meridyen2
Kayıtlı Üye
Acil Durum Uzmanı Kortizol Hormonu
Kortizol hormonu; ağrı, kaza, acı, yaralanma, enfeksiyon, aşırı sıcak, aşırı soğuk, alerji, iltihap, oksijensiz kalmak, açlık, ateş yükselten faktörler gibi durumlara karşı insan bedeni içinde birçok farklı cephede insan için yoğun bir çaba gösterir.
Kortizol hormonunun görevleri incelenirken unutulmaması gereken, bu hormonun tümüyle Allah’ın kontrolünde hareket ettiğidir. Çünkü bu hormon şuursuz hücreler tarafından üretilir ve üretimi yapan hücreler bu hormonun nerede kullanılacağını asla bilemezler. Üstelik bu hücreler, kortizolun savaştığı cephelerden hiçbir zaman şuurlu olarak haberdar olamazlar.
Şimdi böbrek üstü bezleri tarafından üretilen bu "kortizol" mucizesinin insan vücudundaki görevlerini kısa kısa inceleyelim ve Yüce Allah'ın benzersiz ilminin ve sanatının insan vücudunun detaylarında nasıl tecelli ettiğini bir kez daha görelim.
Kortizol Hormonu İnsan Hayatı İçin Neden Önemlidir?
Yaralanmalara Karşı Önceden Önlem Alır:
Adrenalin hormonu insanı tehlike anı için hazırlarken, kortizol hormonu da insan vücudunu tehlike sonrası muhtemel gelişmeler için hazırlar. 1
Örneğin muhtemel bir yaralanma riskine karşı, önceden bir tedbir alır ve vücuttaki amino asitleri seferber eder. Bu amino asitler bir yaralanma olduğu anda, doku tamiri için kullanılacak olan hammaddelerdir.
Yaralanma Esnasında Acı Hissini Azaltır:
Bazı insanların yaralandıkları anda ve yaralandıktan uzun bir süre sonrasına kadar acı hissetmemelerinin nedeni de yine kortizol hormonudur.2 Böylece insan yaralı olduğu halde savaşacak, kendisini koruyacak veya kaçabilecek güç bulur.
Acil Durumlarda Yağ ve Proteinleri Şekere Dönüştürür:
Vücut ve beyin hücrelerinin beslenmek için şekere ihtiyaçları vardır. Özellikle beyin hücrelerinin sürekli ve ne pahasına olursa olsun şekerle beslenmesi gereklidir. Aksi takdirde insan kısa sürede ölebilir.
Açlık anında şeker elde edilecek besin bulunmadığı için kandaki şeker miktarı düşer. Bu durumda devreye kortizol girer ve vücudun şekersiz kalmasına izin vermez. Depo edilen yağ ve proteinlerin şekere dönüşmesini ve kan şekeri düzeyinin belirli sınırlar içinde kalmasını sağlar.
Şimdi şu cümleyi bir düşünelim: Yağın şekere dönüştürülmesi veya proteinin şekere dönüştürülmesi. Tek bir cümle ile özetlenebilen bu işlem aslında son derece zor ve komplekstir.
Bir madde başka bir maddeye dönüştürülmekte, moleküler yapısı tamamen değişmektedir. Eğer insanın önüne trilyonlarca kez büyütülmüş ve bir masa büyüklüğüne getirilmiş bir yağ veya protein molekülü konulsa ve kendisinden bu molekülü şeker molekülüne çevirmesi istense yapabileceği bir şey yoktur.
Hangi atomun yerini hangisi ile değiştirmesi gerektiğini bilemez. Oysa hücrelerin içinde bu değişimi gerçekleştiren rafineriler vardır ve söz konusu değişim çok karmaşık işlemler sonucunda gerçekleştirilir.
Kortizol hormonu işte bu işlemlerin seyrinin nasıl değiştirileceğini bilmektedir. Daha doğru bir ifadeyle kortizol hormonu bu değişimin başlamasını sağlayacak kilidi açacak yaratılışa sahiptir.
Acil Durumlarda Beyin ve Kalbin Beslenmesine Öncelik Verir:
Kortizol molekülleri acil durumlarda devreye girer ve vücut hücrelerinin şeker kullanımlarını azaltırlar. Ancak yine bir mucize görülür ve bu etkiyi beyin ve kalp gibi hayati organlarda göstermez. Adeta savaş anında seferberlik ilan edip, ekonomik kaynakların belirli bölgelere kaydırılması gibi, kortizol molekülleri beyin ve kalbin beslenmesine öncelik verir ve diğer doku hücrelerinin beslenmelerinde tasarrufa neden olurlar.3
Damarların Kasılıp Büzülmelerini Düzenler:
Kan damarları sabit ve cansız borular değildirler; bu damarların etraflarındaki kasların kasılabilmeleri ve gevşeyebilmeleri sayesinde damar çapları ihtiyaç doğrultusunda değişebilir. Bu daralma emrinin çeşitli hormonlar vasıtası ile damarlara ulaştırıldığı da bilinmektedir. Kortizol, damarları kasıcı büzücü faktörlere karşı damar cevaplarını düzenler ve acil durumlarda insana bir başka destek görevi görmüş olur.4
Tehlike Oluştuğunda, Yüksek Ateşi Önlemek İçin İlgili Hormonun Üretilmesini Durdurur:
Ateş yükselmesi hastalığın sebep olduğu bir yan etki değildir. Aksine ateş, hastalıkla savaşta insanı dinlenmeye zorlamak için özel olarak ayarlanmış bir güvenlik önlemidir. İnsan bedeninin hastalıkla savaşma belirtisi olan ateşin yükselmesi insanı dinlenmeye ve yatmaya zorlar. Böylece vücudun ihtiyacı olan enerji; yürümek, gezmek, çalışmak vs. gibi günlük işlere harcanmamış olur.
Ateşin yükseltilmesi, beynin ateş merkezi tarafından sağlanır. Beynin ateş merkezi de 'IL-1' isimli bir madde tarafından harekete geçirilir. Kortizol hormonunun diğer bütün işlevlerinin yanı sıra, bir başka mucizevi etkisi bu tip tehlikeli ateş durumlarında ortaya çıkar. İnsanın yüksek ateşten ölme tehlikesi ile karşılaştığı durumlarda kortizol devreye girer ve ateş merkezini aktive eden IL-1 maddesinin üretimini durdurarak ateşi düşürür.5
Bazı Önemli Proteinlerin Üretimini Düzenler:
Kortizol hormonları zor durumda kaldığınız zaman bütün ihtiyaçlarınızı ayrı ayrı düşünür. Kemik iliğinde hemoglobin, akyuvar, trombosit yapımını artırıp, kan düzeylerini yükseltir.6
Suyun Hareketini Kontrol Eder:
Suyun gerekli olmayan durumlarda hücre içine girmesini engeller. Bu da kan hacminin korunması anlamına gelir.
Sonuç: Kortizol Hormonundaki Detayları Görmenin Önemi
Kortizol hormonu ile ilgili yazı boyunca verdiğimiz örnekler üzerinde düşündüğümüzde karşımıza şu sorular çıkmaktadır:
Acı hissinin iletimi sinir hücreleri vasıtasıyla olur. Kortizol üreten hücreler sinir hücrelerinin elektrik iletmelerini yavaşlatan ve kısmen durduran mekanizmayı nasıl öğrenmişlerdir?
Kortizol üreten hücreler, yağ-şeker veya protein-şeker dönüşümünü yapan sistemi çalıştıracak anahtarın şeklini; CH3-(CH2)n-COOH (yağ molekülünün formülü) formülünü, CH2OH (şeker molekülünün formülü) formülüne hangi işlemler sonucunda ve nasıl dönüştürebileceğini nereden bilmektedir?
Acil durumlarda beyin ve kalbin beslenmesine öncelik veren kortizol molekülleri hangi hücrelerin daha hayati öneme sahip olduğunu nasıl öğrenmişlerdir? Bu önlemi hangi şuur ile almaktadırlar?
Kortizol hormonu, damar etrafında bulunan kasların kasılma sistemlerini nereden bilmektedir ki, bu sistemin kasıcı-büzücü faktörlere karşı cevap verme eylemlerini düzenleyebilmektedir?
Bir kortizol molekülü suyun hücrelerin içine girme eğiliminde olduğunu nereden bilir? Bu suyu hücre dışında tutmak gerektiğine nasıl karar verir? Ve suyu dışarıda tutma yöntemlerini nereden bilebilir? Daha da önemlisi, suyun hücrenin dışında tutulması gerektiği zamanları nasıl tespit eder? Nasıl olur da her zaman değil de sadece gerektiğinde suyun hücreye girmesini engelleyecek bir anlayış ve şuura sahiptir?
Kuşkusuz şuuru ve aklı olmayan bir hormonun bu faaliyetleri kendi başına planlayıp eksiksizce yerine getirmesi mümkün değildir. Tüm bu sorular da göstermektedir ki gözle görülemeyecek kadar küçük tek bir molekül dahi Yüce Rabbimiz’in benzersiz ilminin ve sanatının insan vücudundaki tecellisini görmemiz için yeterlidir. İnsanın kendi bedeninde gerçekleşen bu mucizevi olaylar üzerinde düşünmesi, bu olayların nasıl meydana geldiği ve mevcut sistemlerin nasıl var olduğu üzerinde tefekkür etmesi şüphesiz insanın Allah'a olan yakınlığını daha da artıracaktır. Müminlerin imanlarının derinleşmesinde, iman hakikatleri üzerinde sürekli düşünmenin önemi pek çok ayette haber verilmektedir. Al-i İmran Suresi’nde konuyla ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır:
“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler (deliller) vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki: "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru."” (Al-i İmran Suresi, 190-191) (makale harun yahya)
1 Lionel Bender, The Human Body: Its Mysteries And Marvels, England, Colour Library Books, 1992, s. 165
2 A.g.e.
3 Helena Curtis, Sue Barnes, Invıtation To Biology, s. 472
4 Kemalettin Büyüköztürk, İç Hastalıkları, s. 267
5 A.g.e.
6 Oğuz Kayaalp, Rasyonel Tedavi Yönünden Tıbbi Farmakoloji, Ankara, Feryal Matbaacılık, 1993, s. 2582
Kortizol hormonu; ağrı, kaza, acı, yaralanma, enfeksiyon, aşırı sıcak, aşırı soğuk, alerji, iltihap, oksijensiz kalmak, açlık, ateş yükselten faktörler gibi durumlara karşı insan bedeni içinde birçok farklı cephede insan için yoğun bir çaba gösterir.
Kortizol hormonunun görevleri incelenirken unutulmaması gereken, bu hormonun tümüyle Allah’ın kontrolünde hareket ettiğidir. Çünkü bu hormon şuursuz hücreler tarafından üretilir ve üretimi yapan hücreler bu hormonun nerede kullanılacağını asla bilemezler. Üstelik bu hücreler, kortizolun savaştığı cephelerden hiçbir zaman şuurlu olarak haberdar olamazlar.
Şimdi böbrek üstü bezleri tarafından üretilen bu "kortizol" mucizesinin insan vücudundaki görevlerini kısa kısa inceleyelim ve Yüce Allah'ın benzersiz ilminin ve sanatının insan vücudunun detaylarında nasıl tecelli ettiğini bir kez daha görelim.
Kortizol Hormonu İnsan Hayatı İçin Neden Önemlidir?
Yaralanmalara Karşı Önceden Önlem Alır:
Adrenalin hormonu insanı tehlike anı için hazırlarken, kortizol hormonu da insan vücudunu tehlike sonrası muhtemel gelişmeler için hazırlar. 1
Örneğin muhtemel bir yaralanma riskine karşı, önceden bir tedbir alır ve vücuttaki amino asitleri seferber eder. Bu amino asitler bir yaralanma olduğu anda, doku tamiri için kullanılacak olan hammaddelerdir.
Yaralanma Esnasında Acı Hissini Azaltır:
Bazı insanların yaralandıkları anda ve yaralandıktan uzun bir süre sonrasına kadar acı hissetmemelerinin nedeni de yine kortizol hormonudur.2 Böylece insan yaralı olduğu halde savaşacak, kendisini koruyacak veya kaçabilecek güç bulur.
Acil Durumlarda Yağ ve Proteinleri Şekere Dönüştürür:
Vücut ve beyin hücrelerinin beslenmek için şekere ihtiyaçları vardır. Özellikle beyin hücrelerinin sürekli ve ne pahasına olursa olsun şekerle beslenmesi gereklidir. Aksi takdirde insan kısa sürede ölebilir.
Açlık anında şeker elde edilecek besin bulunmadığı için kandaki şeker miktarı düşer. Bu durumda devreye kortizol girer ve vücudun şekersiz kalmasına izin vermez. Depo edilen yağ ve proteinlerin şekere dönüşmesini ve kan şekeri düzeyinin belirli sınırlar içinde kalmasını sağlar.
Şimdi şu cümleyi bir düşünelim: Yağın şekere dönüştürülmesi veya proteinin şekere dönüştürülmesi. Tek bir cümle ile özetlenebilen bu işlem aslında son derece zor ve komplekstir.
Bir madde başka bir maddeye dönüştürülmekte, moleküler yapısı tamamen değişmektedir. Eğer insanın önüne trilyonlarca kez büyütülmüş ve bir masa büyüklüğüne getirilmiş bir yağ veya protein molekülü konulsa ve kendisinden bu molekülü şeker molekülüne çevirmesi istense yapabileceği bir şey yoktur.
Hangi atomun yerini hangisi ile değiştirmesi gerektiğini bilemez. Oysa hücrelerin içinde bu değişimi gerçekleştiren rafineriler vardır ve söz konusu değişim çok karmaşık işlemler sonucunda gerçekleştirilir.
Kortizol hormonu işte bu işlemlerin seyrinin nasıl değiştirileceğini bilmektedir. Daha doğru bir ifadeyle kortizol hormonu bu değişimin başlamasını sağlayacak kilidi açacak yaratılışa sahiptir.
Acil Durumlarda Beyin ve Kalbin Beslenmesine Öncelik Verir:
Kortizol molekülleri acil durumlarda devreye girer ve vücut hücrelerinin şeker kullanımlarını azaltırlar. Ancak yine bir mucize görülür ve bu etkiyi beyin ve kalp gibi hayati organlarda göstermez. Adeta savaş anında seferberlik ilan edip, ekonomik kaynakların belirli bölgelere kaydırılması gibi, kortizol molekülleri beyin ve kalbin beslenmesine öncelik verir ve diğer doku hücrelerinin beslenmelerinde tasarrufa neden olurlar.3
Damarların Kasılıp Büzülmelerini Düzenler:
Kan damarları sabit ve cansız borular değildirler; bu damarların etraflarındaki kasların kasılabilmeleri ve gevşeyebilmeleri sayesinde damar çapları ihtiyaç doğrultusunda değişebilir. Bu daralma emrinin çeşitli hormonlar vasıtası ile damarlara ulaştırıldığı da bilinmektedir. Kortizol, damarları kasıcı büzücü faktörlere karşı damar cevaplarını düzenler ve acil durumlarda insana bir başka destek görevi görmüş olur.4
Tehlike Oluştuğunda, Yüksek Ateşi Önlemek İçin İlgili Hormonun Üretilmesini Durdurur:
Ateş yükselmesi hastalığın sebep olduğu bir yan etki değildir. Aksine ateş, hastalıkla savaşta insanı dinlenmeye zorlamak için özel olarak ayarlanmış bir güvenlik önlemidir. İnsan bedeninin hastalıkla savaşma belirtisi olan ateşin yükselmesi insanı dinlenmeye ve yatmaya zorlar. Böylece vücudun ihtiyacı olan enerji; yürümek, gezmek, çalışmak vs. gibi günlük işlere harcanmamış olur.
Ateşin yükseltilmesi, beynin ateş merkezi tarafından sağlanır. Beynin ateş merkezi de 'IL-1' isimli bir madde tarafından harekete geçirilir. Kortizol hormonunun diğer bütün işlevlerinin yanı sıra, bir başka mucizevi etkisi bu tip tehlikeli ateş durumlarında ortaya çıkar. İnsanın yüksek ateşten ölme tehlikesi ile karşılaştığı durumlarda kortizol devreye girer ve ateş merkezini aktive eden IL-1 maddesinin üretimini durdurarak ateşi düşürür.5
Bazı Önemli Proteinlerin Üretimini Düzenler:
Kortizol hormonları zor durumda kaldığınız zaman bütün ihtiyaçlarınızı ayrı ayrı düşünür. Kemik iliğinde hemoglobin, akyuvar, trombosit yapımını artırıp, kan düzeylerini yükseltir.6
Suyun Hareketini Kontrol Eder:
Suyun gerekli olmayan durumlarda hücre içine girmesini engeller. Bu da kan hacminin korunması anlamına gelir.
Sonuç: Kortizol Hormonundaki Detayları Görmenin Önemi
Kortizol hormonu ile ilgili yazı boyunca verdiğimiz örnekler üzerinde düşündüğümüzde karşımıza şu sorular çıkmaktadır:
Acı hissinin iletimi sinir hücreleri vasıtasıyla olur. Kortizol üreten hücreler sinir hücrelerinin elektrik iletmelerini yavaşlatan ve kısmen durduran mekanizmayı nasıl öğrenmişlerdir?
Kortizol üreten hücreler, yağ-şeker veya protein-şeker dönüşümünü yapan sistemi çalıştıracak anahtarın şeklini; CH3-(CH2)n-COOH (yağ molekülünün formülü) formülünü, CH2OH (şeker molekülünün formülü) formülüne hangi işlemler sonucunda ve nasıl dönüştürebileceğini nereden bilmektedir?
Acil durumlarda beyin ve kalbin beslenmesine öncelik veren kortizol molekülleri hangi hücrelerin daha hayati öneme sahip olduğunu nasıl öğrenmişlerdir? Bu önlemi hangi şuur ile almaktadırlar?
Kortizol hormonu, damar etrafında bulunan kasların kasılma sistemlerini nereden bilmektedir ki, bu sistemin kasıcı-büzücü faktörlere karşı cevap verme eylemlerini düzenleyebilmektedir?
Bir kortizol molekülü suyun hücrelerin içine girme eğiliminde olduğunu nereden bilir? Bu suyu hücre dışında tutmak gerektiğine nasıl karar verir? Ve suyu dışarıda tutma yöntemlerini nereden bilebilir? Daha da önemlisi, suyun hücrenin dışında tutulması gerektiği zamanları nasıl tespit eder? Nasıl olur da her zaman değil de sadece gerektiğinde suyun hücreye girmesini engelleyecek bir anlayış ve şuura sahiptir?
Kuşkusuz şuuru ve aklı olmayan bir hormonun bu faaliyetleri kendi başına planlayıp eksiksizce yerine getirmesi mümkün değildir. Tüm bu sorular da göstermektedir ki gözle görülemeyecek kadar küçük tek bir molekül dahi Yüce Rabbimiz’in benzersiz ilminin ve sanatının insan vücudundaki tecellisini görmemiz için yeterlidir. İnsanın kendi bedeninde gerçekleşen bu mucizevi olaylar üzerinde düşünmesi, bu olayların nasıl meydana geldiği ve mevcut sistemlerin nasıl var olduğu üzerinde tefekkür etmesi şüphesiz insanın Allah'a olan yakınlığını daha da artıracaktır. Müminlerin imanlarının derinleşmesinde, iman hakikatleri üzerinde sürekli düşünmenin önemi pek çok ayette haber verilmektedir. Al-i İmran Suresi’nde konuyla ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır:
“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler (deliller) vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki: "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru."” (Al-i İmran Suresi, 190-191) (makale harun yahya)
1 Lionel Bender, The Human Body: Its Mysteries And Marvels, England, Colour Library Books, 1992, s. 165
2 A.g.e.
3 Helena Curtis, Sue Barnes, Invıtation To Biology, s. 472
4 Kemalettin Büyüköztürk, İç Hastalıkları, s. 267
5 A.g.e.
6 Oğuz Kayaalp, Rasyonel Tedavi Yönünden Tıbbi Farmakoloji, Ankara, Feryal Matbaacılık, 1993, s. 2582