Allah'a verdikleri söze sadık kalırlar

'hayaL

Bayan Üye
Müminlerden öyle adamlar vardır ki Allah'a verdikleri söze sadık
kalırlar. Onlardan kimi adağını yerine getirdi kimi de beklemektedirler.
(Ahitlerinde) hiçbir değişiklik yapmamışlardır. (Ahzâb / 23)

Hz. Hüseyin (aleyhisselam) Allah'a verdiği söze son nefesine kadar sadık kaldı. Şu
bizim dikkatimizi çekiyor: Insanı sadık kılan nedir? Ne ile
ispatlayabiliriz?

Her iki taraf da Müslüman olduğunu söylüyor. Yapılan ameller salih amel
olmakla düşünülebilir. Örneğin herkes namaz kılabilir… Ama ne merkezli
olarak yapıyor. Neyi hedefleyerek yapıyor?

Hz. Hüseyin (aleyhisselam) tüm kıyamının merkezine Allah'ı koydu ve her
konuşmasında aldığı her kararda hedefini açıkladı. "Allah'a olan sadakat"
idi.

Yani Allah'a olan sadakat ve sorumluluğu onu ve yarenlerini bu yola
sürükledi.

Ama Yezid'in ordusunda bunu göremiyoruz. Bu savaşa onları sürükleyen
dünya hayatı ve beklentileri idi. Onlar merkeze dünyayı koydular. Görünüşte
Allah-u Ekber dediler ama Allah'ı büyük görmediler. Ameller görünüşte Islâm
gibi varsayılabilir ama hedef ve çırpınışları Allah'tan başka şeylerdi.

Hz. Hüseyin (aleyhisselam) şöyle buyurmuştu:

Insanlar dünya kuludur din ise (ancak) dillerinde dolaşır dinin
sayesinde geçimleri iyi olduğu müddetçe onun etrafında dolaşır (dindar
görünürler) zorluk ve belayla karşılaştıklarında ise dindarlar azalır.
(Taberî)

Kufe halkı Hz. Hüseyin (aleyhisselam) taraftarı idi. Ama ne yazık ki Kufe halkı
zamanında Hz. Ali (aleyhisselam) gibi bir önder tarafından yetiştirilmiş olmalarına
rağmen bıçak kemiğe dayanınca hakikatin ve sadakatin yolundan saptılar.

Gerçek mümin imanın arkasında durandır. Eğer o imanın arkasında
durmayacaksa ona mümin diyemeyiz.
Hz. Hüseyin (aleyhisselam) Aşura gecesi dostlarını toplamış onlarla konuşmuştu.
Onlara gecenin karanlığından yararlanarak kendisinden ayrılabileceklerini ve
onları bu konuda özgür bıraktığını söyledi. Ama hiç kimse ayrılmadı.


Zaten imam budur. Özgürce kendi irade ve seçiminle iman üzere ölmek
şehitliktir. Yoksa Yezid ve valisi Ibn-i Ziyad gibi insanları korkutarak
veya satın alarak ölüme göndermek şehitlik değildir!

Amaç Allah olmayınca ölüme vasıl olmak önemli değildir. Önemli olan
kendi isteğinle Alllah'a olan sadakat üzere ölmektir.

Hz. Hüseyin (aleyhisselam) ve yarenleri kendi sayılarını ve teçhizatını da karşı
tarafın sayısını ve teçhizatını da biliyordu. Ve onların ne kadar zalim
kendilerini öldürmeye hevesli olduklarını da görüyorlardı. Velhasıl ertesi
gün büyük bir ihtimalle öleceklerini de biliyorlardı. Ama yine de Hz.
Hüseyin (aleyhisselam) ve yarenleri Rablerine olan sadakat sözlerini bozmadılar.
Ölümüne Allah'a olan sadakatlerini korudular. Şerefli ölümü genç kızın
boynunda duran gerdanlık olarak kabul ettiler.

Nitekim Hz. Hüseyin (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur:
Hak üzere amel edilmediğini ve batıldan kaçınılmadığını görmüyor musunuz?
Böyle bir durumda mümin bir kimseye Allah'a kavuşmayı (şehit olmayı)
istemesi yakışır.


Hz. Hüseyin (aleyhisselam) hayatıyla nasıl hakkın şahidi olması gerektiğini
gösterdiği gibi ölümüyle de hakkın şahidi oldu. Ve oldu ki ölümünün
şahitliği bu zamana kadar devam etsin; nasıl ki bizden sonra da yankısı
devam edecek. Ve bir kez daha gördük ki esasında şehitler ölmüyor her
mekan ve zamanda yaşıyorlar. Ve mesaj bu kadar canlı şehadet dışında
olmuyor.



 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst