Allah'a Yakınlıkta Tefekkürün Önemi

meridyen2

Kayıtlı Üye
Allah'a Yakınlıkta Tefekkürün Önemi


teffekk.gif


Evreni saran yaratılış delillerini görmek, araştırmak ve üzerlerinde tefekkür etmek, -bazı insanların gerçekleri görmesini engelleyen- gafleti kaldıran en önemli etkenlerden biridir. Yüce Allah'ın üstün ilmi ve kudreti, ancak samimi bir tefekkürle hakkıyla takdir edilebilir. Bu sayede insan, Rabbimiz’in açık delilleri karşısında kesin bir bilgiyle iman ederken, O'nun üstün sıfatlarını tanır, Allah'a daha çok yakınlaşır ve her işinde O'nun rızasını gözetmeyi amaç edinir.

Yüce Rabbimiz, Kuran'daki pek çok ayette insanları düşünmeye davet etmektedir. Düşünmek, özellikle "derin düşünmek" insanın, alemleri yoktan var eden, sonsuz güç sahibi Yüce Allah'ı takdir edebilme gücünü, kavrayışını dolayısıyla Allah korkusunu ve Allah'a olan yakınlığını artıran en önemli vesilelerden birisidir.

Allah Kuran'ın birçok ayetinde "...düşünmez misiniz?" (Nahl Suresi, 17), "...düşünen bir topluluk için deliller vardır" (Bakara Suresi, 164) ifadeleriyle düşünmenin önemini haber vermiş ve üzerinde düşünmemiz için sayısız delil yaratmıştır. Gördüğümüz, farkına vardığımız herşey Allah'ın bir tecellisi ve delilidir. Bu nedenle göklerde, yerde ve bunların arasında bulunan herşey insanın düşünmesi için birer vesiledir. Bir ayette şöyle buyrulur:

“Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır.” (Nahl Suresi, 11)

Allah’ın Yaratma Sanatını Görebilmenin Yolu: Tefekkür

Tefekkür etmek evrendeki herşeye Allah’ın üstün yaratma sanatının birer delili olarak bakmaktır. Sözgelimi pencereye bakmakla pencereden bakmak bir değildir. Pencereye bakanlar belki pencerenin üzerindeki lekeleri görür ya da pencerenin çerçevesi, camı gibi bir takım yapısal özellikleri hakkında görsel bilgi sahibi olurlar. Pencerenin muhteşem bir dünyaya açıldığını düşünüp buradan dışarı bakanlarsa, bu pencerenin ardındaki güzellikleri seyrederler ve bundan sonsuz keyif alırlar. Bu anlamda tefekkür etmek, çevremizdeki güzellikleri görebilmemize yarayan bir nimettir. Tefekkür sayesinde karşılaştığımız görüntülerin her biri bize Yüce Rabbimiz’in azametini, sonsuz rahmetini ve üstün yaratma sanatını gösterir.

İnsanlar gün içinde birçok konu hakkında düşünürler. Ancak bu düşüncelerin büyük bir kısmı ahireti için fayda vermeyecek, "boş ve gereksiz", insanı hiçbir sonuca vardırmayan, insana hiçbir şey kazandırmayan, yararsız düşüncelerdir. Oysa önemli olan insanın yaşamının her anında olayların sebeplerini, hikmetlerini araştırarak gerçek anlamda “derin bir şekilde” düşünmesidir.

“Derin bir şekilde” düşünmeyi başaran bir insan, bir meyve, örneğin bir portakal yerken bile, bu meyve hakkında tefekkür eder; portakalın kuru bir topraktan bu kadar lezzetli ve sulu bir meyve olarak hem de dilimlenmiş bir şekilde çıktığını, insanın ihtiyaç duyduğu vitaminleri içerdiğini ve tam da insanların bu vitaminlere ihtiyaç duyduğu kış mevsiminde yetiştiğini düşünür. Bu şekilde derin düşünen bir mümin, çevresindeki her incelikte Allah'ın kudretini ve sanatını görür, O'nu tesbih eder ve Allah'a yakınlaşmaya bir yol bulur. Müminlerin bu vasıfları Kuran'da şöyle haber verilmektedir:

“Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki: ) "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 191)

Düşünce Tembelliğinden Kurtulmak

İnsanların düşünmelerini engelleyen birçok neden vardır. Bunlar insanı düşünmekten, gerçekleri görmekten alıkoyabilir. Bu yüzden, her insanın kendisine olumsuz yönde etki eden sebepleri teşhis etmesi ve bunların etkisinden kurtulması şarttır.

Derin düşünmeyi engelleyen en önemli etkenlerden bir tanesi düşünce tembelliğidir. Düşünce tembelliğinden dolayı insanlar, herşeyi hep gördükleri ve alıştıkları şekilde yaparlar. Örneğin;

Kişinin hep alıştığı şekilde hareket etmesi,

Zor ve zahmetli bile olsa her konuda yalnızca bildiği yöntemleri uygulaması,

Hiç yeni bir fikir getirmemesi ya da farklı bir yöntem denememesi,

Eksik olduğunu bildiği konularda kişilik özelliklerini iyi yönde değiştirme ihtiyacı duymaması; gibi davranışlar yoğun düşünce tembelliğinin en belirgin göstergelerindendir.


Oysa insan tefekkür etmekle gelişir. Doğruları görebilme yeteneğinin artması, adalet duygusunun güçlenmesi, her konuda akledebilme özelliği ve benzeri meziyetlerin kazanılması da tefekkür vesilesiyle gerçekleşir.

İşte bu noktada tefekkür etmenin bir insana neler kazandırabileceğinin bilinmesi kuşkusuz ki teşvik edici olacaktır. Değerli İslam alimlerimizden Mehmet Zahit Kotku tefekkürün bir insan üzerindeki olumlu etkilerini son derece samimi ve hikmetli bir şekilde şöyle özetlemektedir:

"Tefekkür gönülde bir kandildir. Hayır ve şerri fark etmekte, akıl ona muhtaçtır. Tefekkür, gönülde olan marifeti hazır edip gösterir. Kalbi gaflet deryasına düşmekten kurtarır. Tefekkür gönüllerin tasfiyesidir. Murakabelerin başlangıcıdır. Tefekkür hakikat bahçelerinin emsalsiz ağaçları, çiçekleri, gülleridir. En ince hadiseleri pek aşikar surette gösteren nurdur. Tefekkür, aynı zamanda eşyanın hakikatini gösteren bir aynadır. İnce manaların mizanıdır. Tefekkür hikmet kaynaklarından bir kaynaktır; cevahir gibi ve diğer kıymetli, madenleri bilmek gibidir. Tefekkür, hikmetleri yakalamak için bir ağ gibidir. İbret nazarlarına melekedir."

Düşünmekten Kaçınanları Bekleyen Zor Hesap

İman etmeyenler, "O gün cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar, ancak (bu hatırlamadan) ona ne fayda?" (Fecr Suresi, 23) ayetinde de bildirildiği gibi ancak cehennemi gördükten sonra gerçek anlamda düşünmeye başlarlar.

Bu kişiler o ana kadar, dünyaya gönderiliş amaçlarını çevrelerindeki canlıların nasıl ortaya çıktığını ve neden yaratıldıklarını, gece ve gündüzün varoluş sebeplerini, evrendeki düzenin kusursuzluğunu, Allah'ın Kuran'da emrettiklerini kısacası kendilerine gerçek anlamda fayda verecek konulardan hiçbirini o ana kadar düşünmemişlerdir. Bir gün tüm insanlar gibi kendilerinin de öleceğini ve Allah'ın huzurunda hesap vereceklerini akıllarına bile getirmemişlerdir.

Büyük bir kavrayış ve anlayış eksikliği içinde olan bu gibi insanlar gerçekleri ayette de bildirildiği gibi ancak Rabbimiz'in huzurunda hesap verirken anlayacaklardır. Sonsuz güç sahibi Yüce Allah bu kişilerin durumunu Kuran ayetlerinde şöyle bildirmektedir:

“Onlar, dünya hayatından (yalnızca) dışta olanı bilirler. Ahiretten ise gafil olanlardır. Kendi nefisleri konusunda düşünmüyorlar mı? Allah gökleri, yeri ve bu ikisi arasında olanları ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre (ecel) olarak yaratmıştır. Gerçekten, insanlardan çoğu Rablerine kavuşmayı inkar ediyorlar.” (Rum Suresi, 7-8)

Tefekkür Etmenin Ahiretteki Güzel Karşılığı

Peygamber Efendimiz (sav)’in “Bir saat tefekkür, bin yıl nafile ibadetten hayırlıdır." hadis-i şerifinde önemini vurguladığı tefekkürle ilgili üzerinde durulması gereken önemli bir nokta vardır: Samimi bir şekilde tefekkür etmek, bir mümine hem dünyada hem de ahirette pek çok hayır ve hikmet kazandırır. Çünkü iman eden kişiler etraflarında olan bitenler hakkında sürekli düşünürler; çevrelerindeki varlıkları inceler ve onlardaki yaratılış delillerini görürler. Bu da kişinin üzerindeki gaflet perdesinin aralanmasında ve samimi bir şekilde Allah'a yönelmesinde son derece etkili olur.

Bu nedenle Allah’a daha yakın olmak isteyen her insanın, tefekkür etmesini engelleyen nedenleri ortadan kaldırarak, samimi ve içten bir şekilde Allah'ın yarattığı her olay ve her varlık üzerinde düşünmesi, düşündüklerinden kendisi için bir öğüt ve ders çıkarması gerekir.

Tefekkür ederek daima doğruyu gören müminin ahiretteki kazancı Rabbimiz'in sevgisi, rızası, rahmeti ve cenneti olacaktır. Kuşkusuz bu, en güzel kazançtır. Rabbimiz ayetlerde salih müminleri Kendi Katında bekleyen güzel karşılığı şöyle müjdelemiştir:

"İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. Ki onlar, sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir." (Ankebut Suresi, 58-59)

Tefekkürün Kazandırdıkları

Düşünen insan;

Allah'ın yaratış sırlarını, dünya hayatının gerçeğini, cennet ve cehennemin varlığını, olayların iç yüzünü kavrar.

Allah'ın razı olduğu bir kul olmanın önemini daha iyi anlar, din ahlakını gereği gibi yaşar.

Gördüğü herşeyde Allah'ın sıfatlarını tanır, insanların büyük çoğunluğu gibi değil, Allah'ın emrettiği şekilde düşünmeye başlar. Bunun sonucu olarak da hem güzelliklerden herkesten çok daha fazla zevk alır, hem de gereksiz kuruntulara, dünyaya yönelik hırslara kapılarak kendini sıkıntıya sokmaz.

Her an Allah’ı yanında hisseder. Bu nedenle tefekkür eden bir kişinin Allah'a olan bağlılığının derecesi, Allah korkusu, sorumluluk hissi ve şevki gün geçtikçe artar.


Bunlar, düşünen bir insanın dünyada kazanacağı güzelliklerden sadece birkaçıdır. Dünya hayatında düşünerek gerçekleri görmekten kaçınan insanların ise düşünecekleri, hem de "derin ve iyiden iyiye" düşünecekleri ve gerçekleri tüm açıklığı ile görecekleri bir gün mutlaka gelecektir. Ancak o günkü düşünmeleri onlara hiçbir yarar sağlamayacaktır.
(alıntı harun yahya ilmimercek)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst