Adliye önünde yüzlerce 12 Eylül hikayesi

HaDeS

Kayıtlı Üye
12 Eylül darbecilerinden Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılanacakları dava başladı. 12 Eylül’de idam edilenlerin, katledilenlerin, işkence görenlerin yakınları, yıllarca hapis yatanların kendileri ve arkadaşları duruşmayı takip etmek için Ankara Adliyesi önündeydi. Darbecilerin yargılanmasını istediler. Davaya müdahil olmak istediler. Adliye önünde bekleyenlere dışarıdan bakan biri, her zaman olagelen protesto gösterilerinden biri yapılıyor, diye düşünebilirdi belki. Topluluğun içine girdiğinizde ne tarafa kulak kabartsanız dayanılması güç acıların öykülerini duyuyorsunuz. İnsanlar kendilerini yakınlarının yaşadıklarını anlatıyor.
Biz de alana geldiğimizde Kamber Ateş’le karşılaşıyoruz. “Kamber Ateş Nasılsın” adlı Ruşen Sümbüloğlu’nun cezaevinde yazdığı öyküyle öğrendi herkes Ateş’in 12 Eylül hikayesini. Cezaevlerinde görüşlerde Kürtçe konuşmak yasak olduğundan Kamber Ateş’in annesi kendisine öğretilen tek bir cümleyle “Kamber Ateş nasılsın?” cümlesiyle öğrenmeye çalışmış oğluna dair her şeyi.
Kamber Ateş şimdi Devrimci 78’liler Federasyonu Başkanı. Kamber Ateş’e davanın nasıl yürüdüğünü soruyoruz. “Davanın en başında avukatlarımızın usul hakkında itirazları oldu. Mahkemenin hem müdahillerin, hem de Kenan Evren’in yargı sürecine nasıl katılacağı, nerelere oturtulacakları konularını çözmesi gerekiyor” dedi. Ateş, Evren’in duruşmaya getirilmesi konusunda ısrarcı, “Gerçekten de avukatların dediği gibi kafesle mi getirilir, ne yapılır bilmiyorum ama getirilmesi gerekir. Ayrıca devrimci demokrat kesimlerin, cuntayla işbirliği yapan paramiliter unsurların bu davadan arındırılarak sanık olarak yargılanmaları gerektiği ısrarı var”diyor.
‘POSTAL VE PATİK’
Yine mahkemeyi izlemek üzere bacağındaki rahatsızlığa rağmen bastonla gelmiş olan Ayşen Göreleli, 12 Eylül’de Metris cezaevinde kalmış. Çocuğunu metris Cezaevinde doğurmuş. Daha sonra 12 Eylül’ü “Postal ve Patik” adlı bir kitaba yansıtan Ayşen Göreleli yargılamanın göstermelik olduğunu, buna rağmen yargılamanın devam etmesi için ellerinden geleni yapacaklarını aktardı.
Göreleli, “Bugünkü iktidar zaten 12 Eylül’ün bir ürünüydü. Biz onların yargılayamayacağını biliyoruz. Hâlâ 12 Eylül yasalarıyla yönetiliyoruz. YÖK de dahil olmak üzere 12 Eylül tüm kurum kuruluşlarıyla birlikte yok edilmedikçe yargılanma süreci tamamlanmış olmayacak” diyor... Ve o günleri anlatıyor: “Ben 12 Eylül’de 7 aylık hamileydim Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği (YDGD) üyesi olduğum için gözaltına alındım. Önce Selimiye daha sonra Metris cezaevine götürüldüm. İlk çocuğumu cezaevi koşullarında silahların gölgesinde doğurmak zorunda kaldım bir çok kadın gibi. Cezaevinde de dışarıda da arkadaşlarımla 12 Eylül’e karşı mücadele ettim. Hâlâ sürdürüyorum”
DARBE ONU 50 YAŞINDA ÖĞRENCİ YAPTI
Devrimci 78’liler Derneğinin Kurucusu olan, uzun yıllar Ankara’da derneğin başkanlığını üstlenen, Ruşen Sümbüloğlu, 12 Eylül’de cezaevinde kalmış ve Tıp Fakültesinden de atılmış. Öğrenimi yarım kalan Sümbüloğlu aftan yararlanarak okuluna geri döndü ve o şimdi 50’li yaşlarında bir doktor adayı.
Sümbüloğlu yargılamaya dair, “2008 affından yararlanarak Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesindekki öğrenimime geri döndüm. Kep fırlatmam törenime de sizleri davet ediyorum. Bunun da 12 Eylül’e bir hesaplaşma olarak değerlendirilmesinden memnunum. Benim gibi yüzbinlerce arkadaşın yargılandığı bir dava bu. Bu yüz bin tane ayrı hayat hikayesi demek. Yüz bin ayrı olay demek. 12 Eylül’ün gerçek yüzü en çok cezaevlerinde kendini gösterdi. Büyük bedeller ödetildi. Bu da sanki bir nebze de olsa ödenen bedellere karşılık bir geri dönüşüm, hesaplaşma sürecinde bir kıvılcım gibi görünüyor bana . Bu nedenle buradayım” dedi.
30 YILDIR HER GÜN 12 EYLÜL
Tahir Canan’ın 12 Eylül’ü ise 30 yıldır sürüyor. Hâlâ Bandırma Cezaevinde yatan Tahir Canan’ın eşi, çocukları hatta torunlarıyla Ankara Adliyesi önündeydiler.
Tahir Canan cezaevine girdiğinden ilköğretim çağında olan İlhan Canan şimdi 32 yaşında. Canan, “12 Eylül’le hesaplaşmanın iki generalle olamayacağını biliyorum. Bunun bir başlangıç olmasını diliyoruz. Halka eziyet eden tüm yetkililerin yargılanmasını, halka gerçek anlamda hesap vermesini istiyoruz. Çünkü 12 Eylül’ü biz 30 yıldır yaşıyoruz. Babam hâlâ cezaevinde tutuluyor. O dönemin tüm güçlerinin hatta tüm uluslararası güçlerin bu halka hesap vermesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Babası cezaevindeyken doğan İmran Canan, “Baba oğul ilişkisi hep demir parmaklıkların arkasında ve birbirimize hasret olarak yürüdü. Bu kayıp zamanın telafisi için, göstermelik iki kişinin değil herkesin yargılanması gerekli” dedi. Torunlar Umut ve Eftelya, dedelerini çok sevdiklerini, dedeleriyle dışarıda görüşmek istediklerini iade ettiler. Yine Tahir Canan’ın oğlu olan Gökhan Canan, “Yaş oldu 32 . Zaten 30 yıldır baba hasretiyle yaşadım. Artık bir an önce tahliye edilmesini istiyoruz” dedi.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst