SuskunDervis
Kayıtlı Üye
Bismillah...
Çalar saatimin namaz vaktini haber veren sesiyle uyanmıştım. Dışarıda sabah ezanı okunmaktaydı. Elektrikli battaniyemin ısıttığı sıcacık yatağımdan üşengeç bir halde kalkıvermiştim. Abdestimi isteksiz bir şekilde aldığım yetmezmiş gibi, karşımda yarı açık duran seccademde, hızlı bir şekilde bitirmiştim namazımı.
Affet Ey beni ya İmam-ı Zaman!
Ferec duasını okuyamayacak kadar özlemiştim yatağımı.
Bir Aşura günüydü. Soğuktu. Dışarıda kar yağmaktaydı. Âşıkların vardı ağacan, Aşuranın gerçek sahipleri fakirler. Hani Annen ölüm döşeğinde iken süt getiren yetimler. Meydanda ellerinde kovalarla şerbet dağıtmaktaydılar babanın ezadarlarına. Sonra meydan dağılmaktaydı.
Bizim evde de ihsan vardı ağacan, hem de çeşit çeşit yiyecek ve içeceklerle. Tüm dostlarımı ve sevdiklerimi bu ihsana davet etmiş ve onların hepsini sofranın en başına oturtmuştum. Onlar yiyeceklerin lezzetleriyle beni överken, kendimi avutmuş;
Daha bu ne ki, gelecek yıl daha büyük sofra kuracağım. Demiştim.
Affet beni Ey İmam-ı Zaman!
Zenginliğime leke getirirler diye korkmuş, fakirleri ve yetimleri evime davet etmemiştim.
Aaffet beni Ey İmam-ı Zaman!
Eşim davetlerde güzel görünsün diye, ayakkabı rengine uygun çantalar almış, bu da yetmemiş rengârenk eşarplara milyonlarca para ödemiştim.
Ama kendi sevdiklerimden infak edeceğime, her ay sonu eskimiş elbiselerimizi ihtiyaç sahibi komşularımıza dağıtır olmuştum.
Affet beni Ey İmam-ı Zaman!
Bunca fakir ve yetim varken, bunları unutmuş, insanlar arasında gösteriş olsun diye her bayram namazı sonrası cemaat arasında en çok bağışta bulunan olmuştum.
Affet beni Ey İmam-ı Zaman
Arkadaşlarla lüks yerlerde davet verip ve davet sonrası masamıza gelen kabarık hesabı ödeyip gururlanırken, bir Kurban bayramı gününde kapımıza gelen bir fakiri bir parça et istiyor diye azarlamıştım.
Ey Allahın yeryüzündeki hücceti!
Siz ki, bizi anmakta hiçbir zaman kusur etmediğinizi söylemiştiniz. Biz sizi unutalı çok oldu.
Evet, hatırladık, ama sizlerin isimlerinizi ya zor durumda kaldığımızda ya da şahadet günlerinizde üç veya on güne sığdırdık. Elbette sahibimiz sizsiniz, zor durumda kaldığımızda yol gösterenimiz sizsiniz. Ama günah işlerken aklımıza bile gelmediniz. Oysa sizi yaşantımıza aksettirmemiz gerekirdi
Affet bizi Ey İmam-ı Zaman
Bir Cuma vaktiydi,
Amel defterlerimiz sana sunulmuş, sen ise günahlarımızdan dolayı Allahtan bizim için af dilemiştin. Ve şimdi bir kez ama son kez senin duanla Allahtan af diliyoruz.
Rahman ve Rahim olan yüce Allahım, sen ki, bizim çamurumuzun arta kalanı ile Şiilerimizi yarattın ve onlar da bizim velayetimize güvenerek yeryüzünde yaşayıp hayatlarını sürdürmekteler. Ey rahmeti bol rabbim. Onlar bizim velayetimize güvenerek günah işlemekten geri durmadılar. Sen, onları bizlerin hürmetine affeyle, ey rahmeti bol rabbimiz.(İmam-ı Zaman)
Çalar saatimin namaz vaktini haber veren sesiyle uyanmıştım. Dışarıda sabah ezanı okunmaktaydı. Elektrikli battaniyemin ısıttığı sıcacık yatağımdan üşengeç bir halde kalkıvermiştim. Abdestimi isteksiz bir şekilde aldığım yetmezmiş gibi, karşımda yarı açık duran seccademde, hızlı bir şekilde bitirmiştim namazımı.
Affet Ey beni ya İmam-ı Zaman!
Ferec duasını okuyamayacak kadar özlemiştim yatağımı.
Bir Aşura günüydü. Soğuktu. Dışarıda kar yağmaktaydı. Âşıkların vardı ağacan, Aşuranın gerçek sahipleri fakirler. Hani Annen ölüm döşeğinde iken süt getiren yetimler. Meydanda ellerinde kovalarla şerbet dağıtmaktaydılar babanın ezadarlarına. Sonra meydan dağılmaktaydı.
Bizim evde de ihsan vardı ağacan, hem de çeşit çeşit yiyecek ve içeceklerle. Tüm dostlarımı ve sevdiklerimi bu ihsana davet etmiş ve onların hepsini sofranın en başına oturtmuştum. Onlar yiyeceklerin lezzetleriyle beni överken, kendimi avutmuş;
Daha bu ne ki, gelecek yıl daha büyük sofra kuracağım. Demiştim.
Affet beni Ey İmam-ı Zaman!
Zenginliğime leke getirirler diye korkmuş, fakirleri ve yetimleri evime davet etmemiştim.
Aaffet beni Ey İmam-ı Zaman!
Eşim davetlerde güzel görünsün diye, ayakkabı rengine uygun çantalar almış, bu da yetmemiş rengârenk eşarplara milyonlarca para ödemiştim.
Ama kendi sevdiklerimden infak edeceğime, her ay sonu eskimiş elbiselerimizi ihtiyaç sahibi komşularımıza dağıtır olmuştum.
Affet beni Ey İmam-ı Zaman!
Bunca fakir ve yetim varken, bunları unutmuş, insanlar arasında gösteriş olsun diye her bayram namazı sonrası cemaat arasında en çok bağışta bulunan olmuştum.
Affet beni Ey İmam-ı Zaman
Arkadaşlarla lüks yerlerde davet verip ve davet sonrası masamıza gelen kabarık hesabı ödeyip gururlanırken, bir Kurban bayramı gününde kapımıza gelen bir fakiri bir parça et istiyor diye azarlamıştım.
Ey Allahın yeryüzündeki hücceti!
Siz ki, bizi anmakta hiçbir zaman kusur etmediğinizi söylemiştiniz. Biz sizi unutalı çok oldu.
Evet, hatırladık, ama sizlerin isimlerinizi ya zor durumda kaldığımızda ya da şahadet günlerinizde üç veya on güne sığdırdık. Elbette sahibimiz sizsiniz, zor durumda kaldığımızda yol gösterenimiz sizsiniz. Ama günah işlerken aklımıza bile gelmediniz. Oysa sizi yaşantımıza aksettirmemiz gerekirdi
Affet bizi Ey İmam-ı Zaman
Bir Cuma vaktiydi,
Amel defterlerimiz sana sunulmuş, sen ise günahlarımızdan dolayı Allahtan bizim için af dilemiştin. Ve şimdi bir kez ama son kez senin duanla Allahtan af diliyoruz.
Rahman ve Rahim olan yüce Allahım, sen ki, bizim çamurumuzun arta kalanı ile Şiilerimizi yarattın ve onlar da bizim velayetimize güvenerek yeryüzünde yaşayıp hayatlarını sürdürmekteler. Ey rahmeti bol rabbim. Onlar bizim velayetimize güvenerek günah işlemekten geri durmadılar. Sen, onları bizlerin hürmetine affeyle, ey rahmeti bol rabbimiz.(İmam-ı Zaman)