Allah Güzelliği Seven Hz. Süleyman (a.s.)'a Muhteşem Bir Güzellik Nasip Etmiştir

meridyen2

Kayıtlı Üye
Allah Güzelliği Seven Hz. Süleyman (a.s.)'a Muhteşem Bir Güzellik Nasip Etmiştir

allah_guzelligi_seven_hz._suleyman_a.s.a_muhtesem_bir_guzellik_nasip_etmistir_tr.jpg


Hz. Süleyman (a.s.) güzelliği seven, güzelliğe aşık bir peygamberdir. Yüce Allah bu güzel ahlaklı peygambere bahşettiği pek çok nimet yanında dünyada kimseye verilmeyen bir mülkü de armağan etmiştir. Hz. Süleyman (a.s.)’ın sahip olduğu bu mülk ve ihtişamlı yaşam Tevrat’ın tahrif edilmemiş olan ‘Süleyman’ın Meselleri’ adlı bölümünde detaylı olarak tarif edilmektedir.

Tevrat’ta tarif edilen ve Kuran’la da mutabık olan Hz. Süleyman (a.s.)’ın ihtişamlı yaşantısı ve sahip olduğu güzellikler nelerdir?

Hz. Süleyman (a.s.) niçin Yüce Allah’tan çok büyük bir mülk, güzellik ve zenginlik istemiştir?

Hz. Süleyman (a.s.)’ın ihtişamlı ve güzel yaşamında müminlere ne gibi örnekler vardır?

Hz. Süleyman (a.s.), Allah’ın Kendi Katından mülk ve hikmetle desteklediği (Bakara Suresi, 251), bir fazl verdiği (Sebe Suresi, 10) ve Zebur’u vahyettiği, üstün ilim sahibi peygamberi Hz. Davud (a.s.)’ın oğludur. Yüce Allah Hz. Süleyman (a.s.)’ı -aynı babası Hz. Davud (a.s.) gibi- İsrailoğullarına peygamber olarak göndermiştir. Bu nedenle İsrailoğullarına indirilen Eski Ahit’te Hz. Süleyman (a.s.) ve yaşantısı hakkında detaylı bilgiler verilir. Eski Ahid, içerisinde hak kısımlar olmakla birlikte, Allah’ın Kuran’da bildirdiği üzere, tahrif edilmiş ve orijinalliğini kaybetmiş bir kitaptır. Fakat Kuran’la mutabık görünen kısımlarında Hz. Süleyman (a.s.)’ın sarayının yapısı ve yaşamı hakkında çok detaylı bilgiler bulunmaktadır.

Hz. Süleyman (a.s.)’ın Estetik ve Sanat Anlayışı

Sarayın İçi ve Dışı Halis Altınla, Tunçla, Değerli Taşlarla ve Kumaşlarla Süslenmiştir

Kudüs’te bulunan Hz. Süleyman (a.s.)’ın sarayı yeryüzündeki en ihtişamlı ve görkemli yapıtlardan bir tanesiydi. Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de Hz. Süleyman (a.s.)’a bakır madenini sel gibi akıttığını bildirmektedir. Bu da Hz. Süleyman (a.s.)’ın sarayın yapımında değerli madenler kullanmış olabileceğine işaret ediyor olabilir. Ayette şöyle buyrulur: “... Erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık...” (Sebe Suresi, 12)

Eski Ahid’te de sarayın değerli madenlerle, örneğin altın, tunç ve değerli taşlarla kaplandığına dair birçok bilgi Kuran’la mutabıktır. Bunlardan bir tanesi şöyledir:

“... Ve onu içerden halis altınla kapladı. Ve büyük eve servi ağaçlarından tavan yapıp onu saf altınla kapladı; ve onun üstüne kabartma hurma ağaçları ve zincirler işledi. Ve güzel olsun diye, evi değerli taşlarla süsledi; ve altın Parvaim altını idi. Ve evi, kirişlerini, eşiklerini, ve duvarlarını ve kapılarını altınla kapladı; ve duvarlara kerubiler oydu ve onu altı yüz talant kadar saf altınla kapladı. Ve çivilerin ağırlığı elli sekel altındı. Ve yukarı odaları altınla kapladı.” (2. Tarihler, Bab 3/ 4–9)

Sarayın ve sarayı oluşturan ahşap malzemenin üzerinin ince plaka bir altınla kaplandığı, her yerinin tonlarca akik, amatis gibi yarı değerli veya değerli taşlarla döşendiği, ince ketenden çok güzel süsler ve derin atlas perdelerle süslendiği Tevrat’taki bilgilerden anlaşılmaktadır.

Yüce Allah’ın Hz. Süleyman (a.s.)’a inşasını vahiyle bildirdiği ve çok ince detaylarla süslenen bu saray bir mescit haline getirilmiş ve Hz. Süleyman (a.s.)’ın kendisi de dahil olmak üzere bütün Müslümanların namaz kıldığı bir ibadethane olmuştur.

Sarayın Zemini Saydam Camdan Yapılmıştır

Kuran’da bildirildiği üzere Hz. Süleyman (a.s.)’ı ziyarete gelen Sebe Melikesi sarayın içine girdiğinde tüm zeminin camla kaplı olduğunu anlamamış, zemini su zannetmişti. Bu, insanların alışık olmadığı, Yüce Allah’ın Hz. Süleyman (a.s.)’a ilham ettiği üstün bir estetik anlayışıdır. Sarayın bu ihtişamlı görüntüsü karşısında Sebe Melikesi Allah’ın izniyle Hz. Süleyman (a.s.)’ın aklı, ilmi ve sanatı karşısında çok etkilenmiş ve Allah’a iman etmişti. Bu durum Kuran’da şöyle bildirilmiştir:

“Ona: “Köşke gir” denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman:) Dedi ki: “Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir.” Dedi ki: “Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman’la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum.””(Neml Suresi, 44)

Sarayın İçi ve Dışında Süsleme Sanatı Çok Gelişmişti

“Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. “Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın.” Kullarımdan şükredenler azdır.” (Sebe Suresi, 13) ayetinde haber verildiği gibi Hz. Süleyman (a.s.) hem sarayını hem de Kudüs’ü büyük havuzlar, kaleler ve muhteşem sanat eserleri ve heykellerle muazzam bir şekilde süslemiştir. Yüce Allah Hz. Süleyman (a.s.)’a bu verdiği nimetlerden dolayı Kendisine şükretmesini emretmiş, Allah’la kesintisiz bağlantı içinde olmasını bildirmiştir.

Hz. Süleyman (a.s.) Allah’ın Yarattığı Muhteşem Güzellikteki Canlıları Yüce Allah’ı Övmek İçin Yanında Barındırmıştır

Hz. Süleyman (a.s.) Allah’ın tecellisi olarak gördüğü hayvanları sarayına almış bu hayvanlara özel ilgi ve sevgi göstermiştir. Karıncaya karşı olan sevgi dolu şefkatli yaklaşımı onu ezmemek için özel önlem alması (Neml Suresi, 18- 19) Hz. Süleyman (a.s.)’ın Allah’ın tecellilerine karşı olan sevgisinin en güzel örneklerinden biridir.

Tevrat’ta, “Ve atlarla cenk arabaları için Süleyman’ın dört bin ahırı vardı, ve on iki bin atlısı vardı, onları araba şehirlerine, ve kralın yanına, Yeruşalime koydu. Ve Mısır’dan ve bütün memleketlerden Süleyman için atlar getirdiler. (2. Tarihler, Bab 9/25-28) bildirildiği gibi Hz. Süleyman (a.s.) sarayını çok çeşitli hayvanlarla süslemiştir. Yabani hayvanlar, kuşlar, sülünler, ceylanlar, karacalar ve çeşitli yerlerden getirttiği onbinlerce at bu canlılardan birkaçıdır. Hz. Süleyman (a.s.)’ın Allah’ın yarattığı canlılara duyduğu sevgi “Onları bana geri getirin” (dedi). Sonra (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.” (Sad Suresi, 33) ayetinde bildirilmiştir. Yüce Allah, Hz. Süleyman (a.s.)’ın atların bacakları ve boyunlarını okşamasını detay olarak vererek, insanların canlılara göstermeleri gereken sevgiye de bu ayetle dikkat çekmiştir.

Yüce Allah’ın yarattığı herşeyi tutkuyla seven Hz. Süleyman (a.s.)’ın bu sevgisi ağaçlar ve çiçeklere de yönelmiş, nitekim tüm Kudüs şehri boydan boya mis gibi kokan çiçeklerle süslenmiştir.

Hz. Süleyman (a.s.) Güzelliği ve Zenginliği Allah Rızası İçin İstemiştir

Hz. Süleyman (a.s.) örneğinde görüldüğü gibi Müslümanlar zenginliğe, gösterişli mülklere, hayranlık uyandıran sanat eserlerine sahip olabilirler. Müslümanların bu zenginliği istemesinin pek çok hikmeti vardır: (Doğrusunu Allah bilir.)

Hz. Süleyman (a.s.), sahip olduğu ihtişamlı malları düşünüp Allah’ı övgüyle yüceltmiş, mala olan sevgisinin kaynağının Allah’ı zikretmek olduğunu vurgulamıştır. Hz. Süleyman (a.s.)’ın bu ahlakı Kuran’da şöyle bildirilmiştir:

“...Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim...” (Sad Suresi, 32)

Bazı insanların mal ve mülk sevgisi kalplerini katılaştırır ve onları din ahlakından uzaklaştırır. Çünkü ellerindeki malı kendilerinin bir kazancı zanneder, bundan dolayı kibir ve “müstağniyet” (yeterlilik hissi, Allah’a karşı muhtaç olduğunu unutma) duyarlar ve daha fazla mal edinmek için hırsa kapılırlar. Ancak Hz. Süleyman (a.s.) Müslümanın mal ve mülke, gafil insanlardan çok daha farklı bakacağını ve bu bilinci elde ettikten sonra mal ve mülke sahip olmanın Allah’ı zikretmesi için bir vesile olacağını göstermektedir.

Hz. Süleyman (a.s.) Allah kendisine büyük bir mülk, ihtişam ve iktidar nasip ettiğinde de, bunların hepsini birer nimet ve imtihan vesilesi olarak görmüş, Allah’a olan saygı, korku ve sevgisi daha da artmıştır. Hz. Süleyman (a.s.)’ın Yüce Allah’a derin saygısı ve bağlılığı Kuran’da şöyle bildirilir:

“(Süleyman) Bu sözü üzerine tebessüm edip güldü ve dedi ki: “Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat.”” (Neml Suresi, 19)

Hz. Süleyman (a.s.), kimseye nasip olmayan iktidarı ve zenginliği, tüm imkanlarıyla Allah’a hizmet edebilmek için istemiştir. Sahip olduğu zenginlikleri Yüce Allah’ın rızasını kazanacak işlerde, Allah’ın sonsuz kudretini zikretmede kullanmıştır. Kuran’da Hz. Süleyman (a.s.)’ın Allah’a şöyle dua ettiği bildirilmiştir:

“Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin.” (Sad Suresi, 35)

Hz. Süleyman (a.s.)’ın bu zenginliği istemesinin hikmetlerinden biri de, insanların kalplerini İslam’a ısındırmada zenginliğin büyük bir rol oynamasıdır. Müslümanların sahip oldukları ihtişamlı mülkler, din ahlakından uzak yaşayan ve maddi değerlere çok fazla önem veren insanları tarih boyunca ilk anda psikolojik olarak etkilemiş ve din ahlakına ilgi duymalarını sağlamıştır. Nitekim Hz. Süleyman (a.s.) da Sebe Melikesi’nin İslam’ı kabul etmesi için bu tebliğ yöntemini kullanmıştır.

Hz. Süleyman (a.s.)’ın zenginliği güzelliği ve estetiği sevmesinin bir diğer nedeni de cennete olan özlemidir. Müminler bulundukları ortamı cennete benzer hale getirmeye gayret göstererek cennete duydukları özlemi hisseder, “eni göklerle yer kadar olan” cennet mekanını kazanmak için şevklenirler.

Müminler Güçleri Yettiği Oranda Bulundukları Ortamı Cennete Çevirirler

Kuran ayetlerinde, cennetteki müminlerin yaşamları detaylı olarak haber verilirken, aslında insanlara dünyada da en hoş mekanları ve ortamı nasıl elde edebilecekleri konusunda yol gösterilmektedir. Bu konuda örnek alınacak değerli peygamberlerimizden biri Hz. Süleyman (a.s.)’dır. Yüce Allah’ın Kuran’da bildirdiği sınırları koruyan ve hayatını Kuran ahlakı üzerine kuran Hz. Süleyman (a.s.) gibi tüm peygamberler ve müminler ahirette cennetle müjdelendikleri gibi, bu dünyada da Allah’ın lütuf ve ikramıyla nimetlendirilirler. Allah Hz. Süleyman (a.s.)’a dünyada kimseye nasip olmayan bir güç, iktidar ve zenginlik vermiş, Hz. Süleyman (a.s.) da bu nimetleri din ahlakının tebliğ edilmesi için sonuna kadar kullanmıştır.

Ancak Yüce Allah tüm müminlere dünyadaki imtihanın bir gereği olarak aynı ölçüde zenginlik güç ve ihtişam vermeyebilir. Burada önemli olan müminin, Allah’ın kendisine bahsettiği imkanlar sınırlı olsa bile, yine de, bulunduğu ortamı cennete çevirmesidir. Evin temiz ve ferah olması, çiçeklerle süslenmesi, aydınlık veren renklerin evin dekorasyonunda kullanılması, sık sık havalandırılması, kişinin dış görünümünün temiz ve bakımlı olması, kişisel bakıma itina edilmesi, vicdan kullanarak hareket edilmesi, Yüce Allah’tan korkup sakınılması, güzel ahlak gösterilmesi gibi cennete benzeyen özellikler, bu kişilerin bulunduğu ortamda, Allah’ın izniyle, cennet benzeri bir hayatın yaşanmasına vesile olur.

Yüce Allah salih amellerde bulunan müminlerin bu dünyada da güzel bir hayatla yaşatılacaklarını bir Kuran ayetinde şöyle haber vermiştir:

“Erkek olsun, kadın olsun, bir mü’min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.”(Nahl Suresi, 97)

Altınçağ’da Hz. Süleyman (a.s.) Devrine Benzer Bir Dönem Yaşanacaktır

Hz. Süleyman (a.s.), sahip olduğu zenginlikleri Allah’ın bildirdiği İslam ahlakını dünya üzerinde yaymak için en güzel şekilde kullanmıştır.

Fethettiği ülkelerde yaşayan insanları öncelikle Allah’a iman etmeye ve teslim olmaya davet etmiştir.

Sebe Ülkesi’ne gönderdiği İslam ahlakına davet mektubu bu konuda çok önemli bir delildir.

Altınçağ’da da insanlar çok büyük bir zenginliğe, refaha ve huzura kavuşacaklardır.

Hz. Mehdi (a.s.) yeryüzünün tüm zenginliğini din ahlakını dünyaya hakim kılmak için kullanacak, tüm dünyada güzel ahlakı ve barışı esas alacaktır.

Onun eşi ve benzeri olmayan uygulamaları insanların İslam ahlakına karşı kalplerinin yumuşamasına vesile olacak ve İslam ahlakı Allah’ın izniyle çok kısa bir sürede tüm dünyaya hakim olacaktır. Bu konudaki hadislerden biri şu şekildedir:

“Ümmetim arasında Mehdi (a.s.) çıkacak, Allah onu insanları zengin kılmak için gönderecektir. Ümmet nimetlenecek, hayvanlar bol bol yiyip içecek, arz nebatını (dünya ürünlerini) çıkaracak...” (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 15)

Sayın Adnan Oktar’ın Dilinden:

İslam’ı Anlatanların Güçlü, Zengin ve Gösterişli Olmaları, Hz. Süleyman (a.s.)’ın da Kullandığı Bir Tebliğ Yöntemidir

Müslümanların Hz. Süleyman (a.s.)’ın yöntemini kullanması gerekir. Yani ihtişam, güç, güzellik, estetik, sanat, tebliğde bu çok önemlidir. Şimdi biz burada bir gecekonduda da yayın yapabiliriz. Klasik bildiğimiz tarzda bir şey de yapabiliriz. Ama böyle bir yöntem daha etkili olur, daha olumlu olur. Yani tebliğde o yöntem olarak makbul ve güzel bir yöntemdir. Çünkü Kuran bunu övüyor. Hz. Süleyman (a.s.) Sarayına Sebe Melikesi Belkıs geldiğinde “Biz zaten iman etmiştik” diyor kadın o ihtişamı görünce. Hatta diyor “ayaklarını sıyırdı” diyor. Zemin, köşk zeminini öyle yaptırmış ki Hz. Süleyman (a.s.) su zannediyor kadın. Yani o kadar mükemmel yapılmış. Sudan ayırt edilemiyor. Suya gireceğini zannediyor. Onun kristalden oluşma bir köşk zemini olduğunu belirtiyor Cenab-ı Allah. Hz. Süleyman (a.s.)’ın çok güzel süslü atları var. Heykeller var, havuzlar var, saray muazzam süslü çok etkileyici. İslam’ı tebliğ edenlerin güçlü olması, zengin olması, etkileyici olması, fizik olarak da güzel olmaları, tebliğin bir yöntemidir. Mesela Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Dıhye (a.s.)’ı tebliğe gönderiyordu. Muhteşem yakışıklıydı Hz. Dıhye (a.s.). Peygamberimiz (s.a.v.)’e benziyordu ve üzerinde çok pahalı Bizans cübbeleri vardı. Çok çok pahalı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de yabancı elçilere karşı çıktığında üzerine çok pahalı Bizans cübbesi giyiyordu. Değerli kıyafetler giyiyordu. Ucuz kıyafet giymiyorlardı. Hem sükseli hem gösterişliydi. Kendisi de çok yakışıklıydı. Yani o bulunduğu şartlara göre de çok hoştu bulunduğu ortam. O yüzden yani Müslümanların tebliğde, Kuran’da makbul tutulan Hz. Süleyman (a.s.)’ın yöntemini kullanması etkileyicidir. Zaten dünyada, “fakir oldukları için Müslüman olurlar veya çirkin oldukları için Müslüman olurlar veya cahil oldukları için Müslüman olurlar” inancında düşünüyor bir kısım insanlar. Biz bunun tam zıttını yaptık. Dedik ki biz “zengin olan da Müslüman olur. Bakın görün” dedik. Zaten Türkiye’de olay oldu bu. 7Türkiye’de bir çağ açıldı. Eskiden hep fakir fukara, köydeki kardeşlerimiz, kasabadaki insanlarımız, yaşlı amcalar Müslüman olarak bilinirdi. Ama sosyetenin Müslüman olması, Müslümanlığın sosyetede yayılması Türkiye’de bir şok yaşattı, 86-87’lerde. Türkiye’de yer yerinden oynadı. Bunu herkes bilir ve ondan sonra çığır açıldı. O siyasete de yansıdı, politikaya da yansıdı, sanata da yansıdı, her şeye yansıdı. Ve bugün Türkiye’deki tablo oluştu. Dolayısıyla demek ki doğru yoldaymışız. Allah doğru hareketimizi bize gösterdi. (Sayın Adnan Oktar’ın 18 Mart 2010 tarihli www.harunyahya.tv röportajından)

Hz. Mehdi (a.s.) Hz. Süleyman (a.s.)’ın Mescidini Tekrar İnşa Edecektir

Hz. Süleyman (a.s.)’ın yaptırmış olduğu, bugün Kudüs’te yer alan ve sadece bir duvarı ayakta olan Süleyman Sarayı, Tevrat, İncil ve Kuran ile o döneme ait tüm tarihi belge ve yazmalarda övülen görkemli bir saraydır ve müminlerin dünyada oluşturdukları cennet gibi mekanlara güzel bir örnektir. Allah’ın izniyle Hz. Mehdi (a.s.)’ın vesilesiyle Süleyman Sarayı Altınçağ’da yeniden inşa edilecektir. Sayın Adnan Oktar bu müjdeyi bir röportajında şöyle açıklamıştır:

OKTAR BABUNA: “... (Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat (kasaba halkı) onları konuklamaktan kaçındı.” (Kehf Suresi, 77) Yabancı oldukları için tedirgin oluyorlar ve demiştiniz, karşılamıyorlar, konuklamaktan çekiniyorlar, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Mehdi (a.s.)’ın bir vasfıdır. Mehdi (a.s.)’ı da insanlar konuklamaktan çekineceklerdir, inşaAllah. Ve talebelerinin de vasfıdır.

OKTAR BABUNA: “Onda (kasabada), yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti.” (Kehf Suresi, 77)

ADNAN OKTAR: Bu da, şeytandan Allah’a sığınırım. O yıkılmış duvar Süleyman Mescidi’nin yeniden yapılacağına işaret ediyor inşaAllah. Şu an o duvar yıkılmış vaziyette biliyorsun, inşaAllah. Onu Mehdi (a.s.)’ın yapacağına, Süleyman Mescidi’ni yeniden inşa edeceğine de bir işaret inşaAllah. (Adnan Oktar’ın 24 Haziran 2010 tarihli Kahramanmaraş Aksu TV ve Kaçkar TV röportajından)
(makale harun yahya)

Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 85. sayı (Temmuz 2011) 40. sayfada yayınlanmıştır.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst