ashli
Bayan Üye
Alacakaranlık serisiyle şöhrete kavuşan Robert Pattinson, dünyanın en iyi yönetmenlerinden David Cronenberg'in pek de seyirci dostu olmayan yeni filminde karşımıza çıkıverdi. Başarılı aktör, Sinema dergisinin ağustos sayısında yer alan söyleşisinde, kariyerini ve Cosmopolis deneyimini anlattı
Robert Pattinson büyük bir egoya sahip olabilirdi. 2008'de başlayan ve 2.5 milyon doları aşan bir hasılata ulaşan Alacakaranlık efsanesinden sonra bütün dünyada tanındı. Başarılı aktör, son olarak yönetmen David Cronenberg'in karanlık hicvi Cosmopolis'te, otomobilinin dışındaki dünya çökerken, iyi bir saç kesiminin peşinde Manhattan sokaklarını limuziniyle arşınlayan kibirli, narsist bir milyarderi oynuyor. Amacıysa gerçek bir aktör olduğunu herkese ispatlamak.
- Cosmopolis'te rol almadan önce Don DeLillo'nun filme kaynak olan romanını biliyor muydunuz?
Hiç bilmiyordum ve senaryoyu okuduğumda, ilk düşündüğüm teklife 'Hayır,' demekti. Karakterimin söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordum. Dünyanın en iyi yönetmenlerinden birini arayıp, yazdığı senaryodan hiçbir şey anlamadığımı nasıl söyleyecektim? Ama sonra düşündüm ki, 'Hayır,' dersem bunun tek sebebi korkaklığım olacak.
- Peki bu role neden sizi seçti dersiniz?
Ben de ona 'Neden ben?' diye sorup durdum; sadece ticari nedenlerle olmasın diye dua ediyordum. Çok korkuyordum, çünkü önceki filmlerini herkes beğenmişti ama onlar seyirci için içine girmesi çok daha kolay filmlerdi. Cosmopolis'in büyük bölümü bir arabanın içinde geçiyor ve ekonomiyle ilgili bir yığın deneysel fikir üzerine konuşmalar dinliyorsunuz. Ama bugüne kadar eleştirmenlerden en iyi tepki alan filmim oldu. Alacakaranlık'la ilgili eleştirileri okumazdım, halbuki şimdi Cosmopolis'le ilgili olanları okumadan duramıyorum.
- Alacakaranlık eleştirilerini neden okumuyorsunuz?
Çünkü eleştirmenlerin çoğu, bu filmleri yapanların aptal olduğunu düşünüyor. Bilmiyorum belki de aptal benim. En iyi aktörlerden bazılarını bile alıp karşınıza konuşsanız, dünyanın en akıllı insanları olmadıklarını göreceksiniz belki. Aktör olmak için zeki olmak da gerekmez; tek gereken bir ses, bir yüz ve belki biraz de cesaret.
- Cosmopolis bir ekonomik kriz sırasında geçiyor. Bu hikayenin gündemle bağlantısı hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Herkes bunun kapitalizmin çöküşü üzerine bir film olduğunu söylüyor ama çekerken hiçbirimiz böyle düşünmedik. Bize göre film, genel olarak gücün absürdlüğü üzerineydi. Wall Street işgali ise biz filmi çekerken başladı. Protestocuları ve onların öfkesini gösteren sahneler, gerçek dünyadakilere çok benziyor tabii.
- Wall Street işgali hakkında ne düşünüyorsunuz?
İşgal hareketinin birçok ilkesini onaylıyorum. Küçük bir azınlık para içinde yüzerken, tek istediği normal bir hayat yaşamak olan bunca insanın bu kadar büyük bir hayat mücadelesi vermek zorunda kalması saçmalık. Hukukun hiçbir anlamı yok artık ve politik önderlerimizin söyleyecek hiçbir sözü yok. Öyleyse neden oy vereyim?
- Cosmopolis'ten sonra hayran kitlenizi kaybetmekten korkmuyor musunuz?
Kendimi onlardan korumayı öğrendim... Benim yarı yaşımdaki kızların idolü olmaktan da biraz yorulmaya başladım. Güzel bir yüzden ve karizmadan fazlasını istemeli insan; risk almayı bilmeli. Benim için Alacaranlık bir güvenlik ağı gibiydi. Ne yaparsam yapayım, önümde çok iş yapacağı garanti olan bir Alacakaranlık filmi daha olduğunu biliyordum. Ama işte bundan sonra o güvenlik ağı olmayacak. Elbette bu beni tedirgin ediyor.
- Peki, nasıl film projeleri ilginizi çekiyor?
İnsanların duvarına posterini asmak isteyeceği filmler yapmak istiyorum. Trainspotting gibi mesela. Bir zamanlar herkesin duvarında Trainspotting'in bir posteri vardı, benim duvarımda da tabii...
Alacakaranlık serisiyle şöhrete kavuşan Robert Pattinson, dünyanın en iyi yönetmenlerinden David Cronenberg'in pek de seyirci dostu olmayan yeni filminde karşımıza çıkıverdi. Başarılı aktör, Sinema dergisinin ağustos sayısında yer alan söyleşisinde, kariyerini ve Cosmopolis deneyimini anlattı
PAPARAZZİLER PİSLİK GİBİ YAŞIYOR
- Ünlü olmanın en sinir bozucu yanı ne?
Paparazzilerin hayatları boyunca birer pislik olmaya karar vermiş olmaları bana tuhaf geliyor. 'Herkes sizden nefret ediyor. Neden bu işi seçtiniz?' diye sorasım geliyor. Öte yandan ünlü olunca kendi imajınız ve insanların sizin hakkınızdaki düşünceleri üzerindeki kontrolü korumak güçleşiyor. Ünlü olmak yetenek de gerektirmiyor. Öyle ki sonunda aktör olmuşsun ya da başka bir iş yapmışsın hiçbir önemi kalmıyor.
CANES'A GİTMEK HAYALİMDİ
- Cannes deneyiminizden bahseder misiniz?
İnanılmazdı! 10 yıldır bunu hayal ediyordum. Alacakaranlık'ta rol aldığım yıllar boyunca 'Genç vampir diye etiketlenmekten, korkuyor musunuz?' gibi sorularla karşılaştım hep. Hayat geçip gidecek ve bir gün biri gelip 'Peki sen Alacakaranlık dışında ne yaptın?' diye soracak diye ödüm kopuyordu. Ama Alacaranlık'tan sonra yaptığım ilk işle Cannes'a gitmeyi başardım.
FİNANS DÜNYASI ÇOK SAÇMA
- Canlandırdığınız karakterle aranızda benzerlikler var mı?
Bu filmdeki karakter gibi biri değilim. Bir kere o kendine çok fazla güveniyor ve kimsenin onu değiştiremeyeceğini düşünüyor. Oysa ben konuştuğum her insanla, her konuşmada değişiyorum, benimle konuşan insanları memnun etmek istiyorum. İkincisi para harcamak ya da yatırım yapmak konusunda hiç iyi değilim. Bütün o finans dünyası bana hiçbir şey ifade etmiyor, çok saçma geliyor. Mesela neden Facebook birdenbire 100 milyar dolar ediyor, hiç anlamıyorum. Üçüncüsü de onun kadar ego manyağı olmadığımı umuyorum.
YAPTIĞIM EN İYİ ŞEYLERDEN BİRİ
- Sırf siz oynuyorsunuz diye Cosmopolis'i görmeye giden Alacakaranlık hayranları filme nasıl tepki verecekler sizce?
Alacakaranlık'ın saatlerce yağmur altında oturup bağırarak kendine eziyet etmeye meyilli oldukları için alay konusu olan bir hayran kitlesi var biliyorsunuz. Ama ortalama 16 yaşındaki bu çocuklar arasında, Cosmopolis'i ya da Don DeLillo'nun diğer kitaplarını okumuş olanlar var. Bu inanılmaz! Cronenberg'in bütün filmlerini izlemişler. Ayrıca okuduklarından ya da izlediklerinden hiçbir şey anlamasalar bile, onları böyle bir filmi izlemeye teşvik etmek oyunculuğa başladığımdan beri yaptığım en iyi şeylerden biri.
NANDO SALVA