Salvo
Kayıtlı Üye
800 Ağlabi Hanedanlığının Kuruluşu
Halife Harun Reşid, İmparatorluğun Doğu bölümüyle meşgul olduğundan, Rüstemilerin ve İdrisilerin bağımsız devletler kurdukları Kuzey Afrika'ya daha az ilgi gösteriyordu. Horasanlı bir ordu komutanı olan İbrahim bin Ağlab, Halife'ye Ifrikiye'de[56] düzenin sağlanarak, bölgenin Bağdat'ın kontrolüne alınması için kendisine, önemli bir otonomi ile, bölge valiliği verilmesini teklif etti. Teklifi, yıllık 40.000 dinar vergi ödemesi şartıyla kabul edildi (800). Bu durumda Ifrikiye, imparatorluk içerisinde özerklik kazanan ilk vilayet oldu.
Müstesna bir kabiliyete ve enerjiye sahip olan İbrahim, Bağdat'tan emin bir uzaklıkta olduğundan, yeni bir (Sünni) hükümdar hanedanlığı Ağlabileri (h. 800-909) kurdu. Halifeyi sadece ismen tanıyarak, Tunus'taki Kayravan'ı başkent yapıp, bağımsız ve mirasla geçen bir hükümdarlık uygulamaya başladı. Ondan sonra, Abbasiler, Mısır'ın Batı sınırlarından öteye otorite sahibi olamadılar. Her ne kadar İbrahim'in haleflerinden bazıları sefahate dalarak, devlet işlerinden çok eğlence peşinde koşmakla ilgilendilerse de, Ağlabi idaresinin hakim olduğu asır, 8001ü yıllardan önce arkası gelmez Arap-Berberi iç savaşlarıyla parçalanmış olan bölgeye barış ve refah getirdi.
Her ne kadar daha 670'te Müslümanlar tarafından feth edilmiş olsa da, bölgenin Roma Afrikası karakterini tamamen Müslüman Ifrikiye'ye çeviren Ağlabilerdi. Arapça, daha çok büyük şehirlerde konuşulan Latincenin yerini almıştı ve İslam sadece Hristiyanlığın yerini almakla kalmamış, çok daha büyük ölçüde kabul edilen bir din olmuştu. 50 yıl süren seferlerden sonra Sicilya'yı fethetmeleri, Batı medeniyetinin geleceği açısından çok büyük sonuçlar doğurdu. Ağlabi hakimiyeti sonunda, hızla büyüyen Fatimi güçleri için kolay bir lokma oldu. (909)
Mamaafih, bu olay gelecekte Kuzey Afrika'da ve çevre vilayetlerde bir dizi yerel hanedanlığın kurulmasına ve en sonunda halifeliğin etkili olduğu hakimiyet alanının sadece Irak sınırlarına sıkışmasına zemin hazırladı. Büyük hanedanlıklarla birlikte, sonradan daha az dikkati çeken pek çok örnek daha Abbasi ülkesinde görülecekti. Bunlar, daha çok yerel valilerle yönetilen ve Halifenin etkili olamadığı küçük, yarı oligarşik devletlerdi.
Halife Harun Reşid, İmparatorluğun Doğu bölümüyle meşgul olduğundan, Rüstemilerin ve İdrisilerin bağımsız devletler kurdukları Kuzey Afrika'ya daha az ilgi gösteriyordu. Horasanlı bir ordu komutanı olan İbrahim bin Ağlab, Halife'ye Ifrikiye'de[56] düzenin sağlanarak, bölgenin Bağdat'ın kontrolüne alınması için kendisine, önemli bir otonomi ile, bölge valiliği verilmesini teklif etti. Teklifi, yıllık 40.000 dinar vergi ödemesi şartıyla kabul edildi (800). Bu durumda Ifrikiye, imparatorluk içerisinde özerklik kazanan ilk vilayet oldu.
Müstesna bir kabiliyete ve enerjiye sahip olan İbrahim, Bağdat'tan emin bir uzaklıkta olduğundan, yeni bir (Sünni) hükümdar hanedanlığı Ağlabileri (h. 800-909) kurdu. Halifeyi sadece ismen tanıyarak, Tunus'taki Kayravan'ı başkent yapıp, bağımsız ve mirasla geçen bir hükümdarlık uygulamaya başladı. Ondan sonra, Abbasiler, Mısır'ın Batı sınırlarından öteye otorite sahibi olamadılar. Her ne kadar İbrahim'in haleflerinden bazıları sefahate dalarak, devlet işlerinden çok eğlence peşinde koşmakla ilgilendilerse de, Ağlabi idaresinin hakim olduğu asır, 8001ü yıllardan önce arkası gelmez Arap-Berberi iç savaşlarıyla parçalanmış olan bölgeye barış ve refah getirdi.
Her ne kadar daha 670'te Müslümanlar tarafından feth edilmiş olsa da, bölgenin Roma Afrikası karakterini tamamen Müslüman Ifrikiye'ye çeviren Ağlabilerdi. Arapça, daha çok büyük şehirlerde konuşulan Latincenin yerini almıştı ve İslam sadece Hristiyanlığın yerini almakla kalmamış, çok daha büyük ölçüde kabul edilen bir din olmuştu. 50 yıl süren seferlerden sonra Sicilya'yı fethetmeleri, Batı medeniyetinin geleceği açısından çok büyük sonuçlar doğurdu. Ağlabi hakimiyeti sonunda, hızla büyüyen Fatimi güçleri için kolay bir lokma oldu. (909)
Mamaafih, bu olay gelecekte Kuzey Afrika'da ve çevre vilayetlerde bir dizi yerel hanedanlığın kurulmasına ve en sonunda halifeliğin etkili olduğu hakimiyet alanının sadece Irak sınırlarına sıkışmasına zemin hazırladı. Büyük hanedanlıklarla birlikte, sonradan daha az dikkati çeken pek çok örnek daha Abbasi ülkesinde görülecekti. Bunlar, daha çok yerel valilerle yönetilen ve Halifenin etkili olamadığı küçük, yarı oligarşik devletlerdi.