meridyen2
Kayıtlı Üye
Ahir Zamanda Yapılan Her Faaliyet Çok Önemlidir
Bugün dünya üzerinde zulüm gören, açlık çeken, baskı altında yaşayan, şiddete maruz kalan, ezilen insanların varlığından herkes haberdardır. Gazetelerde, televizyonlarda bu sahipsiz ve muhtaç insanların görüntülerine hemen herkes rastlamaktadır. Çoğu kimse bu insanların içinde bulundukları durumu görünce onlara karşı içinde bir teessür hissi duyar. Ancak genelde zihinlerinde onları kurtarmak için bir girişimde bulunma düşüncesi yoktur. Bunu hep başkalarının sorumluluğu olarak görürler. İnsanların bir kısmı da birşeyler yapmak istemelerine rağmen bir yandan da tek başıma benim elimden ne gelir şeklinde bir düşünceye saplanıp kalırlar. Oysa bu çok yanlış bir düşünce şeklidir. Ahir zamanda Kuran ahlakının hakim olması için yapılan her faaliyet çok önemlidir.
Kuran ahlakının hakim olması için kimler nasıl faaliyetlerde bulunabilirler?
Kuran ahlakının hakim olması için hiçbir imkanı olmadığını düşünenler dahi neler yapabilir?
Günümüzde tüm dünya insanlarının ve dünyanın dört bir yanında yaşayan Müslümanların durumuna baktığımızda, Kuran ahlakının yaşanmamasından kaynaklanan karışıklıklar, yapılan zulümler ve dayanılması güç zorluklar yaşayan insanların hayatlarına şahit oluruz. Filistinde, Endonezyada, Doğu Türkistanda, Afganistanda, Irakta, Patanide, Somalide veya dünyanın herhangi başka bir yerinde yerlerde sürüklenen, çocuklarının gözü önünde tekmelenen insanlar, ellerinde taşlarla kendilerini savunmaya çalışan küçük çocuklar, kurşunlara hedef olan bebek ve çocuklar, tecavüze uğramış kadınlar, işkence görmüş, milyonlarcası evlerinden yurtlarından çıkarılmış, sakat kalmış, yakınlarını kaybetmiş, hayatlarını kaybetmiş yüz binlerce silahsız insan herkesin bildiği görüntülerdir.
İnsanlar eşi benzeri görülmemiş bir vahşete tabi tutulmakta, zulme uğratılmakta, hayatlarını devam ettirebilmek için insanlık dışı esir kamplarında yaşam mücadelesi vermektedirler. Müslüman topluluklar birer birer bağımsızlıklarını yitirmekte, kendilerine yardım eli uzatacak vicdan sahibi insanların yardım etmesini beklemekte ama seslerini duyuramamaktadırlar. Müslümanların zulüm gördükleri ülkelerden yalnızca birkaçında yaşananlara kısaca bir göz atıldığında dahi bu konunun önemi çok daha iyi anlaşılabilecektir. Böyle bir durumda Müslümanların yapmaları gerekeni Yüce Allah bir ayetinde şu şekilde buyurmaktadır:
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahip) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına çaba göstermiyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)
Dünyada var olan sorunlara genel olarak bakıldığında, tüm bu olaylara sevgisizlik, nefret, kin, düşmanlık, çıkarcılık, bencillik, umursamazlık, acımasızlık gibi duyguların ve akılsızlığın neden olduğu görülecektir. Bu olayları çözmenin ve tamamen ortadan kaldırmanın yolları ise sevgi, şefkat, merhamet, acıma, karşılık beklemeden hizmet etme şevki, duyarlı olma, fedakarlık, dostluk, hoşgörü, sağduyu ve akıldır. Bu özellikler ise ancak Kuran ahlakını eksiksiz olarak yaşayan insanlara aittir. Allah ayetlerinde Kuranın insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarma özelliğini şöyle bildirir:
Ey Kitap Ehli, Kitaptan gizlemekte olduklarınızın çoğunu size açıklayan ve bir çoğundan geçiveren elçimiz geldi. Size Allahtan bir nur ve apaçık bir Kitap geldi. Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları Kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip-iletir. (Maide Suresi, 15-16)
Ayette dikkat çekildiği gibi, dünyadaki adaletsizliğin, kargaşanın, terörün, katliamların, açlığın, sefaletin ve zulmün tek çözümü Kuran ahlakının dünyaya hakim olmasıdır. Bunun için her Müslümanın yapacağı hizmetler vardır.
Her İnsanın Kuran Ahlakına Hizmet Etme İmkanı Vardır
Her insanın güzel ahlaklı ve vicdanlı bir insan olduğu sürece iyilik ve hayır adına yapabileceği pek çok güzel hizmet vardır. Örneğin çok ağır bir yük kaldırılacağı zaman, yükün etrafında bulunan on beş kişiden sadece dördü yükün altına girseler ve diğerleri biz zaten zayıf, çelimsiz kimseleriz, bizim yardımımızdan ne olur diye kenarda dursalar bunun isabetli bir karar olmayacağı bellidir. Ancak on beş kişinin on beşi de yükün altına girse ve her biri gücünün yettiği oranda yükü kaldırsa o dört kişinin omzundaki ağırlık çok hafifleyecektir. Kimin neyi ne kadar yaptığı değil, gücünü ne kadar kullandığı önemlidir.
Rabbimiz Kuranda hiç kimseye gücünün üzerinde bir yük yüklenmeyeceğini bildirerek, zaten her iyi insan için bir kolaylık kılmış ve onlar için hizmet yolları açmıştır:
İşte onlar, hayırlarda yarışmaktadırlar ve onlar bundan dolayı öne geçmektedirler. Hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz; elimizde hakkı söylemekte olan bir kitap vardır ve onlar hiçbir haksızlığa uğratılmazlar. (Müminun Suresi, 61-62)
İmkanların Kısıtlı Olması Hizmet Etmeye Engel Değildir:
Bir insanın imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle yese düşmesi büyük bir yanılgı olur. Önemli olan kişinin ihlasla, samimiyetle, karşılığı sadece Allahtan umarak hizmette bulunmasıdır. Yapılan işin büyük ya da küçük, verilen sadakanın az ya da çok olması önemli değildir. Önemli olan samimiyettir, sadece Allah için çaba göstermektir.
Örneğin bir insan maddi olarak hiçbir imkana sahip olmayabilir. Hastalıkları nedeniyle yatağından kalkamıyor olabilir. Ya da gözleri görmüyor, kulakları duymuyor, felç geçirdiği için elleri tutmuyor olabilir. Yürüyemiyor, konuşamıyor ya da yazamıyor olabilir. Ama bu kişi de içinde bulunduğu durumu Allahtan bir nimet, bir hayır olarak görmeli ve sahip olduğu imkanları iyi kullanmalıdır. Yatağında kaldığı süre boyunca Allah yolunda fikri mücadele yürüten insanlar için dua ederek, Allaha imanda derinleşmek için tefekkür ederek, yakınlarındaki insanlara Allahın ayetlerini hatırlatarak, fikirler üreterek, eğer yapabiliyorsa kitap okuyarak, yazı yazarak da İslam dininin yaygınlaşmasında çok büyük faydası dokunabileceğini hiç aklından çıkarmamalıdır
Hizmet İçin Yeterli Zamanın Olmadığını Düşünmek Büyük Bir Yanılgıdır:
Televizyon karşısında fayda vermeyecek dizilerden, magazin programlarından uzak durulabilir, bu vakitler çevredekilere Kuran ahlakını anlatmak için kullanılabilir, İslam ahlakını anlatan eserler okunabilir, siteler incelenebilir.
Boş ve gereksiz sohbetlerden uzak durarak vakit kazanılabilir.
Okuyana fayda vermeyecek içeriklerdeki dergi ve gazetelerden uzak durulabilir.
Maddi İmkanlarını Kısıtlı Olması Hizmet Etmekten Uzak Durmayı Gerektirmez:
Kimseye fayda vermeyecek dergilerden, gazetelerden almayıp, bunların yerine İslami yayın yapan çok derin bilgiler barındıran dergiler alınabilir. Daha sonra bu dergiler arkadaşlar arasında dolaştırılıp, yakın çevredeki kişilere de fayda sağlanabilir.
Okunulan gazeteler ve dergilerdeki ilginç haberler toplanıp, kitaplarda kullanılmak üzere yayınevine yollanabilir.
Tek kişi olarak maddi imkanı olmayanlar arkadaşları ile birleşip bir kitap alıp, birlikte okuyabilir. Daha sonra bu kitapları arkadaşları arasında dolaştırabilir.
Mahallede oturulan dostlarla konuşup bir kişinin evinde bir kütüphane oluşturabilir. Alınan kitaplar bu kütüphaneye konup birçok kişinin istifade etmesi sağlanabilir.
Eski müzik kasetlerini toplayıp, bunların üzerine iman hakikatlerini anlatan, Darwinizm ve Materyalizmi anlatan ses kasetleri doldurabilir, bu kasetler yakınlara, arkadaşlara verilebilir.
CD alıp, İslam ahlakını anlatan internet sitelerinden çeşitli kitap ve makaleler kaydedilip, hediye edilebilir. Bunlar kullanıldıktan sonra başkalarına verilebilir.
İşyerinde, Okulda, Evde İslama Hizmet Etmek İçin Pek Çok İmkan Bulunabilir:
Sohbetlerde boş ve gereksiz konuşmalar yerine İslam ahlakı, Kuran mucizeleri, iman hakikatleri, evrim teorisinin çöküşü gibi konular anlatılabilir. Eve davet edilen misafirlere bu konuda hazırlanmış belgesel ve TV kanalı izlettirilebilir.
İşe gidiş ve dönüşler sırasında servislerde geçirilen uzun vakitlerde İslam ahlakını ve yaratılış delillerini temel alan ses kasetlerinin dinlenmesi teşvik edebilir.
İslam ahlakı, Kuran mucizeleri, iman hakikatleri, evrim teorisinin çöküşü gibi yayın yapan televizyon ya da radyo programları broşürlerle tanıtılabilir, tanıdıklara izlemeleri için tavsiye edilebilir.
İslam ahlakını, Allahın yaratma sanatını, dinsizliğin zararlarını anlatan kitaplar ve internet siteleri tanıtılabilir.
Komşular ve arkadaşlarla sohbetlerde, İslam ahlakını ya da Allahın yaratma sanatını anlatan kitaplardan öğrenilenler anlatılabilir.
Çocuklara İslam ahlakı, Allahın evrendeki yaratış delilleri onlar için hazırlanmış eserlerden alıntılar yapılarak anlatılabilir. Bu konudaki belgeseller izlettirilebilir, çocukların öğrenirken aynı zamanda eğlenmeleri de sağlanabilir. Çocukların bu ahlakla yetiştirilmelerine, onların ilerleyen yaşlarında milli ve manevi değerlerine bağlı, hayırlı kimseler olmalarına vesile olabilir.
Eğer çocukların yaşları küçük ise din ahlakını ve iman hakikatlerine anlatan çocuk kitaplarından onlara geceleri uykudan önce birkaç sayfa okunabilir. Onların uyumadan önce Allahı tesbih etmeleri ve Ona dua etmeleri hatırlatılıp teşvik edebilir.
Evde israf olmamasına dikkat edip, paranın boşa harcanmaması sağlanabilir. Gereksiz harcamalardan kaçınılır, tasarrufla İslam ahlakının anlatıldığı kitaplar ve dergiler alınabilir.
Özel günlerde hediye alırken, çocuk veya yetişkin her yaştan yakınlara ve dostlara Allaha imanlarının güçlenmelerine vesile olabilecek uygun kitaplar VCDler veya ses kasetleri alınabilir.
Tanıdıklara misafirliğe giderken çiçek, kek vs. yerine kitap alınabilir. Bu alışkanlığın mantığı tüm yakınlara da anlatılabilir. Aynısını onların da uygulamalarına vesile olunabilir.
Sayın Adnan Oktar internet siteleri hazırlamanın ve kütüphaneler oluşturmanın çok önemli bir hizmet olduğunu şöyle anlatmıştır:
Çok şahane hizmet olur. Veyahut mesela köyde, köyde evinin bir köşesini insan köy odası haline getirebilir. Ayrı bir kapı açarsın orayı kütüphane, köy kütüphanesi yaparsın. Kuran olsun, hadisler de olsun. Doldur bizim kitapları güzelce, İmam-ı Rabbaninin Mektubatını koy. Şahane bir ortam. Oraya bir de internet imkanın varsa bir bilgisayar koyarsan şahane olur. Her gün mesela akşamları, haftada bir gün, haftada iki gün ders programı yap. Köyün hocası ol, ne güzel, gençleri eğit. Oku, okuduklarını da anlat. Etrafında bir genç grubu oluşsun, güzel. Tebliğ yap, değil mi? Sana hocam desinler, dinlesinler. Sen anlatınca kendin de öğrenirsin. Köylerde, kasabalarda, mahallelerde, her yerde olur bu. Çok da şahane olur. Gayet de güzel olur. Her öğrendiğini öğretirsin, her öğrendiğini öğretirsin. Hocalık hoştur, güzeldir, değil mi? İnşaAllah. Talebelerin de sonra hoca olsunlar. Gitsinler, onlar da başkalarına anlatsınlar. Evlerinde güzel, küçük bölümler ayırsınlar. Atölye de olabilir. Kaynak atölyesidir falan. Bir köşesini kitaplık haline getirsin, kütüphane haline getirsin. Çok şahane hizmet olur inşaAllah. (2 Şubat 2011, Tv Kayseri ve Samsun Aks TV)
Sayın Adnan Oktar Ahir zamanda yapılan her faaliyetin çok önemli olduğunu şöyle anlatmıştır:
Her faaliyet Cenab-ı Allah tarafından bilinir. Kaderde olan hareketlerdir ve kaderde olan ibadetlerdir. Hepsi Allahın rızasına yönelik çok makbul ve güzel hareketlerdir, güzel ibadetlerdir. Çünkü ahir zamanda yapılan ufacık bir faaliyetin bile sevabı çok fazla, fitne şiddetli olduğu için. Karşılığı çok güzeldir. Biz katıksız olarak Allahın rızasını istiyoruz, inşaAllah. Yani şirkten kaçınıyoruz, istemiyoruz şirki. Allah korusun şirkten bizi. Sadece Allahın rızası, sadece Allahın rızası, inşaAllah. Bize rahmetini ve cennetini sunarsa, o da Onun lütfu olur ,inşaAllah. Allahın rızasını kazanmak, rahmetini kazanmak. Cenneti de lütfu olarak inşaAllah istiyoruz. (26 Ağustos 2011, A9 TV)
İnsanların birbirlerine nasıl zulmettiklerini gören, her gün çevresinde ahlaksızlığın, acımasızlığın, imansızlığı işaretlerini fark eden ve bunlardan dolayı rahatsızlık duyarak, barış, sevgi ve huzur dolu bir toplum isteyen bir insanın olup bitenlere duyarsız kalması büyük bir hata olur. Her insan, az ya da çok, gücünün yettiğinin en fazlasıyla kötülüklerin tek çözümü olan Kuran ahlakının yaşanmasına ve yaşatılmasına katkıda bulunmalı, iyilik ve güzellik yolunda çaba göstermelidir.
İslama Allah Rızası İçin Karşılıksız Hizmet Edilir
Samimi Müslümanlar zulmün ve haksızlıkların sona ermesi, güzel ahlakın insanlar üzerinde hakim olması ve İslam dininin aslına uygun olarak yaşanması için ciddi çaba gösterirler. Rabbimize büyük bir teslimiyetle bağlanır, Onun rızasını kazanacak iyi işler yapma konusunda hiçbir şeyi kendileri için engel olarak görmezler. Büyük bir dikkat ve titizlikle Allahın rızasına, rahmetine ve Müslümanlar için hazırladığı cennetine layık bir insan olmak için gayret gösterirler. Allah onların süreklilik içindeki bu samimi çabalarını şöyle bildirmektedir:
Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksızın Rabbine doğru bir çaba harcayıp durmaktasın; sonunda Ona varacaksın. (İnşikak Suresi, 6)
Allaha kesin olarak inanan bir insan Allahın hoşnutluğunu, rahmetini ve cennetini kazanmak için elinden gelenin en fazlasını yapmak ister. Bir işi bitirip diğer hayırlı bir işe geçer, olabilecek en süratli, en kapsamlı şekilde din ahlakına hizmet eder. Allaha olan bağlılığını, yaşamına olabilecek en hayırlı hizmetleri sığdırarak göstermek için ciddi bir çaba harcar. Daima İslamın, Müslümanların yararına düşünür, tüm insanların barış, dostluk, güven ve huzur içinde yaşamaları için üzerine düşeni yapmaya çalışır. Allah rızası için yapılan hizmetlerdeki bu şevk ve istek gerçek dindarlığın da alametlerinden biridir
Samimi Müslümanlar, Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et. Ve yalnızca Rabbine rağbet et (İnşirah Suresi, 7-8) ayeti gereği Allahın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanacak olmanın umudu ve sevinci ile, her anlarında çok şevkli, canlı, çalışkandırlar. Her an bir ecir kazanmak için çaba harcar, hiçbir zaman üşenmeden, başkasına bırakmadan, ertelemeden önlerine çıkan her imkanı değerlendirirler. Yaptıklarından dolayı ise hiç kimseyi minnet altında bırakmaz, kimseye iyilik yapıyormuş edasıyla işlerini yapmazlar. Aksine Allaha, Allahın rızasına, rahmetine ve ölmeden önce toplayacakları ecirlere muhtaç olduklarını bilerek, tevazu ve kanaatkarlık içinde, hiç kimseden tek bir teşekkür dahi beklemeden İslama hizmette bulunurlar.
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 89. sayı (Kasım 2011) 65. sayfada yayınlanmıştır.
Bugün dünya üzerinde zulüm gören, açlık çeken, baskı altında yaşayan, şiddete maruz kalan, ezilen insanların varlığından herkes haberdardır. Gazetelerde, televizyonlarda bu sahipsiz ve muhtaç insanların görüntülerine hemen herkes rastlamaktadır. Çoğu kimse bu insanların içinde bulundukları durumu görünce onlara karşı içinde bir teessür hissi duyar. Ancak genelde zihinlerinde onları kurtarmak için bir girişimde bulunma düşüncesi yoktur. Bunu hep başkalarının sorumluluğu olarak görürler. İnsanların bir kısmı da birşeyler yapmak istemelerine rağmen bir yandan da tek başıma benim elimden ne gelir şeklinde bir düşünceye saplanıp kalırlar. Oysa bu çok yanlış bir düşünce şeklidir. Ahir zamanda Kuran ahlakının hakim olması için yapılan her faaliyet çok önemlidir.
Kuran ahlakının hakim olması için kimler nasıl faaliyetlerde bulunabilirler?
Kuran ahlakının hakim olması için hiçbir imkanı olmadığını düşünenler dahi neler yapabilir?
Günümüzde tüm dünya insanlarının ve dünyanın dört bir yanında yaşayan Müslümanların durumuna baktığımızda, Kuran ahlakının yaşanmamasından kaynaklanan karışıklıklar, yapılan zulümler ve dayanılması güç zorluklar yaşayan insanların hayatlarına şahit oluruz. Filistinde, Endonezyada, Doğu Türkistanda, Afganistanda, Irakta, Patanide, Somalide veya dünyanın herhangi başka bir yerinde yerlerde sürüklenen, çocuklarının gözü önünde tekmelenen insanlar, ellerinde taşlarla kendilerini savunmaya çalışan küçük çocuklar, kurşunlara hedef olan bebek ve çocuklar, tecavüze uğramış kadınlar, işkence görmüş, milyonlarcası evlerinden yurtlarından çıkarılmış, sakat kalmış, yakınlarını kaybetmiş, hayatlarını kaybetmiş yüz binlerce silahsız insan herkesin bildiği görüntülerdir.
İnsanlar eşi benzeri görülmemiş bir vahşete tabi tutulmakta, zulme uğratılmakta, hayatlarını devam ettirebilmek için insanlık dışı esir kamplarında yaşam mücadelesi vermektedirler. Müslüman topluluklar birer birer bağımsızlıklarını yitirmekte, kendilerine yardım eli uzatacak vicdan sahibi insanların yardım etmesini beklemekte ama seslerini duyuramamaktadırlar. Müslümanların zulüm gördükleri ülkelerden yalnızca birkaçında yaşananlara kısaca bir göz atıldığında dahi bu konunun önemi çok daha iyi anlaşılabilecektir. Böyle bir durumda Müslümanların yapmaları gerekeni Yüce Allah bir ayetinde şu şekilde buyurmaktadır:
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahip) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına çaba göstermiyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)
Dünyada var olan sorunlara genel olarak bakıldığında, tüm bu olaylara sevgisizlik, nefret, kin, düşmanlık, çıkarcılık, bencillik, umursamazlık, acımasızlık gibi duyguların ve akılsızlığın neden olduğu görülecektir. Bu olayları çözmenin ve tamamen ortadan kaldırmanın yolları ise sevgi, şefkat, merhamet, acıma, karşılık beklemeden hizmet etme şevki, duyarlı olma, fedakarlık, dostluk, hoşgörü, sağduyu ve akıldır. Bu özellikler ise ancak Kuran ahlakını eksiksiz olarak yaşayan insanlara aittir. Allah ayetlerinde Kuranın insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarma özelliğini şöyle bildirir:
Ey Kitap Ehli, Kitaptan gizlemekte olduklarınızın çoğunu size açıklayan ve bir çoğundan geçiveren elçimiz geldi. Size Allahtan bir nur ve apaçık bir Kitap geldi. Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları Kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip-iletir. (Maide Suresi, 15-16)
Ayette dikkat çekildiği gibi, dünyadaki adaletsizliğin, kargaşanın, terörün, katliamların, açlığın, sefaletin ve zulmün tek çözümü Kuran ahlakının dünyaya hakim olmasıdır. Bunun için her Müslümanın yapacağı hizmetler vardır.
Her İnsanın Kuran Ahlakına Hizmet Etme İmkanı Vardır
Her insanın güzel ahlaklı ve vicdanlı bir insan olduğu sürece iyilik ve hayır adına yapabileceği pek çok güzel hizmet vardır. Örneğin çok ağır bir yük kaldırılacağı zaman, yükün etrafında bulunan on beş kişiden sadece dördü yükün altına girseler ve diğerleri biz zaten zayıf, çelimsiz kimseleriz, bizim yardımımızdan ne olur diye kenarda dursalar bunun isabetli bir karar olmayacağı bellidir. Ancak on beş kişinin on beşi de yükün altına girse ve her biri gücünün yettiği oranda yükü kaldırsa o dört kişinin omzundaki ağırlık çok hafifleyecektir. Kimin neyi ne kadar yaptığı değil, gücünü ne kadar kullandığı önemlidir.
Rabbimiz Kuranda hiç kimseye gücünün üzerinde bir yük yüklenmeyeceğini bildirerek, zaten her iyi insan için bir kolaylık kılmış ve onlar için hizmet yolları açmıştır:
İşte onlar, hayırlarda yarışmaktadırlar ve onlar bundan dolayı öne geçmektedirler. Hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz; elimizde hakkı söylemekte olan bir kitap vardır ve onlar hiçbir haksızlığa uğratılmazlar. (Müminun Suresi, 61-62)
İmkanların Kısıtlı Olması Hizmet Etmeye Engel Değildir:
Bir insanın imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle yese düşmesi büyük bir yanılgı olur. Önemli olan kişinin ihlasla, samimiyetle, karşılığı sadece Allahtan umarak hizmette bulunmasıdır. Yapılan işin büyük ya da küçük, verilen sadakanın az ya da çok olması önemli değildir. Önemli olan samimiyettir, sadece Allah için çaba göstermektir.
Örneğin bir insan maddi olarak hiçbir imkana sahip olmayabilir. Hastalıkları nedeniyle yatağından kalkamıyor olabilir. Ya da gözleri görmüyor, kulakları duymuyor, felç geçirdiği için elleri tutmuyor olabilir. Yürüyemiyor, konuşamıyor ya da yazamıyor olabilir. Ama bu kişi de içinde bulunduğu durumu Allahtan bir nimet, bir hayır olarak görmeli ve sahip olduğu imkanları iyi kullanmalıdır. Yatağında kaldığı süre boyunca Allah yolunda fikri mücadele yürüten insanlar için dua ederek, Allaha imanda derinleşmek için tefekkür ederek, yakınlarındaki insanlara Allahın ayetlerini hatırlatarak, fikirler üreterek, eğer yapabiliyorsa kitap okuyarak, yazı yazarak da İslam dininin yaygınlaşmasında çok büyük faydası dokunabileceğini hiç aklından çıkarmamalıdır
Hizmet İçin Yeterli Zamanın Olmadığını Düşünmek Büyük Bir Yanılgıdır:
Televizyon karşısında fayda vermeyecek dizilerden, magazin programlarından uzak durulabilir, bu vakitler çevredekilere Kuran ahlakını anlatmak için kullanılabilir, İslam ahlakını anlatan eserler okunabilir, siteler incelenebilir.
Boş ve gereksiz sohbetlerden uzak durarak vakit kazanılabilir.
Okuyana fayda vermeyecek içeriklerdeki dergi ve gazetelerden uzak durulabilir.
Maddi İmkanlarını Kısıtlı Olması Hizmet Etmekten Uzak Durmayı Gerektirmez:
Kimseye fayda vermeyecek dergilerden, gazetelerden almayıp, bunların yerine İslami yayın yapan çok derin bilgiler barındıran dergiler alınabilir. Daha sonra bu dergiler arkadaşlar arasında dolaştırılıp, yakın çevredeki kişilere de fayda sağlanabilir.
Okunulan gazeteler ve dergilerdeki ilginç haberler toplanıp, kitaplarda kullanılmak üzere yayınevine yollanabilir.
Tek kişi olarak maddi imkanı olmayanlar arkadaşları ile birleşip bir kitap alıp, birlikte okuyabilir. Daha sonra bu kitapları arkadaşları arasında dolaştırabilir.
Mahallede oturulan dostlarla konuşup bir kişinin evinde bir kütüphane oluşturabilir. Alınan kitaplar bu kütüphaneye konup birçok kişinin istifade etmesi sağlanabilir.
Eski müzik kasetlerini toplayıp, bunların üzerine iman hakikatlerini anlatan, Darwinizm ve Materyalizmi anlatan ses kasetleri doldurabilir, bu kasetler yakınlara, arkadaşlara verilebilir.
CD alıp, İslam ahlakını anlatan internet sitelerinden çeşitli kitap ve makaleler kaydedilip, hediye edilebilir. Bunlar kullanıldıktan sonra başkalarına verilebilir.
İşyerinde, Okulda, Evde İslama Hizmet Etmek İçin Pek Çok İmkan Bulunabilir:
Sohbetlerde boş ve gereksiz konuşmalar yerine İslam ahlakı, Kuran mucizeleri, iman hakikatleri, evrim teorisinin çöküşü gibi konular anlatılabilir. Eve davet edilen misafirlere bu konuda hazırlanmış belgesel ve TV kanalı izlettirilebilir.
İşe gidiş ve dönüşler sırasında servislerde geçirilen uzun vakitlerde İslam ahlakını ve yaratılış delillerini temel alan ses kasetlerinin dinlenmesi teşvik edebilir.
İslam ahlakı, Kuran mucizeleri, iman hakikatleri, evrim teorisinin çöküşü gibi yayın yapan televizyon ya da radyo programları broşürlerle tanıtılabilir, tanıdıklara izlemeleri için tavsiye edilebilir.
İslam ahlakını, Allahın yaratma sanatını, dinsizliğin zararlarını anlatan kitaplar ve internet siteleri tanıtılabilir.
Komşular ve arkadaşlarla sohbetlerde, İslam ahlakını ya da Allahın yaratma sanatını anlatan kitaplardan öğrenilenler anlatılabilir.
Çocuklara İslam ahlakı, Allahın evrendeki yaratış delilleri onlar için hazırlanmış eserlerden alıntılar yapılarak anlatılabilir. Bu konudaki belgeseller izlettirilebilir, çocukların öğrenirken aynı zamanda eğlenmeleri de sağlanabilir. Çocukların bu ahlakla yetiştirilmelerine, onların ilerleyen yaşlarında milli ve manevi değerlerine bağlı, hayırlı kimseler olmalarına vesile olabilir.
Eğer çocukların yaşları küçük ise din ahlakını ve iman hakikatlerine anlatan çocuk kitaplarından onlara geceleri uykudan önce birkaç sayfa okunabilir. Onların uyumadan önce Allahı tesbih etmeleri ve Ona dua etmeleri hatırlatılıp teşvik edebilir.
Evde israf olmamasına dikkat edip, paranın boşa harcanmaması sağlanabilir. Gereksiz harcamalardan kaçınılır, tasarrufla İslam ahlakının anlatıldığı kitaplar ve dergiler alınabilir.
Özel günlerde hediye alırken, çocuk veya yetişkin her yaştan yakınlara ve dostlara Allaha imanlarının güçlenmelerine vesile olabilecek uygun kitaplar VCDler veya ses kasetleri alınabilir.
Tanıdıklara misafirliğe giderken çiçek, kek vs. yerine kitap alınabilir. Bu alışkanlığın mantığı tüm yakınlara da anlatılabilir. Aynısını onların da uygulamalarına vesile olunabilir.
Sayın Adnan Oktar internet siteleri hazırlamanın ve kütüphaneler oluşturmanın çok önemli bir hizmet olduğunu şöyle anlatmıştır:
Çok şahane hizmet olur. Veyahut mesela köyde, köyde evinin bir köşesini insan köy odası haline getirebilir. Ayrı bir kapı açarsın orayı kütüphane, köy kütüphanesi yaparsın. Kuran olsun, hadisler de olsun. Doldur bizim kitapları güzelce, İmam-ı Rabbaninin Mektubatını koy. Şahane bir ortam. Oraya bir de internet imkanın varsa bir bilgisayar koyarsan şahane olur. Her gün mesela akşamları, haftada bir gün, haftada iki gün ders programı yap. Köyün hocası ol, ne güzel, gençleri eğit. Oku, okuduklarını da anlat. Etrafında bir genç grubu oluşsun, güzel. Tebliğ yap, değil mi? Sana hocam desinler, dinlesinler. Sen anlatınca kendin de öğrenirsin. Köylerde, kasabalarda, mahallelerde, her yerde olur bu. Çok da şahane olur. Gayet de güzel olur. Her öğrendiğini öğretirsin, her öğrendiğini öğretirsin. Hocalık hoştur, güzeldir, değil mi? İnşaAllah. Talebelerin de sonra hoca olsunlar. Gitsinler, onlar da başkalarına anlatsınlar. Evlerinde güzel, küçük bölümler ayırsınlar. Atölye de olabilir. Kaynak atölyesidir falan. Bir köşesini kitaplık haline getirsin, kütüphane haline getirsin. Çok şahane hizmet olur inşaAllah. (2 Şubat 2011, Tv Kayseri ve Samsun Aks TV)
Sayın Adnan Oktar Ahir zamanda yapılan her faaliyetin çok önemli olduğunu şöyle anlatmıştır:
Her faaliyet Cenab-ı Allah tarafından bilinir. Kaderde olan hareketlerdir ve kaderde olan ibadetlerdir. Hepsi Allahın rızasına yönelik çok makbul ve güzel hareketlerdir, güzel ibadetlerdir. Çünkü ahir zamanda yapılan ufacık bir faaliyetin bile sevabı çok fazla, fitne şiddetli olduğu için. Karşılığı çok güzeldir. Biz katıksız olarak Allahın rızasını istiyoruz, inşaAllah. Yani şirkten kaçınıyoruz, istemiyoruz şirki. Allah korusun şirkten bizi. Sadece Allahın rızası, sadece Allahın rızası, inşaAllah. Bize rahmetini ve cennetini sunarsa, o da Onun lütfu olur ,inşaAllah. Allahın rızasını kazanmak, rahmetini kazanmak. Cenneti de lütfu olarak inşaAllah istiyoruz. (26 Ağustos 2011, A9 TV)
İnsanların birbirlerine nasıl zulmettiklerini gören, her gün çevresinde ahlaksızlığın, acımasızlığın, imansızlığı işaretlerini fark eden ve bunlardan dolayı rahatsızlık duyarak, barış, sevgi ve huzur dolu bir toplum isteyen bir insanın olup bitenlere duyarsız kalması büyük bir hata olur. Her insan, az ya da çok, gücünün yettiğinin en fazlasıyla kötülüklerin tek çözümü olan Kuran ahlakının yaşanmasına ve yaşatılmasına katkıda bulunmalı, iyilik ve güzellik yolunda çaba göstermelidir.
İslama Allah Rızası İçin Karşılıksız Hizmet Edilir
Samimi Müslümanlar zulmün ve haksızlıkların sona ermesi, güzel ahlakın insanlar üzerinde hakim olması ve İslam dininin aslına uygun olarak yaşanması için ciddi çaba gösterirler. Rabbimize büyük bir teslimiyetle bağlanır, Onun rızasını kazanacak iyi işler yapma konusunda hiçbir şeyi kendileri için engel olarak görmezler. Büyük bir dikkat ve titizlikle Allahın rızasına, rahmetine ve Müslümanlar için hazırladığı cennetine layık bir insan olmak için gayret gösterirler. Allah onların süreklilik içindeki bu samimi çabalarını şöyle bildirmektedir:
Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksızın Rabbine doğru bir çaba harcayıp durmaktasın; sonunda Ona varacaksın. (İnşikak Suresi, 6)
Allaha kesin olarak inanan bir insan Allahın hoşnutluğunu, rahmetini ve cennetini kazanmak için elinden gelenin en fazlasını yapmak ister. Bir işi bitirip diğer hayırlı bir işe geçer, olabilecek en süratli, en kapsamlı şekilde din ahlakına hizmet eder. Allaha olan bağlılığını, yaşamına olabilecek en hayırlı hizmetleri sığdırarak göstermek için ciddi bir çaba harcar. Daima İslamın, Müslümanların yararına düşünür, tüm insanların barış, dostluk, güven ve huzur içinde yaşamaları için üzerine düşeni yapmaya çalışır. Allah rızası için yapılan hizmetlerdeki bu şevk ve istek gerçek dindarlığın da alametlerinden biridir
Samimi Müslümanlar, Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et. Ve yalnızca Rabbine rağbet et (İnşirah Suresi, 7-8) ayeti gereği Allahın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanacak olmanın umudu ve sevinci ile, her anlarında çok şevkli, canlı, çalışkandırlar. Her an bir ecir kazanmak için çaba harcar, hiçbir zaman üşenmeden, başkasına bırakmadan, ertelemeden önlerine çıkan her imkanı değerlendirirler. Yaptıklarından dolayı ise hiç kimseyi minnet altında bırakmaz, kimseye iyilik yapıyormuş edasıyla işlerini yapmazlar. Aksine Allaha, Allahın rızasına, rahmetine ve ölmeden önce toplayacakları ecirlere muhtaç olduklarını bilerek, tevazu ve kanaatkarlık içinde, hiç kimseden tek bir teşekkür dahi beklemeden İslama hizmette bulunurlar.
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 89. sayı (Kasım 2011) 65. sayfada yayınlanmıştır.