Jogging Yeni Zelandada eski Olimpiyat atletlerinin formlarını korumak için uyguladıkları bir idman yöntemiydi. Oregon Üniversitesi atletizm antrenörü Bill Bowermanın W. E. Harrisle birlikte yayınladığı Jogging (1967) kitabıyla bu spor önce ABDde sonra diğer ülkelerde yaygınlaştı.
Joggingin esası rahat adımlarla koşmaktır. Doktorlar sert zeminde koşmanın taban çökmesi, kaval kemiği çatlaması, topuk zedelenmesi, aşil kirişinde zorlanma, diz ve sırt rahatsızlıklarına yol açabileceği uyarısında bulunsalar da birçok doktor kalp egzersizi ve fizik kondisyon çalışması olarak joggingi desteklemektedir. 68 hareketinin yenilgisinden, streakingin de faydasız olduğunun görülmesinden sonra, başta ABD olmak üzere çağımızın hastalığı şişmanlıkla mücadele yöntemlerinden ve kendini sevmenin koşullarından biri olarak sağlıklı olmaya, kilo vermeye, bedensel hareket gereksinimini karşılamaya ve ruhsal gerilimden kurtulmaya önem verilmeye başlandı.
Batıda 1970lerin sonundan, Türkiyede 1980lerden itibaren, bu yeni kendini önemseme tarzı, farklılaşmanın tehlikeli, benzeşmenin cool olduğu toplumsal ortamla çakıştı ve genç kuşak ve her zaman genç kalmak isteyenler, marka ve modalara yöneldiği gibi, koşmaya da başladı. Sağlıklı yaşam koşuları, 68 hareketiyle doğan gençlik kesiminin gençlik sektörüne dönüştüğü süreçte, spor kıyafetleri, dergi ve kitap yayınları ile sanayi haline geldi. Türkiyede bu konu, daha fazla orta/üst sınıflara, dolayısıyla yaşı daha geçkinlere tekabül etti.
Ama üçüncü dünyada patlamayı aerobik sağladı. Kenneth H. Cooperın 1968de çıkan Aerobics kitabı çok erken, 1977deki The Aerobics Way kitabı daha doğru zamanda piyasaya çıktı. Bedenin belirli egzersizlerle oksijen alma tekniğini geliştirmeyi hedefleyen sistem, yürüme, koşma, dans hareketlerinden yararlandığından, harcanan enerjiyi gösteren puan sistemi ve bunun aracılığıyla gelişmeyi ölçebilme olanağı verdiğinden, ayrıca salonlarda yapıldığı için toplumsal ilişkiye daha fazla fırsat sağladığından çok sevildi. Eski üçüncü dünyada Jane Fondanın tanıtımını yaptığı aerobik, önce videolarla, sonra 1980 li yıllarda özel televizyonların açılış ve kapanış programlarında insanları eritti.