktir.
Tüm bu sebeplerle bu insanların sevgi anlayışları genel anlamda son derece yüzeyseldir. Gösterdikleri ve yaşadıkları sevgi bedenle sınırlıdır. Ya da eve, arabaya, gelecek güvencesine... Bunun bir sonucu olarak bedene zarar geldiğinde, ev, araba ortadan kalktığında, gelecek tehlikeye girdiğinde sevgi de biter. Bu anlayışta bunun ötesi yoktur. Bunu telafi edip yeniden oluşturacak bir sistem yoktur. Hepsi geçici değerlere bağlı olduğundan, dünya hayatı da geçici olduğundan, bunların zamanla ortadan kalkıp yok olması dolayısıyla sevginin de yok olması kaçınılmazdır. Nitekim böyle de olur.
Kişi, karşısındaki insanı Allahın ruhu olduğu için sevdiğinde ve Allahtan gelecek sonsuz bir sevgi ve sevme ihtimali olduğunu bildiğinde ise, bu duygunun tükenmesi Allahın dilemesi dışında imkansızdır. Zamanla, hastalıklarla, yokluk ve zorluklarla azalan değil; zaman geçtikçe olgunlaşan, derinleştikçe artıp çoğalan bir sevgi yaşayabileceğinin farkında olur. Bunun bir sınırı yoktur. İnsanın asıl hali ahiretteki halidir. Orada acizlikler yoktur, güçlükler yoktur. Orada Allah, dilediği mükemmel beden ile insanı istediği şekilde tecelli ettirecektir. Allahın ruhunu taşıyan bir insanın sırf ruhun aldığı zevki hissederek sevgiyi yaşaması, o kişinin gözlerindeki, aklındaki derin kişiliği ve varlığı keşfederek onunla zihninde derin bir bağlantı kurabilmesi ancak Allaha bağlanması ve Allahı anlaması ile mümkün olabilir. İnsan, Allahın ruhunu taşıdığını bilerek sonsuz nimet içindedir. Allahın dilemesi ile her şeye sonsuz kere sahip olabilir. Elbette ki sevgiye de.
Yüce Rabbimiz bir ayetinde gerçek sevginin ancak Allahın katından insana bahşedileceğini haber vermiştir:
İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır. (Meryem Suresi, 96)
(makale harun yahya)
Yüce Allah, sonsuz akıl sahibidir. Sonsuz ilim ve nimet sahibidir. Ve Rabbimiz sonsuz güzelliktedir, sonsuz sevgi sahibidir. Sonsuz güzelliğinin bir tecellisi olarak insanı yaratmıştır ve onu suret suret kılmıştır.
İnsan ise, Allahın kendisine vermiş olduğu ruhu taşımaktadır. Bunun anlamı ise şudur: İnsan, Yüce Rabbimizin rahmeti ve dilemesi ile her şeyin çok fazlasına sahip olabilir.
İnsanlar genellikle dünya hayatında bunu bilmeden yaşarlar. Bu nedenle uçsuz bucaksız bir sevgi gücüne ve akla sahip olabileceklerini düşünmezler. Bunun bir sonucu olarak, karşılarındaki insanı Allahın ruhu olduğu için sevemez bunu akıllarından dahi geçirmezler. Karşılarındaki insanın, Allahın ruhu olmasından kaynaklanan bir ruh derinliği olduğunu dolayısıyla bu ruh derinliği içinde onunla içli ve güçlü bir sevgi yaşayabileceklerini bilemezler. Kuşkusuz ki bu çok büyük bir eksikliktir.
Tüm bu sebeplerle bu insanların sevgi anlayışları genel anlamda son derece yüzeyseldir. Gösterdikleri ve yaşadıkları sevgi bedenle sınırlıdır. Ya da eve, arabaya, gelecek güvencesine... Bunun bir sonucu olarak bedene zarar geldiğinde, ev, araba ortadan kalktığında, gelecek tehlikeye girdiğinde sevgi de biter. Bu anlayışta bunun ötesi yoktur. Bunu telafi edip yeniden oluşturacak bir sistem yoktur. Hepsi geçici değerlere bağlı olduğundan, dünya hayatı da geçici olduğundan, bunların zamanla ortadan kalkıp yok olması dolayısıyla sevginin de yok olması kaçınılmazdır. Nitekim böyle de olur.
Kişi, karşısındaki insanı Allahın ruhu olduğu için sevdiğinde ve Allahtan gelecek sonsuz bir sevgi ve sevme ihtimali olduğunu bildiğinde ise, bu duygunun tükenmesi Allahın dilemesi dışında imkansızdır. Zamanla, hastalıklarla, yokluk ve zorluklarla azalan değil; zaman geçtikçe olgunlaşan, derinleştikçe artıp çoğalan bir sevgi yaşayabileceğinin farkında olur. Bunun bir sınırı yoktur. İnsanın asıl hali ahiretteki halidir. Orada acizlikler yoktur, güçlükler yoktur. Orada Allah, dilediği mükemmel beden ile insanı istediği şekilde tecelli ettirecektir. Allahın ruhunu taşıyan bir insanın sırf ruhun aldığı zevki hissederek sevgiyi yaşaması, o kişinin gözlerindeki, aklındaki derin kişiliği ve varlığı keşfederek onunla zihninde derin bir bağlantı kurabilmesi ancak Allaha bağlanması ve Allahı anlaması ile mümkün olabilir. İnsan, Allahın ruhunu taşıdığını bilerek sonsuz nimet içindedir. Allahın dilemesi ile her şeye sonsuz kere sahip olabilir. Elbette ki sevgiye de.
Yüce Rabbimiz bir ayetinde gerçek sevginin ancak Allahın katından insana bahşedileceğini haber vermiştir:
İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır. (Meryem Suresi, 96)
(makale harun yahya)