Acının ve sabrın kokusu! / M. NEDİM HAZAR

AySe^^

Bayan Üye
Acının ve sabrın kokusu!


Yaklaşık 80 km'lik -yer yer- bozuk bir asfalttan sonra 18 km'lik yol ile patika arası bir güzergâhta ilerliyor aracımız. İki yanda kocaman servi ağaçları reverans ediyor bizlere. Vakit akşam ile yatsı arası. Mevsim sonbaharın ilk günleri; ama sanki yaz aylarından ılık bir akşam ziyarete gelmiş bu kutsal beldeyi.

Köylülerden biri, 'Allah, Vali Ziyaeddin Bey'den razı olsun ki, buralarla ilgilendi.' deyiverdi. Daha önce çok fenaymış buraların durumu. 1992 yılında yapılan restorasyon çalışmaları ile neredeyse tekrar inşa edilmiş her şey. İki peygamber, bir de mübarek eşlerini konuk ediyor bu belde: Eyüp Nebi beldesi.
Hani denir ya, her peygamber bir mesleğin piridir, ustasıdır. Kimi demirci, kimi marangoz vs. Hz. Eyyub Aleyhisselam acının ustası, piri...
Rahmetli babam yaklaşık 10 yıla yakın acı çekti, yatağa mahkûm yaşadı. En son sohbetimizde Eyyub Nebi'den bahisle Enbiya Suresi'nden konuşmuştuk: "Eyyûb (as) da: 'Başıma bir bela geldi, (Sana sığındım), Sen merhametlilerin en merhametlisisin.' diye Rabb'ine nida etti." (Enbiya-83) hatırlamıştık beraber. Tam 18 yıl sürmüştü büyük nebinin acıyla olan imtihanı. Bir sabır peygamberinin beldesinde yürümenin verdiği ürpertiyle girdik o kutsal mekâna. Serin akşam rüzgârı çimen, toprak ve misk karışımı bir kokuyu havaya katıyor. Bu koku bir anda dünya gerçekliğinden alıyor sizi. Ondan sonrası zaten rüya, yakaza gibi bir şeye dönüşüveriyor.
Oradaki görevli, validemdeki vecd halini görüp etkilendiğinden olsa gerek, mübarek kabri göstermek istiyor ve kabrin hemen üzerindeki sandukanın kilidini açıyor. Örtüler kalktığında Eyyub Nebi'nin (as) kabriyle yüz yüze geliyoruz. Acı peygamberi birkaç santim uzağımızda ve biz salâvat-ı şerifler ile başımızı kabre yaklaştırdığımız an o cennet esintisini bir anda içimizde hissediyoruz. Artık valideyi zaptetmek ne mümkün!
"Rahme (Rahime) hatunu da ziyaret edin." diyor görevli. Validenin Rahime hatundan haberi yok. "O kim?" diye soruyor. "Hz. Eyyub'a bütün bu acılarında hizmet etmiş, sabır imtihanını beraber geçmiş eşi." diyor görevli. Artık valideyi kim tutar?
Yalnız Eyyub Peygamber'e atfedilen bir vasiyet var. O ne olacak? "Beni ziyarete gelen önce Elyasa'yı (as) ziyaret etsin." demiş sabır peygamberi! Elyasa, çoklukla İlyas Peygamber'le adı karıştırılan bir peygamber. Kur'an'da adı geçenlerden üstelik. Çocukluğu kötürüm yani felçli geçmiş. İlyas peygamberin 7 yıl mağara hayatından sonra (zalim kralın ölüm emri vardı zira) saklandığı evin sahibesinin küçük oğlu. İlyas (as)'a iman etmiş bir peygamber. Sonra yürümeye başlamış ve muhtemelen İlahi bir sevk ile Eyyüb Nebi'ye gitmesi söylenmiş. Yaya olarak 3 ay yol yürüdükten sonra tam Sabır Peygamberi'nin köyüne geldiğinde vefat etmiş. Hz. Yusuf'un torunu olduğu rivayet edilen Rahime Hatun'un türbesine yaklaştığımızda sendeliyor validem. Yine o aynı koku. İnanılır gibi değil. Dünyevi olmayan, tam tarifi bile yapılamayacak bir rayiha hâkim tüm beldeye. Hele ki mübarek kabirlere. Eşiyle beraber sabır imtihanını kazanan Rahime Anamızın kabri karşısında gözyaşları içinde dua ediyor anam. Acının peygamberini en çok anlayan, eşinin büyüklüğünü en çok kavrayan kişi sanırım benim validemdir. Şifalı suyu içerken de, sabır taşına dokunamayıp sadece izlediği için üzülürken de uzaktan izliyorum validemi. O yaşlı, yorgun halinden eser kalmamış bir genç kız kadar enerji dolu ve heyecanlı. Sonbaharın serin meltemi iki peygamber ve bir peygamber hanımını konuk eden bu beldeyi daha da ulvileştirirken ayrılıyoruz bu kutsal mekândan. Ah bir de Sayın Şanlıurfa Valimiz -ne kadar çalışkan ve halkıyla bütünleşen biri olduğunu çok iyi biliyorum zira- konuyla ilgilense de bu kutsal beldenin yolu yapılsa!
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst