ALGI : duyu organlarına gelen uyarımların anlamlı hale getirilmesi sürecine algı denir. algı ile ilgili ilk araştırmalar gestalt psikologları tarafından yapılmıştır. gestalt psikologlarına göre, biz uyarıcıları ayrı ayrı değil, anlamlı bir bütün olarak görürüz ve bütün, onu meydana getiren parçaların topl******* daha çok anlam ifade eder.
duyusal belleğe gelen çevresel uyarıcılardan, öğrenen ancak algılayabildiği bilgileri kısa süreli belleğe geçirmektedir.
algılama, büyük ölçüde bireyin ön öğrenmelerinden, beklentilerinden, güdülenmişlik düzeyinden etkilenir. eğer öğrenci bir konuyu, bir dersi öğrenmeye ihtiyaç duyuyorsa, onunla ilgili bir beklentisi varsa,amaçlarına uygunsa öğrenmek için harekete geçer ve uyarıcıları algılamak için çaba harcar. örneğin; balık tutmaktan hoşlanan bir öğrenci balıkların yaşamını öğrenmek için harekete geçebilir.
ayrıca, öğrencinin algılamaları daha önce kazanmış olduğu ön öğrenmelere dayalıdır ve onlardan etkilenir. örneğin; dil bilgisinde öğrencinin sıfatları öğrenebilmesi için öncelikle isimleri öğrenmesi gerekir. isimleri bilmeyen bir çocuğun sıfatları algılayabilmesi söz konusu olamaz. matematik dersinde kümelerin eşitlik ve denkliğini verirken öğrencilerin “küme” ve “eleman” kavramlarını bilmesi gerekir. aksi takdirde kümelerin eşitliği ve denkliğini anlayamaz.
bu nedenle öğretmenler, öğrencilerinin dersle ilgili ön öğrenmelerini kontrol edip eksik ve yanlışları varsa önce onları tamamlamalarını sağlamalıdır. aksi takdirde yeni öğrenilecekleri anlamlı ve doğru bir biçimde öğrenmeleri mümkün olmaz.
duyusal belleğe gelen çevresel uyarıcılardan, öğrenen ancak algılayabildiği bilgileri kısa süreli belleğe geçirmektedir.
algılama, büyük ölçüde bireyin ön öğrenmelerinden, beklentilerinden, güdülenmişlik düzeyinden etkilenir. eğer öğrenci bir konuyu, bir dersi öğrenmeye ihtiyaç duyuyorsa, onunla ilgili bir beklentisi varsa,amaçlarına uygunsa öğrenmek için harekete geçer ve uyarıcıları algılamak için çaba harcar. örneğin; balık tutmaktan hoşlanan bir öğrenci balıkların yaşamını öğrenmek için harekete geçebilir.
ayrıca, öğrencinin algılamaları daha önce kazanmış olduğu ön öğrenmelere dayalıdır ve onlardan etkilenir. örneğin; dil bilgisinde öğrencinin sıfatları öğrenebilmesi için öncelikle isimleri öğrenmesi gerekir. isimleri bilmeyen bir çocuğun sıfatları algılayabilmesi söz konusu olamaz. matematik dersinde kümelerin eşitlik ve denkliğini verirken öğrencilerin “küme” ve “eleman” kavramlarını bilmesi gerekir. aksi takdirde kümelerin eşitliği ve denkliğini anlayamaz.
bu nedenle öğretmenler, öğrencilerinin dersle ilgili ön öğrenmelerini kontrol edip eksik ve yanlışları varsa önce onları tamamlamalarını sağlamalıdır. aksi takdirde yeni öğrenilecekleri anlamlı ve doğru bir biçimde öğrenmeleri mümkün olmaz.