Alevi Ocaklari (karma Liste)

İnci

1907
Prenses
Alevi Ocaklari (karma Liste)


1. Abdal Musa Ocağı,
2. Abdülvahap (Gazi
3. Ağlarca İbrahim Ocağı
4. Ağu İçen Ocağı,
5. Ahmed Yesevi Ocağı,
6. Ahi Baba Ocağı,
7. Ali Abbas Ocağı,
8. Ali Baba Ocağı,
9. Ali Koç Baba Ocağı,
10. Aliyyül Şazeli Ocağı
11. Anşa Bacılılar Ocağı
12. Aslan Baba Ocağı
13. Ateşoğlu Ocağı,
14. Baba Cafer Ocağı,
15. Baba Mansur Ocağı
16. Battal Gazi Ocağı
17. Beyazıd-ı Bestami Ocağı
18. Bostankolu Hasan Halife Ocağı
19. Bozdoğanlar Ocağı,
20. Bulduklu Ocağı
21. Bulgurcu Dede Ocağı,
22. Can Baba Ocağı
23. Celal Abbas Ocağı
24. Cemal Abdal Ocağı,
25. Cibali Sultan Ocağı,
26. Çalapverdi Ocağı,
27. Çarşanbalı Ocağı,
28. Çavdarlı Ocağı
29. Çaylak Ocağı,
30. Çoban Dedeli Ocağı
31. Dede Garkın/Kargın Ocağı
32. Dedemoğlu Ocağı,
33. Deli Derviş Ocağı
34. Derviş Baba Ocağı,
35. Derviş Ali Baba Ocağı,
36. Derviş Beyaz Ocağı,
37. Derviş Boran Ocağı
38. Derviş Cemal Ocağı
39. Derviş Çimli Ocağı
40. Derviş Geviş Ocağı,
41. Derviş Gevr Ocağı
42. Dinelli Ocağı,
43. Doğan Doğanlar Ocağı
44. Ebul Vefa Ocağı
45. Eliyabas Ocağı
46. Emirbeyli Ocağı
47. Emiroğulları Ocağı
48. Enver Zeyid Ocağı
49. Eraslanlı/Eraslan Ocağı
50. Erdebil Ocağı,
51. Erkonaş Ocağı,
52. Eşikli Ocağı
53. Eymirlerli Ocağı,
54. Gani Baba Ocağı,
55. Garip Dede Ocağı
56. Garip Mansur Ocağı
57. Garip Musa Ocağı
58. Gemalmazlı Ocağı,
59. Gökvelioğulları Ocağı,
60. Gözcü Kara Ahmet Dede Ocağı
61. Gözü Kızıl Ocağı
62. Gülü Dede Ocağı
63. Güvenç Abdal Ocağı
64. Hacı Emirli Ocağı,
65. Hacı Murad-ı Veli Ocağı
66. Hacım Sultan Ocağı
67. Hamza Baba Ocağı
68. Hamzalı Ocağı
69. Hasan Dede Ocağı
70. Hasan Dede Veli Ocağı,
71. Haydari Sultan/Haydar Dede Ocağı
72. Hıdır Abdal Ocağı
73. Hızır Samit Ocağı
74. Horasanlı Ocağı,
75. Hubyar(Sultan) Ocağı,
76. Hüseyin Abdal Ocağı
77. Hüseyin Gazi Ocağı,
78. Işık Çakırlı Ocağı
79. İbrahim-i Sani Ocağı,
80. İmam Bakır Ocağı
81. İmam Cafer Ocağı,
82. İmam Musa-i Kazım Ocağı
83. İmam Rıza Ocağı
84. İmam Zeynel Abidin Ocağı,
85. Kabak Abdal Ocağı,
86. Kalender Dede Ocağı
87. Kanber Abdal Ocağı
88. Kantarma Ocağı
89. Kara Donlu Can Baba Ocağı
90. Kara Pirbad Ocağı,
91. Karacalar Ocağı
92. Karaköseli Ocağı
93. Karaşar Ocağı
94. Karaşıh Ocağı
95. Kaygusuz Abdal Ocağı
96. Keçeci Ahi Baba Ocağı
97. Kesikbaş Ocağı
98. Kız Süreği Ocağı
99. Kızıl Deli Ocağı,
100. Koca Haydar (Haydarlı) Ocağı
101. Koca Leşker Ocağı,
102. Koca Seyyid Ocağı,
103. Koçgiriler Ocağı
104. Koçu Baba Ocağı
105. Köse Süleyman Ocağı
106. Kul Himmet Ocağı
107. Kureyşan/Hacı Kureyş Ocağı
108. Kutup İsmail Sultan Ocağı
109. Kuzu Kuran Ocağı
110. Küçük Mustafa Ocağı
111. Mazlum Abdal Ocağı
112. Maksut Abdal Ocağı
113. Mehmet Abdal Ocağı,
114. Mekanoğlu Ocağı,
115. Mineyik Ocağı,
116. Musa-i Hardi Ocağı,
117. Munzur Baba/Abdal/Sultan Munzur Ocağı,
118. Mürsel Bali Ocağı,
119. Nazlım Abdal Ocağı
120. Nuri Dede Ocağı
121. Nur Dede Ocağı,
122. Otman Baba Ocağı
123. Otmanlı Ocağı
124. Özcanlı Ocağı
125. Pamuklu Ocağı
126. Perşenbeli Ocağı
127. Pir Ahmet Ocağı
128. Pir Hamza Ocağı
129. Pir Mehmet Ocağı
130. Pir Sultan Ocağı
131. Piri Baba Ocağı
132. Saçlı Hamza Ocağı,
133. Safavi Ocağı
134. Sarı İsmail Ocağı
135. Sarı Mecdin Ocağı
136. Sarı Saltuk Ocağı
137. Sarıbal Ocağı
138. Sefil Mecnun Ocağı
139. Seyyid Abdullah Horasani
140. Seyyid Ahmet Kebir Ocağı
141. Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli) Ocağı
142. Seyyid Baba Ocağı
143. Seyyid Bilal Ocağı
144. Seyyid Gazi Ocağı
145. Seyyid Hacı Ali Türabi Ocağı
146. Seyyid Halil Ocağı
147. Seyyid Hasan Yıldızlar Ocağı
148. Seyyid Hıdırlar Ocağı
149. Seyyid Kalender Veli Ocağı
150. Seyyid Kerim Ocağı
151. Seyyid Kemal Ocağı
152. Seyyid Mahmut Hayrani Ocağı
153. Seyyid Mahmut Kureyş Ocağı
154. Seyyid Mustafalar Ocağı,
155. Seyyid Nizamoğlu Ocağı
156. Seyyid Nuri Cemalettin Ocağı
157. Seyyid Rızalılar Ocağı,

158. Seyyid Sabun Ocağı
159. Seyyid Sabur Ocağı
160. Seyyid Safiyüddin İshak Veli Ocağı
161. Seyyid Selahattin Ocağı
162. Seyyid Seyfi/Seyfettin Ocağı
163. Seyyidan Ocağı
164. Sınık Abdallı Ocağı
165. Sinemil Ocağı
166. Söylemezli/Sultan Söylemez Ocağı
167. Sultan Onar Ocağı,
168. Sultan Şücaaddin Veli Ocağı,
169. Şah Ahmet Dede Ocağı
170. Şah Hüseyin Baba Ocağı
171. Şah İbrahim Veli Ocağı
172. Şah Süleyman/Şeyh Süleyman Ocağı
173. Şahinli Ocağı
174. Şahkulu Ocağı
175. Şeyh Ahmet Dede Ocağı,
176. Şeyh Ahmet Sultan Ocağı
177. Şeyh Ahmet Verani Ocağı
178. Şeyh Bahşiş Ocağı
179. Şeyh Bedreddin Ocağı
180. Şeyh Çoban Ocağı
181. Şeyh Delil Berhican Ocağı,
182. Şeyh Hasan Ocağı,
183. Şeyh Hasan Zerraki Ocağı
184. Şeyh Şadılı (Şazeli) Ocağı
185. Şeyh Safi Ocağı,
186. Şeyh Samit Ocağı
187. Şeyh Samut/Sultan Samut Ocağı
188. Şeyh Turhani Ocağı
189. Şeyh Uygun Baba (Düzgün Baba) Ocağı
190. Taptuklu Ocağı
191. Teslim Abdal Ocağı
192. Topçular Ocağı
193. Türabi(Hacı Ali Türabi) Baba Ocağı
194. Uzunelli Ocağı
195. Üryan Hıdır (Hızır) Ocağı
196. Yağbasan Ocağı
197. Yağmuroğlu/Yağmurlu Ocağı
198. Yalıncık Abdal/Sultan Yalıncak Ocağı
199. Yanyatır Ocağı
200. Yılanlı Ocağı
201. Yunuslu Ocağı




alıntıdır...
 
---> Alevi Ocaklari (karma Liste)

OCAKLAR
Ocak, Anadolu halk inançlarında büyük yer tutar. Bunun eski geleneklerle bağlantılı olduğuna dair birçok araştırmacı görüş belirtmiştir. ( Örn. Bk.: İnan 1995: 66-71) Ocak kültü, ateş kültü ile birlikte değerlendirilir. (Er 1998: 83–91) Ocak, sözcüğü eski metinlerde (İnan 1987: 638) ve daha sonraları “soy ve sülale” anlamında da kullanılagelmiştir. Bizim burada ele aldığımız ve “Ocak” olarak nitelendirilen terimle anlatılmak istenen Alevilerde dinsel hizmetleri gören Dedelerin aileleridir. Her Dede ailesi bir Ocağa dahildir. Onun temsil ettiği değerlere büyük kutsallık ve manevi güç atfedilir. Aleviler arasında da ocaklara karşı büyük bir saygı vardır. Ocaklarla ilgili olağanüstü birçok kerametlerin sözkonusu olduğu olay (menkıbe) dilden dile aktarılır. (A. Yaman 1998b: 91-100) Ocaklar yani dede ailelerine mensup olmak bazı özel ayrıcalıkları da beraberinde getirmiştir. Öyle ki Dedeler arasında yaptığım araştırmalarda Dersim yöresinde aşiretlerarası ve devlet/aşiretler arasındaki çatışmalar sırasında bile sadece ocakzade olanların silahsız dolaşabildikleri ifade edilmiştir. (17) Yine bazı ocaklara mensup dede aileleri hastaların başvuru merkezleri konumundaydılar. Mesela Tunceli Hozat Karaca Köyü’ndeki Sarı Saltıklı Dedeler böyle ailelerdendir. Çeşitli hastalıklar için bazı Ocaklara başvurulur. Ayrıca Clarke araştırmaları sırasında Ocakzade Dedelere ait mezarların da yeşil renkli bezler konulduğunu ve bunun da karizmatik soyu sembolize ettiğini ifade etmektedir. (Clarke 1999: 121) Birçok dedesoylu’nun mezarı da zaman içerisinde büyük ziyaretgâhlara dönüşmektedir. Mesela Malatya, Arguvan, Ballıkaya (Mezirme) Köyü’ndeki Vaylo Dede, Muş Varto İçmeler (Rakkasan) Köyü’ndeki Seyyid Nesemi Dede yakın zamanda yaşamış dedesoylulardır. Bu kişilerin soyları ve toplum üzerindeki nüfuzlarına binaen mezarları birer ziyarete dönüşmüş, türbe haline getirilmiş. Bu şekilde bu yerler sürekli ziyaret edilen, adak adanan, dilek dilenen mekânlar haline dönüşmüşler. Bu örnekleri Anadolu’nun birçok yerinde görmek olanaklıdır

Genel olarak Alevi-Bektaşi topluluklar cemaat yapılanması bakımından dergâhlar ve ocaklara bağlıdırlar. Toplumsal planda dergâh ve ocak disiplini esastır. Bu organizasyon kutsal temellere dayanmaktadır çünkü bu ocakları oluşturmuş aileler keramet sahibi ululardan gelmektedir. Bu ulu kişiler aynı zamanda İslam Peygamberinin ve Ehlibeytinin soyuna dayanmaktadır. “Hak-Muhammed-Ali Yolu” olarak adlandırılan ve kutsanan bu yol, Ehlibeyte dayanan dede aileleri yani “Ocaklar” aracılığıyla yüzyıllardır süregelmektedir. Şapolyo’nun da ifade ettiği gibi “Kızılbaşlarda ocak disiplini bir kutluluk arzetmektedir. Bu disiplinde bir Kızılbaş cemaatinin tesanüdünü vazifeli görmektedir. Kızılbaşlar bir sekt olarak mevcudiyetlerini devam ettirmektedirler…”(Şapolyo 1964: 267) Alevi Ocakları, Dede Garkın, Sarı Saltuk ve Hıdır Abdal gibi Alevi geleneğinin evlad-ı resul (seyyid) saydığı ve kutsal kabul ettiği din ulularının adlarını taşımaktadır. Ocaklar zaman içerisinde, bu kutsal dervişlerin soylarından gelenlerce kurumsal hale getirilmiş, bu soylardan gelenlere ocakzade (ocakoğlu) denmiş, dedelik görevinin ocakzade dedeler (seyyidler) tarafından yerine getirilmesi bir gelenek halini almıştır.(18) Ocaklar konusunda Prof. Boratav da şu bilgileri sunuyor: “…Hasan Dede Ocağı, Narlıdere Ocağı deyimlerinde görüldüğü gibi, Anadolu’daki Alevi-Kızılbaş topluluklarının, bölge bölge bağlı bulundukları kutlu merkezler; ocak bu deyimlerde, aynı zamanda, o yerlerde oturan tarikat ulularının soyu anlamına gelir; genel olarak bu ocakların önderlik görevi babadan oğula geçer; nitekim ocak ulusunun soyundan olan kimselere “ocakzade” derler “ (Boratav 1984: 113) Dedelik konusunda olduğu gibi, ocaklar konusunda da bilimsel araştırmalar yapılmadığından,(19) Türkiye’deki toplumsal ve dinsel ortamı anlamak bakımından çok büyük önem taşıyan bu konuların birçok yönleri karanlıkta kalmıştır. Ben burada ocaklar konusunda giriş niteliğinde de olsa bilgiler sunmaya çalışacağım. Çünkü bu konunun büyük ölçüde aydınlığa kavuşabilmesi için, Anadolu’da değişik yörelerde bulunan ocakları kapsayan alan araştırmalarının ve özellikle Dede ailelerinde varolan her türlü yazılı ve sözlü verilerin toplanması gerekmektedir. Bu bağlamda Dedelerde bulunan şecerelerin (20) ve diğer elyazma belgelerin günışığına çıkması da büyük önem taşımaktadır. Biz edinilecek yeni bilgiler doğrultusunda bu zamana kadar elde edilmiş bilgiler doğrultusunda sunduğumuz verilerde de düzeltmelere ve değişikliklere gidileceğine bunun da olağan olduğuna inanıyoruz.
Geleneğe göre Dede ocaklarına adlarını veren şahsiyetlerin bu konumlarını belirleyen üç önemli unsur vardır:

Soy: Ocak Ulularının bazıları gerçekten soy yoluyla Hz. Ali’ye bağlanmaktadır. Şecerelere her ne kadar ihtiyatla yaklaşmak gerekse de bunların tümünün düzmece olduğunu iddia etmek de doğru değildir. Demek ki bazı ocak uluları gerçekten Hz. Ali soyundan gelen ocakzade bir soya mensupturlar.

Keramet: Yine sözlü geleneğe ve şecerelerde yazılanlara göre bazı ocak uluları da olağanüstü güçlere sahip olmaları ve keramet göstermeleri nedeniyle ocak kurucusu olmuşlardır ki bazı Dedeler de onların soylarından gelmektedirler. Bu kerametler arasında ateşe hükmetme, zehir içme, duvarı yürütmek gibi kerametler sayılabilir.

Hizmet: Bazı ocak uluları da Hacı Bektaş Veli dergahında yaptıkları hizmetleri karşılığında Alevileri özellikle inanç ve ibadet konularında eğitmek üzere görevlendirmişlerdir. Menkıbelere göre Hacı Bektaş Veli, Sarı Saltuk, Seyit Cemal, Güvenç Abdal gibi bazı ocak ulularını Anadolu’ya Alevi taliplere dedelik yapmak üzere göndermiştir.

Burada ocakların özellikleri ve işlevleri konusuna geçmeden önce ocakların ne zaman ortaya çıkmış olabileceklerine ilişkin bilgiler de sunmak istiyorum. Bu konuda farklı Alevi-Bektaşi grupların mensup oldukları gelenek doğrultusunda tezleri savuna geldikleri bilinmektedir. Dedebabalar, Çelebiler, Ocakzade Dedeler, Babalar ve Dikme Dedeler farklı görüşler ileri sürmektedirler. Bu tezleri genel olarak şu şekilde özetlemek olanaklıdır:
 
---> Alevi Ocaklari (karma Liste)

Alevi Ocakları Hacı Bektaş Veli zamanında ortaya çıktı.

Alevi Ocakları Hacı Bektaş Veli’den önce vardı. Hz. Ali’nin soyundan gelen ailelerce oluşturuldu.

Alevi Ocakları Şah İsmail’den sonra ortaya çıktı.

Anadolu’ya gelen kabilelerin dinsel/siyasal lideri Türkmen babaları Ocakzade Dede ailelerini oluşturdular.

Kızılbaş Alevi Ocaklarını daha önceki çalışmalarımızda işlevlerine göre şu şekilde sınıflandırmıştık: A-Mürşid Ocakları, B-Pir Ocakları, C-Rehber Ocakları, D-Düşkün Ocakları. Ancak bu sınıflandırma Ocakların yapılanması bakımından yanlış anlamalara yol açabilir gözüküyor. Burada buna kısaca değinmek istiyorum. Bu burada “El ele, el Hakka Sistemi” açıklanırken örneklerle sunulacaktır. Bir kez sistemin doğası gereği herhangi bir ocağa bu mürşit ocağıdır diyebilmek olanaklı gözükmüyor. Çünkü o ocağın da bir mürşidi yani bağlı olduğu ocak bulunuyor. Bu aynı şekilde rehber ve pir ocakları derken de geçerli. Düşkünlük meselesine gelince bu da tartışmalı bir konu. Düşkünlerle ilgili uygulama şu şekilde. Her ocak kendi içerisinde düşkün meselesini zaten halledebiliyor. Ancak herkesin bildiği üzere düşkün ocağı olarak adlandırılan bir tek ocak Hıdır Abdal Ocağı. Eskiden Dersim olarak adlandırılan bu büyük Alevi yerleşim alanlarının da yegâne makamdır. Bazı kaynakların(21) ve Hıdır Abdal Sultan’ın ziyaretgâhının bulunduğu Ocak Köyü’ndeki yaşlı dedelerin açıkladığına göre Hıdır Abdal Ocağı Dedeleri bu görevi Hacı Bektaş Dergahı’nı temsil eden Çelebilere vekaleten yapmaktadırlar. Yani asıl düşkünlük makamı bütün ocakları Serçeşmesi olan Hacı Bektaş Dergahı olmakta ancak bu sanırım ulaşım ve iletişim sorununu ortadan kaldırmak amacıyla Hıdır Abdal Ocağı’na vekaleten verilmiş görülmektedir

Ocakları örgütlenme bakımından şu şekilde sınıflandırabiliriz: A-Bağımsız Ocaklar B-Hacı Bektaş Çelebilerine Bağlı Ocaklar. Yine ocakları uygulamadan kaynaklanan farklılıklara göre şu şekilde sınıflandırabiliriz: A-Erkânlı Ocaklar B-Pençeli Ocaklar

Bazı araştırmacılara göre Şah İsmail’in Yavuz karşısında yenilgiye uğraması ve bunun sonucunda Safevilerin Anadolu’daki nüfuzunun zayıflaması Hacı Bektaş Dergâhı’nın Alevi Ocakları karşısındaki durumunu güçlendirmiştir. Çelebiler’in, Anadolu’daki ocakzade Aleviler üzerindeki nüfuzlarını artırmaları Çelebi Ahmed Cemaleddin Efendi (1862–1921) zamanında gerçekleşmiş, ocaklara bağlı Aleviler üzerinde Hacı Bektaş Dergâhı çelebilerinin nüfuzlarını arttırmak isteyen A. Cemaleddin Efendi: “...Anadolu’nun en uzak yerlerine kadar adamlar göndererek Hacı Bektaş ocağının ser-çeşme olduğunu, o ocağa görülmeden talip gören dedelerin yolsuz bulunduklarını, erkân, tarik, evliya, zülfikar ve serdeste gibi adlar ile anılan sopanın yezitlik alameti bulunduğu...” propagandasını (22) yaptırmıştı ve I. Dünya Savaşı için asker toplamak amacıyla Tunceli’ye kadar giden Cemaleddin Efendi kimi ocakları ve Alevi topluluklarını çelebilere bağlamayı başarmıştır. Çelebilere bağlananlara dönük, ocaklara bağlı kalmayı sürdürenlere purut da denilmektedir. (Gölpınarlı 1993: 790, 794–795) Ayrıca Çelebilere bağlı ocakların dedeleri ve çelebilerin Alevi köylerine gönderdikleri vekilleri cem törenlerinde tarik (erkân) yerine ellerini kullandıklarından pençeli olarak da adlandırılmaktadır. Bu pençe-tarik ikiliği o günlerin bir bakiyesi olarak bugün bile sürmektedir ve dedeler arasında tartışma konusudur.

Değişik bölgelerde bulunan ocakların dinsel törenlerdeki uygulamalarında ve izledikleri esaslarda da farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin Alevi tahtacıların bağlı bulundukları İzmir Narlıdere ve Aydın Reşadiye’de Emirbeyliler ve Yanyatırlılar olmak üzere iki dede ocakları vardır. Bu dede ocaklarının üstünde veya altında başka ocaklar yoktur.(A. Yılmaz 1948: 17; Yetişen 1987) Ocaklar şeklindeki bu örgütlenme Anadolu’nun birbirinden çok uzak bölgelerinde yaşayan Aleviler arasında iletişimi de sağlayan yegâne araçtır ve bu işlevini ocakzade dedeler aracılığıyla yerine getirmiştir. Alevi ocaklarının değişik bölgelerde yaşayan topluluklar üzerinde farklı nüfuz alanları bulunmaktadır. Ocakzade dedeler kendilerine bağlı bölgeler ve köyler dışındaki yerlerde faaliyette bulunmazlar. Taliplerde de böyledir yani, babası hangi ocağın talibiyse, ya da hangi ocaktan ise, o da mutlaka o ocağın talibi olurdu. Her ocak belli nüfuz alanlarına sahiptir. Ancak çeşitli nedenlerle bağlı bulundukları ocak ve dedeleri bulunmayan Alevilerin başka ocakzade dedelere bağlandıklarına da rastlanmaktadır.

Shankland’ın Dede aileleri ile talipleri aynı köyden gelmektedir şeklindeki düşüncesi doğru değildir. (Shankland 1999: 322) Ocakları oluşturan Dede aileleri ve onların talipleri aynı köy içerisinde bulunabilecekleri gibi uzak yerlerde de bulunabilmektedir. Dedeler bu bakımdan hizmetlerini taliplerine gitmek suretiyle yerine getirirler ve bundan dolayı Grothe gibi araştırmacılarca gezici (peripatetic) olarak nitelenmişlerdir.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst