meridyen2
Kayıtlı Üye
Allah Korkusu Yanlış Anlaşılmasın: Allah Korkusunun Amacı Allah Sevgisidir, Allah Korkusunda Acı Ve Izdırap Yoktur.
Sayın Adnan Oktar'ın 29 Mart 2010 Tarihli Adıyaman Asu TV'deki Röportajından
SUNUCU 1: Hocam ne olursa olsun, kabrin dehşetini yine de her müminin yaşayacağı söyleniyor. Bu doğru mu?
ADNAN OKTAR: Kabrin dehşetini?
SUNUCU 1: Evet.
SUNUCU 3: Kabir azabı mı?
ADNAN OKTAR: Hayır olur mu öyle şey.
SUNUCU 1: Azap olarak değil, dehşet olarak, korku olarak.
ADNAN OKTAR: Olur mu öyle şey, Kuranın çok açık hükmü var. Ayetler var. Onlarla çelişir. Öyle bir iddiada bulunan, Kuran ayetiyle çelişmesini bize açıklayamaz.
SUNUCU 2: Hocam peki hayret makamında bakıyor olabilir mi mümin?
ADNAN OKTAR: Tabii ki yani, hayret eder, Allahın haşyetini, Allahın büyüklüğünü tefekkür eder. Heyecan duyar, sevinç duyar. Müjde duyar. Ama sürekli mutludur mümin. Yani öyle korkuyu ve dehşeti yaşadığı bir bölüm yok. Hayır, müminin Allahtan korkması ona ızdırap veren bir şey değildir. Mümin Ahirette Cehennemin kenarına getirildiğinde de yine Allahtan korkuyor ama bu sevgi ve coşkuyla dolu bir korku. Bizim bildiğimiz klasik korku anlamında değil. Korkma mesela bir adamın suratına birisi silah doğrultur, adam korkar. Veyahut ateşin içinde kalır bir adam, korkar. Bu tarz bir korku değildir müminin korkusu. Derin saygıyla bakın, derin bir saygıyla Allahtan korkarlar diyor, yani saygının yoğunluğu içerisindeki olan bir korku. Bu Allaha itaat, Allahı sevmek ve Allaha güvenmekle sarılı bir korkudur. Dolayısıyla dehşet meydana getiren, acı ve ızdırap meydana getiren bir korku değildir. Yani Allah korkusunda ızdırap ve acı yoktur. Yani öyle anlayan varsa bunu yanlış yapıyordur. Yani yanlış uyguluyor demektir. Hem Allahı sevecek, hem Allaha güvenecek, hem de ızdırap duyacak şekilde korkacak. Öyle olmaz.
SUNUCU 2: Aslında çok anlaşılan bir şey değil Hocam, ayetlerde de onlar Allahtan korkarlar kelimesinin yorumunu herkes böyle yapamıyor aslında, teşekkür ederiz. Allah razı olsun.
ADNAN OKTAR: Tabii, o anlamda olmuş olsa zaten insanların korkudan ölmesi lazım. Yani takva bir müminin o ızdıraptan, o gerilimden, o acıdan müthiş bir psikolojik gerilime düşüp acı içerisinde ölmesi gerekir. Bilakis mümin son derece neşeli, gürbüz, canlı, hayat dolu oluyor. Değil mi? Çok berrak oluyor, yapısı. Ruh hali. Dolayısıyla kastedilen bu değildir. Bakın Allah diyor ki; derin bir saygıyla Allahtan korkarlar. Bir hayvanın haşa- saldırmasından meydana gelen korku ayrıdır, ateşin içine düşen bir adamın korkusu ayrıdır. Bununla nasıl kıyaslanır? Allah korkusunun amacı Allah sevgisidir. Ve bütün Allahın yarattıklarına karşı aşk ve tutkuyu yaşatma amaçlıdır. Aşkın ve tutkunun kökeninde vardır, Allah korkusu. Yani bir insan birisine aşık oluyorsa Allah rızası için, Allahın tecellisi olarak, Allahtan şiddetli korktuğu için bunu elde edebilir.
SUNUCU 1: O anlamda da hepimizin korkmalıyız, değil mi Hocam?
ADNAN OKTAR: Tabii ki.
SUNUCU 2: Ona saygısızlık etmekten korkmak aslında o, değil mi Hocam?
ADNAN OKTAR: Allahı darıltmaktan korkarsın, Allaha karşı saygıda kusur etmekten korkarsın.
SUNUCU 3: Kendinden uzaklaşmasını istemezsin ilk başta. Sevdiği kulları arasında olmak istersin.
ADNAN OKTAR: İnşaAllah. Çünkü korkunç bir ızdırap yani Allahtan uzak kalmak. Yani o Cehennemde yansa adama tamam bir azap verir ama Allahın darılmasının meydana getirdiği azabı bir düşünün. Cehennemin ateşinin azabını bir düşünün. Değil mi? Allahın darılmasının verdiği azap, en büyük azaptır. Dolayısıyla mümin ondan çok çekinir. O Allah, her Müminin sevgilisidir. Onu darıltmak, Allahın ona karşı bir olumsuz bakış açısı içerisinde olduğunu bilmek, yani alenen bilmek çok büyük bir azaptır, acıdır. Müslüman bundan kaçınır, yani korkunun kökeni budur. Yoksa öyle klasik korku, bizim anladığımız anlamda korkuda eğer hakikaten inançlı bir insansa bütün sağlığının bozulması gerektiği belli. Yani ne yemek yiyebilir, ne uyuyabilir öyle bir insan, ne konuşacak takati kalır.
(röportaş harun yahya)
Sayın Adnan Oktar'ın 29 Mart 2010 Tarihli Adıyaman Asu TV'deki Röportajından
SUNUCU 1: Hocam ne olursa olsun, kabrin dehşetini yine de her müminin yaşayacağı söyleniyor. Bu doğru mu?
ADNAN OKTAR: Kabrin dehşetini?
SUNUCU 1: Evet.
SUNUCU 3: Kabir azabı mı?
ADNAN OKTAR: Hayır olur mu öyle şey.
SUNUCU 1: Azap olarak değil, dehşet olarak, korku olarak.
ADNAN OKTAR: Olur mu öyle şey, Kuranın çok açık hükmü var. Ayetler var. Onlarla çelişir. Öyle bir iddiada bulunan, Kuran ayetiyle çelişmesini bize açıklayamaz.
SUNUCU 2: Hocam peki hayret makamında bakıyor olabilir mi mümin?
ADNAN OKTAR: Tabii ki yani, hayret eder, Allahın haşyetini, Allahın büyüklüğünü tefekkür eder. Heyecan duyar, sevinç duyar. Müjde duyar. Ama sürekli mutludur mümin. Yani öyle korkuyu ve dehşeti yaşadığı bir bölüm yok. Hayır, müminin Allahtan korkması ona ızdırap veren bir şey değildir. Mümin Ahirette Cehennemin kenarına getirildiğinde de yine Allahtan korkuyor ama bu sevgi ve coşkuyla dolu bir korku. Bizim bildiğimiz klasik korku anlamında değil. Korkma mesela bir adamın suratına birisi silah doğrultur, adam korkar. Veyahut ateşin içinde kalır bir adam, korkar. Bu tarz bir korku değildir müminin korkusu. Derin saygıyla bakın, derin bir saygıyla Allahtan korkarlar diyor, yani saygının yoğunluğu içerisindeki olan bir korku. Bu Allaha itaat, Allahı sevmek ve Allaha güvenmekle sarılı bir korkudur. Dolayısıyla dehşet meydana getiren, acı ve ızdırap meydana getiren bir korku değildir. Yani Allah korkusunda ızdırap ve acı yoktur. Yani öyle anlayan varsa bunu yanlış yapıyordur. Yani yanlış uyguluyor demektir. Hem Allahı sevecek, hem Allaha güvenecek, hem de ızdırap duyacak şekilde korkacak. Öyle olmaz.
SUNUCU 2: Aslında çok anlaşılan bir şey değil Hocam, ayetlerde de onlar Allahtan korkarlar kelimesinin yorumunu herkes böyle yapamıyor aslında, teşekkür ederiz. Allah razı olsun.
ADNAN OKTAR: Tabii, o anlamda olmuş olsa zaten insanların korkudan ölmesi lazım. Yani takva bir müminin o ızdıraptan, o gerilimden, o acıdan müthiş bir psikolojik gerilime düşüp acı içerisinde ölmesi gerekir. Bilakis mümin son derece neşeli, gürbüz, canlı, hayat dolu oluyor. Değil mi? Çok berrak oluyor, yapısı. Ruh hali. Dolayısıyla kastedilen bu değildir. Bakın Allah diyor ki; derin bir saygıyla Allahtan korkarlar. Bir hayvanın haşa- saldırmasından meydana gelen korku ayrıdır, ateşin içine düşen bir adamın korkusu ayrıdır. Bununla nasıl kıyaslanır? Allah korkusunun amacı Allah sevgisidir. Ve bütün Allahın yarattıklarına karşı aşk ve tutkuyu yaşatma amaçlıdır. Aşkın ve tutkunun kökeninde vardır, Allah korkusu. Yani bir insan birisine aşık oluyorsa Allah rızası için, Allahın tecellisi olarak, Allahtan şiddetli korktuğu için bunu elde edebilir.
SUNUCU 1: O anlamda da hepimizin korkmalıyız, değil mi Hocam?
ADNAN OKTAR: Tabii ki.
SUNUCU 2: Ona saygısızlık etmekten korkmak aslında o, değil mi Hocam?
ADNAN OKTAR: Allahı darıltmaktan korkarsın, Allaha karşı saygıda kusur etmekten korkarsın.
SUNUCU 3: Kendinden uzaklaşmasını istemezsin ilk başta. Sevdiği kulları arasında olmak istersin.
ADNAN OKTAR: İnşaAllah. Çünkü korkunç bir ızdırap yani Allahtan uzak kalmak. Yani o Cehennemde yansa adama tamam bir azap verir ama Allahın darılmasının meydana getirdiği azabı bir düşünün. Cehennemin ateşinin azabını bir düşünün. Değil mi? Allahın darılmasının verdiği azap, en büyük azaptır. Dolayısıyla mümin ondan çok çekinir. O Allah, her Müminin sevgilisidir. Onu darıltmak, Allahın ona karşı bir olumsuz bakış açısı içerisinde olduğunu bilmek, yani alenen bilmek çok büyük bir azaptır, acıdır. Müslüman bundan kaçınır, yani korkunun kökeni budur. Yoksa öyle klasik korku, bizim anladığımız anlamda korkuda eğer hakikaten inançlı bir insansa bütün sağlığının bozulması gerektiği belli. Yani ne yemek yiyebilir, ne uyuyabilir öyle bir insan, ne konuşacak takati kalır.
(röportaş harun yahya)