Silencio
Kayıtlı Üye
Kariyerinde giderek yükselen bir başarı grafiğiyle 30’a yakın filmde rol alan bir dönemin çocuk yıldızı, şimdilerin yakışıklı jönü Leonardo DiCaprio’nun 3 Oscar adaylığı bulunduğunu ve hiçbirini kazanamadığını biliyor muydunuz?
Benzer yaklaşımları zaman zaman belli oyunculara (bkz. Marikyn Monroe’yu Akademinin kapısından geçirmeyiz dedikoduları) da uygulamış olan Akademi şimdi de aynı politikayı DiCaprio’ya mı uyguluyor? Peki, başarılı ve çoklu kategorilerde adaylıkları bulunan filmlerde rol almış olan DiCaprio neden bir türlü Oscar Heykelciğinin sahibi olamıyor?
DiCaprio, ilk Oscar adaylığı olan En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında aday olduğu What’s Eating Gilbert Grape’teki rolüyle aslında Akademi’nin dikkatini çekmişti. Bu ilk ve önemli adım onun için yeni kapıların anahtarı oldu denilebilir. Fakat yakışıklılığının mı kurbanı oldu bilinmez sonraki başarısız birkaç projesinin ardından rol aldığı iyi filmlere rağmen 2005’e kadar adeta görmezden gelindi.
1996’da oldukça ses getiren sıra dışı bir Shakespeare uyarlaması olan Romeo&Juliet En İyi Sanat Yönetimi dalında aday oldu ve DiCaprio’nun adından bahsedilmedi. Aynı yıl rol aldığı bir diğer film olan Marvin’s Room da benzer şekilde Oscar adayı oldu. En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde Diane Keaton’ın bulunduğu törende doğal olarak tıpkı Romeo&Juliet’te olduğu gibi yine DiCaprio’nun adı geçmiyordu.
1997’ye gelindiğinde oyuncunun dünyaca tanınmış ve popüler hale gelmesini sağlayan film, Titanik bu defa Oscar yarışında ödülleri sildi süpürdü. 14 dalda aday olan film tam 11 adet farklı kategoride ödül almış olmasına rağmen En İyi Erkek Oyuncu dalında aday bile gösterilmeyen Leonardo DiCaprio maalesef eli boş döndü.
2002’ye gelindiğinde usta yönetmen Scorcese’in yönettiği Gangs of New York filmi de tam 11 dalda aday (hiçbirinde ödül alamamıştır) olmasına rağmen Leo yine bu listede adı geçmeyen oyuncular arasındaydı. Aynı yıl bir başka başarılı yapım olan Catch Me If You Can filmiyle Tom Hanks’le kamera önüne geçti. Filmin 2 Oscar adaylığı var ve tahmin edileceği üzere Leo bu adaylar arasında değil.
2004’te bir başka Scorcese filmi olan Aviator’da başrolde yer alan oyuncu sonunda şeytanın bacağını kırdı ve En İyi Erkek Oyuncu dalında ilk defa aday oldu. Ödülü aynı yıl aday olan Ray rolünde izlediğimiz Jamie Foxx’a kaptırsa da bu adaylıkla yüreklerimize bir nebze olsun su serpildi. 11 dalda adaylığı bulunan Aviator 5 kategoriden ödülle döndü. Bu yükselişten sonra nerdeyse her filmi modern Hollywood sineması adına başarılı yapımlar olmaya da başladı.
2006’da artık giderek tescillenen bir oyuncu-yönetmen işbirliğine dönüşen Scorcese-DiCaprio projesi, The Departed başarılı bir devamlılık oldu. 5 kategoride aday olan ve 4’ünü kazanan filmin adayları arasında DiCaprio’nun adı yine yoktu. Fakat bu defa bir fark vardı: aynı yıl rol aldığı bir başka film Blood Diamond’la ikinci defa En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde aday oldu. Ödülü The Last King Of Scotland ile Forest Whitaker’a kaptırdı.
2008’de Kate Winslet-Leonardo DiCaprio ikilisini Titanic’ten sonra yeniden bir araya getiren Revolutionary Road filminin de toplam 3 adaylığı bulunuyor ve DiCaprio bu adaylar arasında değil.
2010’da çekilen Scorsese filmi Shutter Island’da kişisel fikrim en iyi performanslarından birini sergilemiş olsa da bu film, o yıl hiçbir kategoride aday olamadı. Bunda, aynı yıl rol aldığı başka bir film, Inception’ın etkisi var mı diye düşünülebilir ama bu filmde de aday olmadığını görünce söylenecek çok birşey kalmıyor. Nolan’ın yönetmenliğini yaptığı film 8 kategoride aday oldu, 4’ünü kazandı. DiCaprio’yu mu merak ediyorsunuz, tabii ki listede adı yoktu.
2012 yılında Tarantino’nun en taze yapımı Django Unchained filminde kötü adam rolünde izlediğimiz Leonardo DiCaprio çoğu izleyici ve eleştirmen tarafından En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu kategorisinde favorilerden biri olarak değerlendiriliyordu; taa ki adaylıklar açıklanana dek. 5 adaylıktan 2’sini kazanan filmin, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu kategorisinde Christoph Waltz ile ödülü bulunuyor.
2013’te son olarak izlediğimiz The Great Gatsby’nin Gatsby’sine hayat veren oyuncu, bu yıl adaylar arasında olacak mı muamma. Favoriler arasında görülmese de adaylığı şaşırtmayacaktır. Kariyerinden, biyografik filmlerde oynamayı sevdiğini düşündüğümüz DiCaprio’yu önümüzdeki günlerde yeni biyografilerde izleyeceğiz. Yakın zamanda önce Wolf of Wall Street, sonra da Amerika Başkanlarından Woodrow Wilson’ın hayatının anlatılacağı Wilson filminde izleyeceğiz. Bu filmlerde Akademi’nin Leo’ya olan tavrını da bekleyip göreceğiz.