ALLAH-U TEÂLÂNIN MÜCAHİD SAHABELERE ÖVGÜSÜ
ALLAH-U TEÂLÂNIN MÜCAHİD sahabelere ÖVGÜSÜ
Onlar Rasulullah (s.a.v.) ile beraber cihada çıkmak için yarışırlardı. Oturan münafıklar gibi cihaddan geri kalmak için izin istemeden; himmet, coşku ve gayret ile hiç düşünmeden cihad için yola çıkarlardı.
Allah-u Teâlâ, Tevbe Suresinde onları şu şekilde vasıflandırmıştır: Allaha ve ahret gününe iman edenler, mallarıyla, canlarıyla cihad etmeme konusunda senden izin istemezler. Allah takva sahiplerini çok iyi bilendir. [Tevbe: 44]
Âl-i İmran suresinde ise onlardan yine övgüyle bahsetmektedir: (Uhudda) yaralandıktan sonra yine Allahın ve Rasulünün çağrısına koşanlar, onlardan iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir mükâfat vardır. Onlar öyle kimselerdir ki, insanlar kendilerine: insanlar size karşı bir ordu hazırladılar. O halde onlardan korkun dediler de bu söz onların imanlarını arttırdı. Ve Allah bize yeter. O ne güzel vekildir dediler. Sonra kendilerine hiçbir zarar doknmaksızın Allahtan bir nimet ve bolluk ile döndüler. Allahın rızasına da uygular. Allah pek büyük lütuf sahibidir [Âl-i İmran: 172-174]
Yüce Allahın şu sözü, onlarla özdeşleşmiştir: Kendileriyle birlikte birçok âlimin çarpıştığı nice peygamber gelip geçmiştir. Fakat Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşemediler, zaafa uğramadılar, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever. Onlar yalnızca şöyle diyorlardı: Rabbimiz, ayaklarımıza iyice sebat ver; kafirler topluğuna karşı bize yardım et. Sonunda Allahta onlara dünya nimetlerini ve ahret sevabını verdi. Allah iyilik edenleri sever. [Âl-i İmran: 146-148]
Allah-u Teâlâ onların, cihadlarında ve hayatlarının tüm yönlerinde mücahid olan Rasulullaha (s.a.v.) tabi olduklarını haber vermiştir. Böylece bu dine yardım etmede, Allah yolunda cihad etmede ve Allah düşmanları ile karşılaşmada Allaha verdikleri söze sadakat göstermişlerdir. allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: Andolsun ki sizin için, Allahı ve ahret gününü ümit eden ve Allahı çokça anan kimseler için, Rasulullahta güzel bir örnek vardır. Müminler, ahzabı gördüklerinde: Allahın ve RAsulünün bize vaat ettiği bdur. Allahta Rasulüde doğru söylemiştir dediler ve bu onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı. Müminlerin arasında Allaha verdikleri sözde içtenlikle sebat gösteren nice yiğitler vardır. Onlardan kimisi adağını yerine getirdi kimisi de beklemektedir. Onlar hiçbir şeyi değiştirmemişlerdir. [Ahzab: 21-25]
Allah-u Teâlâ, Rasulünün ve mücahid ashabının cihadı ile bu yüce dine yardım edip kalpleri ve beldeleri o yüce dine açmıştır. Ve yine bu cihadı insanların grup grup bu dine girmesine vesile kılmıştır!
ALLAH-U TEÂLÂNIN MÜCAHİD sahabelere ÖVGÜSÜ
Onlar Rasulullah (s.a.v.) ile beraber cihada çıkmak için yarışırlardı. Oturan münafıklar gibi cihaddan geri kalmak için izin istemeden; himmet, coşku ve gayret ile hiç düşünmeden cihad için yola çıkarlardı.
Allah-u Teâlâ, Tevbe Suresinde onları şu şekilde vasıflandırmıştır: Allaha ve ahret gününe iman edenler, mallarıyla, canlarıyla cihad etmeme konusunda senden izin istemezler. Allah takva sahiplerini çok iyi bilendir. [Tevbe: 44]
Âl-i İmran suresinde ise onlardan yine övgüyle bahsetmektedir: (Uhudda) yaralandıktan sonra yine Allahın ve Rasulünün çağrısına koşanlar, onlardan iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir mükâfat vardır. Onlar öyle kimselerdir ki, insanlar kendilerine: insanlar size karşı bir ordu hazırladılar. O halde onlardan korkun dediler de bu söz onların imanlarını arttırdı. Ve Allah bize yeter. O ne güzel vekildir dediler. Sonra kendilerine hiçbir zarar doknmaksızın Allahtan bir nimet ve bolluk ile döndüler. Allahın rızasına da uygular. Allah pek büyük lütuf sahibidir [Âl-i İmran: 172-174]
Yüce Allahın şu sözü, onlarla özdeşleşmiştir: Kendileriyle birlikte birçok âlimin çarpıştığı nice peygamber gelip geçmiştir. Fakat Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşemediler, zaafa uğramadılar, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever. Onlar yalnızca şöyle diyorlardı: Rabbimiz, ayaklarımıza iyice sebat ver; kafirler topluğuna karşı bize yardım et. Sonunda Allahta onlara dünya nimetlerini ve ahret sevabını verdi. Allah iyilik edenleri sever. [Âl-i İmran: 146-148]
Allah-u Teâlâ onların, cihadlarında ve hayatlarının tüm yönlerinde mücahid olan Rasulullaha (s.a.v.) tabi olduklarını haber vermiştir. Böylece bu dine yardım etmede, Allah yolunda cihad etmede ve Allah düşmanları ile karşılaşmada Allaha verdikleri söze sadakat göstermişlerdir. allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: Andolsun ki sizin için, Allahı ve ahret gününü ümit eden ve Allahı çokça anan kimseler için, Rasulullahta güzel bir örnek vardır. Müminler, ahzabı gördüklerinde: Allahın ve RAsulünün bize vaat ettiği bdur. Allahta Rasulüde doğru söylemiştir dediler ve bu onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı. Müminlerin arasında Allaha verdikleri sözde içtenlikle sebat gösteren nice yiğitler vardır. Onlardan kimisi adağını yerine getirdi kimisi de beklemektedir. Onlar hiçbir şeyi değiştirmemişlerdir. [Ahzab: 21-25]
Allah-u Teâlâ, Rasulünün ve mücahid ashabının cihadı ile bu yüce dine yardım edip kalpleri ve beldeleri o yüce dine açmıştır. Ve yine bu cihadı insanların grup grup bu dine girmesine vesile kılmıştır!