meridyen2
Kayıtlı Üye
Alınganlık ve Küskünlük
İnsanların gizliden gizliye azap çekmelerine neden olan tavır bozukluklarından biri de alınganlıktır. Alıngan kişiler, ortada hiçbir sebep olmamasına rağmen, kapıldıkları duygusal ruh halinin etkisiyle, şahit oldukları her olaydan, duydukları her sözden alınıp küsebilirler. Oysa söylenen sözlerin onlarla hiçbir ilgisi bulunmaz. Veya bu kişiler kendilerine söylenen sözleri, alınganlıkları nedeniyle bambaşka açılardan algılarlar. Kendilerine anlatılmak istenen hikmeti görmek yerine, hiç ilgisi olmayan çıkarımlar yaparak kendilerine alınabilecek malzemeler bulurlar ve sonra da küserler.
Alıngan kişiler, neden dolayı küstüklerini, onları neyin rahatsız ettiğini de açıkça söylemedikleri için, çevrelerindeki insanlar onların neden böyle bir tavır içinde olduklarını anlayamazlar. Onları çözmek için türlü yollar denerler, ancak çoğu zaman bu kişilerin neden alındıklarını tespit etmek mümkün olmaz.
Alınganlığın temelinde yatan nedenlerden biri, bu insanların çevrelerindeki insanları dost olarak görmemeleri, onların söz ve tavırlarını hep aleyhlerinde algılamaları ve güven duymamalarıdır. Bir başka neden ise, bu insanların kendi içlerindeki huzursuzluk ve samimiyetsizlikleridir. Çünkü bu insanlar kendi vicdansızlıklarına şahit oldukları için, başkalarının da bunun farkında olabileceğini ve her an bunları yüzüne vurabileceklerini düşünürler. Bu nedenle her sözü kendi aleyhlerinde zannederler. Allah, ikiyüzlü insanların bu özelliğini bir ayette şöyle bildirmektedir:Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar. (Münafikun Suresi, 4)
Bazı insanlar da aslında gerçekten alıngan bir tavır içerisinde olmadıkları halde kasıtlı olarak alınmış gibi görünerek, haksız oldukları konularda üste çıkmaya çalışırlar. Küserek, kendilerince karşı tarafı söylediklerine pişman etmek ve geri adım atmalarını sağlamak isterler. Oysa bu tip yöntem ve tavırlar iman edenlerin tenezzül etmeyecekleri tavırlardır. Kuran ahlakında karşı taraf cahilce, yanlış ya da düşüncesizce bir tavır gösterse dahi böyle bir alınganlık ya da küskünlüğün makuliyeti yoktur. Çünkü mümin karşılaştığı her olayı, her tavrı, her sözü Allah'ın yarattığını bilir. Buna rağmen böyle hoşnutsuz bir ahlak göstermek, Allah'a karşı yapılan bir hata olur. Bunun yanında müminler Allah'ın rızasının, hoşgörülü, affedici ve bağışlayıcı bir ahlak gerektirdiğini de bilmektedirler. Allah Kuran'da bu ahlakın önemini şöyle belirtmektedir:
Kötülüğün karşılığı, onun misli (benzeri) olan kötülüktür. Ama kim affeder ve ıslah ederse (dirliği kurup-sağlarsa) artık onun ecri Allah'a aittir. Gerçekten O, zalimleri sevmez. (Şura Suresi, 40)
Alıngan insanlar kimseyle dost olamaz, kimseyi sevemez ve sevilemezler. Sürekli üzüntü ve sıkıntı içinde yaşarlar. Herkese darılıp küsmeleri nedeniyle hep tek başlarına yaşar, yalnız kalırlar. Her Müslümanın, alınganlığın ve yakınlarına küsmenin, Kuran ahlakına uymayan bir tavır olduğunu kabul etmesi çok önemlidir. Müslüman kişi, haklı dahi olsa, karşısındakilerle rahatsızlık duyduğu konuyu açık açık konuşur, eğer hata kendisinde ise bunu düzeltir. Eğer hatalı davranan taraf bir başkası ise, ona küsmez, aksine onu, Kuran ayetlerini hatırlatarak uyarır.
(alıntı harun yahya gizli azapların çözümü)
İnsanların gizliden gizliye azap çekmelerine neden olan tavır bozukluklarından biri de alınganlıktır. Alıngan kişiler, ortada hiçbir sebep olmamasına rağmen, kapıldıkları duygusal ruh halinin etkisiyle, şahit oldukları her olaydan, duydukları her sözden alınıp küsebilirler. Oysa söylenen sözlerin onlarla hiçbir ilgisi bulunmaz. Veya bu kişiler kendilerine söylenen sözleri, alınganlıkları nedeniyle bambaşka açılardan algılarlar. Kendilerine anlatılmak istenen hikmeti görmek yerine, hiç ilgisi olmayan çıkarımlar yaparak kendilerine alınabilecek malzemeler bulurlar ve sonra da küserler.
Alıngan kişiler, neden dolayı küstüklerini, onları neyin rahatsız ettiğini de açıkça söylemedikleri için, çevrelerindeki insanlar onların neden böyle bir tavır içinde olduklarını anlayamazlar. Onları çözmek için türlü yollar denerler, ancak çoğu zaman bu kişilerin neden alındıklarını tespit etmek mümkün olmaz.
Alınganlığın temelinde yatan nedenlerden biri, bu insanların çevrelerindeki insanları dost olarak görmemeleri, onların söz ve tavırlarını hep aleyhlerinde algılamaları ve güven duymamalarıdır. Bir başka neden ise, bu insanların kendi içlerindeki huzursuzluk ve samimiyetsizlikleridir. Çünkü bu insanlar kendi vicdansızlıklarına şahit oldukları için, başkalarının da bunun farkında olabileceğini ve her an bunları yüzüne vurabileceklerini düşünürler. Bu nedenle her sözü kendi aleyhlerinde zannederler. Allah, ikiyüzlü insanların bu özelliğini bir ayette şöyle bildirmektedir:Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar. (Münafikun Suresi, 4)
Bazı insanlar da aslında gerçekten alıngan bir tavır içerisinde olmadıkları halde kasıtlı olarak alınmış gibi görünerek, haksız oldukları konularda üste çıkmaya çalışırlar. Küserek, kendilerince karşı tarafı söylediklerine pişman etmek ve geri adım atmalarını sağlamak isterler. Oysa bu tip yöntem ve tavırlar iman edenlerin tenezzül etmeyecekleri tavırlardır. Kuran ahlakında karşı taraf cahilce, yanlış ya da düşüncesizce bir tavır gösterse dahi böyle bir alınganlık ya da küskünlüğün makuliyeti yoktur. Çünkü mümin karşılaştığı her olayı, her tavrı, her sözü Allah'ın yarattığını bilir. Buna rağmen böyle hoşnutsuz bir ahlak göstermek, Allah'a karşı yapılan bir hata olur. Bunun yanında müminler Allah'ın rızasının, hoşgörülü, affedici ve bağışlayıcı bir ahlak gerektirdiğini de bilmektedirler. Allah Kuran'da bu ahlakın önemini şöyle belirtmektedir:
Kötülüğün karşılığı, onun misli (benzeri) olan kötülüktür. Ama kim affeder ve ıslah ederse (dirliği kurup-sağlarsa) artık onun ecri Allah'a aittir. Gerçekten O, zalimleri sevmez. (Şura Suresi, 40)
Alıngan insanlar kimseyle dost olamaz, kimseyi sevemez ve sevilemezler. Sürekli üzüntü ve sıkıntı içinde yaşarlar. Herkese darılıp küsmeleri nedeniyle hep tek başlarına yaşar, yalnız kalırlar. Her Müslümanın, alınganlığın ve yakınlarına küsmenin, Kuran ahlakına uymayan bir tavır olduğunu kabul etmesi çok önemlidir. Müslüman kişi, haklı dahi olsa, karşısındakilerle rahatsızlık duyduğu konuyu açık açık konuşur, eğer hata kendisinde ise bunu düzeltir. Eğer hatalı davranan taraf bir başkası ise, ona küsmez, aksine onu, Kuran ayetlerini hatırlatarak uyarır.
(alıntı harun yahya gizli azapların çözümü)