endLesS
Webmaster
Hindistan evliyâsından. Hindistan'ın Safâbeyan şehrinin Hisâr-ı Şâdıman mahallesinde 1582 (H.990) senesinde doğdu. İlim tahsiline başladıktan sonra
büyük âlim İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetlerine katıldı ve talebesi olmakla şereflendi. Yıllarca İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hizmetinde bulunup
sevgisini kazandı. Mânevî birçok ilimlere kavuştu.
İmâm-ı Rabbânî hazretleri icâzet
diploma vererek Abdülhay'ı
insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatmak
onları terbiye edip yetiştirmek görevi ile Punte şehrine gönderdi ve; "Şeyh Hamîd-i Bingâlî'ye gitmek istiyorum. Fakat fırsatım olmadı. Ona gidip nasîhatte bulununuz." buyurdu. Abdülhay; "Peki efendim." diyerek huzurdan ayrıldı ve oraya doğru yola çıktı. Fakat kendi kendine; "Şeyh Hamîd
âlim
evliyâ ve herkesin mürâcaat ettiği bir kimsedir. Ben kim oluyorum ki
ona nasîhat edeyim ve sözümün faydası olsun." diye düşündü. Sonra da; "Böyle düşünmek doğru değildir. Mâdem ki hocam böyle söyledi
o hâlde doğru söyledi. Böyle vesvese etmek doğru değildir. Hocamın bu emrinde mutlaka bir hikmet vardır." dedi.
Şeyh Hamîd Bingâlî'nin yanına vardığında
ona çok hürmet ve ikrâmda bulundu. Şeyh Hamîd Bingâlî sohbet esnâsında şöyle dedi:
İmâm-ı Rabbânî hazretleri ve diğer büyükler buyuruyor ki: "Bizim yolumuzda olmanın ilk şartı
Resûlullah efendimizi canından çok sevmektir." Ben de
Allahü teâlânın sevgisi ile dolu olan kalbe başka bir sevgi nasıl sığabilir?" diyorum. Onun bu sözüne Abdülhay çok üzüldü ve cevap olarak:
"Resûlullah efendimizin sevgisi
Hak tealânın sevgisinin aynısıdır. Âyet-i kerîmede meâlen buyruldu ki: "Kim peygambere itâat ederse muhakkak Allahü teâlâya itâat etmiş olur." (Nisâ sûresi: 80) Bu âyet-i kerîme sözümüzün doğruluğunu göstermektedir." dedi.
Bunun üzerine Şeyh Hamîd söylediklerine pişman oldu ve tövbe etti. Abdülhay da yakînen hocasının hikmetsiz bir şey söylemeyeceğini anladı. Demek ki hocası onu
Şeyh Hamîd'in bu şüphesini gidermek için göndermişti.
Abdülhay çok cömerd idi. Eline geçen her şeyi fakirlere dağıtırdı. İnsanlara iyi muâmelede bulunurdu. Bulunduğu şehirde İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin talebesi Nûr Muhammed de bulunuyordu. Bir sevdiğine yazdığı mektubunda; "Şeyh Abdülhay ve Nûr Muhammed gibi iki zatın bir yerde bulunması
iki parlak nûr gibidir." buyurdu. Nûr Muhammed'e yazdığı mektubunda ise; "Şeyh Abdülhay ile aynı şehirdesiniz. Yakınınızda bulunuyor. Duyulmayan garip mârifetler ve ilimler onun kalbinde toplanmıştır. Bu yolda zarûrî olan şeyler kendisine verilmiştir. Uzakta kalmış dostlarımızın onunla görüşmesi büyük bir nîmettir. Çünkü oraya yeni gelmiştir ve yeni şeyler getirmiştir. Diyebilirim ki oranın ana caddesi odur. Mümkün mertebe fırsat buldukça suâl sorup
anlamaya çalışmıştır. Tevfik Allahü teâlâdandır." buyurdu.
Şeyh Abdülhay 1644 senesinde yakınlarıyla hac farîzasını yerine getirmek için Pütne'den yola çıktı. Önce Serhend'e uğrayarak İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin kabrini ziyâret etti ve kıymetli oğulları Muhammed Ma'sûm'un sohbeti ile bereketlendi. Sonra yola devam etti. Büyük bir tevekkül ile uzun yolculuktan sonra Hicâz'a ulaştı. Bu mübârek beldede büyüklerin kabr-i şerîflerini ziyâret etti. Hac farîzasını yerine getirip berâberindekilerle memleketine dönmeye karar verdi. Eşyâlar yüklenmiş ve hazırlanmış iken her nasılsa birkaç gün daha kaldılar. Berâberindekiler bu duruma hayret ettiler. Daha sonra Abdülhay hazretleri; "Dostlarımız
arkadaşlarımız gitsinler. Biz eşyâlarımızı indiriyoruz. Bize gitmek için izin verilmedi. Bu yalnız bizim içindir. Gelecek sene bir hac daha yapacağım." buyurdu. Onun memleketine gitmekten böyle vazgeçmesinin Resûlullah efendimizin işâreti ile olduğu rivayet edildi. Bu sırada 60 yaşında idi. Ertesi sene ikinci defâ hac ettikten sonra memleketine döndü. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin üçüncü oğlu Muhammed Ma'sûm'un emri ile İmâm-ı Rabbânî'nin talebelerine yazdığı nasîhat dolu mektuplarının bulunduğu Mektûbât kitâbının ikinci cildini topladı.
Abdülhay
hocası İmâm-ı Rabbânî hazretleri hayatta iken onunla zaman zaman mektuplaşırdı. Hocasının kendisine yazdığı nasîhat dolu bir mektupta şunlar yazılıdır:
Allahü teâlaya hamd ettikten ve Peygamber efendimize salevât getirdikten sonra
seâdet-i ebediyyeye erişmenize duâ ederim. Allahü teâlâ
birçok âyet-i kerîmede
âmâl-i sâliha işliyen müminlerin
Cennet'e gireceklerini bildiriyor. Bu sâlih amellerin
iyi ve yarar işlerin neler olduğunu
çok zamandan beri araştırıyordum. İyi işlerin hepsi mi
yoksa birkaçı mı diyordum. Eğer
iyi şeylerin hepsi olsa
bunları kimse yapamaz. Birkaçı ise
acabâ hangi iyi işler isteniliyor? Nihâyet Allahü teâlâ
lütfederek şöyle bildirdi ki: A'mâl-i sâliha
İslamın beş rüknü
direğidir. İslâmın bu beş temelini
bir kimse hakkı ile
kusûrsuz yaparsa
Cehennem'den kurtulması kuvvetle umulur. Çünkü bunlar
aslında sâlih işler olup
insanı günahlardan ve çirkin şeyleri yapmaktan korur. Nitekim
Kur'an-ı kerîmde Ankebût sûresi kırk beşinci âyetinde meâlen; "Kusûrsuz kılınan bir namaz
insanı pis
çirkin işleri işlemekten korur." buyrulmaktadır. Bir insana
İslâmın beş şartını yerine getirmek nasîb olursa
nîmetlerin şükrünü yapmış olur. Şükrü yapınca
Cehennem azâbından kurtulmuş demektir. Çünkü Allahü teâlâ
Nisâ sûresi yüz kırk altıncı âyetinde meâlen; "Îmân eder ve şükür ederseniz
azâb yapmam!" buyuruyor. O hâlde
İslâmın beş şartını yerine getirmeye can ve gönülden çalışmalıdır.
Bunlar arasında bedenle yapılacakların en mühimi
dînin direği olan namazdır. Namazın edeblerinden bir edebi kaçırmayarak kılmaya gayret etmelidir. Namaz tamam kılınabildi ise
İslâmın esas ve büyük temeli kurulmuş olur. Cehennem'den kurtaran sağlam ip yakalanmış olur. Allahü teâlâ hepimize
doğru dürüst namaz kılmak nasîb eylesin!
Namaza dururken
"Allahü ekber" demek; Allahü teâlânın
hiçbir mahlûkun ibâdetine muhtâç olmadığını
her bakımdan hiçbir şeye ihtiyâcı olmadığını
insanların namazlarının O'na faydası olmayacağını bildirmektedir. Namaz içindeki tekbirler ise; Allahü teâlâya karşı yakışır bir ibâdet yapmaya liyâkat ve gücümüz olmadığını gösterir. Rükûdaki tesbihlerde de
bu manâ bulunduğu için
rükûdan sonra
tekbir emrolunmadı. Hâlbuki
secde tesbihlerinden sonra emrolundu. Çünkü secde
tevâzû ve aşağılığın en ziyâdesi
zillet ve küçüklüğün son derecesi olduğundan
bunu yapınca
hakkı ile tam ibâdet etmiş sanılır. Bu düşünceden korunmak için secdelerde yatıp kalkarken
tekbir söylemek sünnet olduğu gibi
secde tesbihlerinde a'lâ demek emr olundu. Namaz
müminin mîrâcı olduğu için
namazın sonunda
Peygamber efendimizin mîrâc gecesinde söylemekle şereflendiği kelimeleri (yâni
ettehıyyâtü...yü) okumak emr olundu. O hâlde namaz kılan kimse
namazı kendine mîrâc yapmalı. Allahü teâlâya yakınlığının nihâyetini namazda aramalıdır.
KELİME-İ TEVHÎD
İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Şeyh Abdülhay'a yazdığı bir mektup şöyledir:
Rabbimizin celle sultânüh gazabını
intikâmını söndürmek için "Lâ ilâhe illallah" güzel kelimesini söylemekten daha faydalı birşey yoktur. Bu güzel kelime
Cehennem'e ***üren gazabı söndürünce
daha küçük olan başka gazablarını elbette söndürür. Niçin söndürmesin ki
bir kul
bu güzel kelimeyi tekrar tekrar söyleyince
O'ndan başkasını yok bilmekte
her şeyden yüz çevirip
hak olan bir mâbûda dönmektedir. Gazabının sebebi
kullarının
O'ndan başkasına dönmesi
bağlanmasıdır. Mecâz âlemi olan bu dünyâda da
bu hâli görüyoruz. Zengin bir kimse
hizmetçisine kırılır
ona kızar. Hizmetçi de
kalbi iyi olduğu için
herkesten yüz çevirip bütün varlığı ile
efendisinin emirlerine sarılırsa
efendisi
ister istemez yumuşar. Merhamete gelir. Gazabı söner. İşte bu güzel kelime de
kıyâmet için ayrılmış olan doksan dokuz rahmet hazînesinin anahtarıdır. Küfür karanlıklarını
şirk pisliklerini temizlemek için
bu güzel kelimeden daha kuvvetli
hiçbir yardımcı yoktur. Bir kimse
bu kelimeye inanınca îmânın zerresi hâsıl olur.
Bu güzel kelimeye inanarak
kalbinde zerre kadar îmân hâsıl eden kimse
kâfirlerin âdetlerini ve şirk pisliklerini yaparsa
bu güzel kelimenin şefâati sâyesinde Cehennem'den çıkarılır. Azapta sonsuz kalmaktan kurtulur. Bunun gibi
bu ümmetin büyük günahlarına şefâat edip
azaptan kurtaracak en kuvvetli yardımcı
Muhammed Resûlullah'tır. Bu ümmetin büyük günahları dedik. Çünkü önceki ümmetlerde büyük günah işleyen pek az olurdu. Hattâ îmânını küfür âdetleri ile ve şirk pislikleri ile karıştıran da azdı. Şefâate en çok ihtiyacı olan bu ümmettir. Önceki ümmetlerde
bâzıları küfürde inâd etti. Bâzısı da hâlis olarak îmâna gelip emirlere yapıştı.
Bu güzel kelime ve Peygamberlerin sonuncusu gibi bir şefâatçı olmasaydı
bu ümmetin günahları kendilerini helak ederdi. Bu ümmetin günahları çoktur. Fakat
Allahü teâlânın af ve magfireti de sonsuzdur. Allahü teâlâ
bu ümmete af ve magfiretini o kadar saçacak ki
geçmiş ümmetlerden hiçbirine böyle merhamet ettiği bilinmiyor. Doksan dokuz rahmetini
sanki bu günahkâr ümmet için ayırmıştır. İkrâm ve ihsân
kabahatliler ve günahlılar içindir. Allahü teâlâ
af ve magfiret etmeği sever. Kusûr ve kabahati çok olan bu ümmet kadar af ve magfirete uğrayacak hiçbir ümmet yoktur. Bunun için bu ümmet
ümmetlerin en hayırlısı oldu. Bunların şefâat edicisi bu güzel kelime
kelimelerin en kıymetlisi oldu. Bunların şefâatçileri olan Peygamberleri
peygamberlerin en üstünü oldu. Furkân sûresi
yetmişinci âyetinde
meâlen; "Allahü teâlânın
günahlarını iyiliklerle değiştireceği kimseler onlardır. Allahü teâlânın magfireti
merhameti sonsuzdur." buyruldu.
Kerîmler ile yapılacak her iş kolay olur.
1) Zübdet-ül-Makâmât; s.374
2) Hadarât-ül-Kuds; s.336
3) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; s.974
4) Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî; c.2 37. mektup
5) aaakire-i İmâm-ı Rabbânî; s.339
6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.15
s.141
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
İmâm-ı Rabbânî hazretleri icâzet
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
Şeyh Hamîd Bingâlî'nin yanına vardığında
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
İmâm-ı Rabbânî hazretleri ve diğer büyükler buyuruyor ki: "Bizim yolumuzda olmanın ilk şartı
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
"Resûlullah efendimizin sevgisi
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
Bunun üzerine Şeyh Hamîd söylediklerine pişman oldu ve tövbe etti. Abdülhay da yakînen hocasının hikmetsiz bir şey söylemeyeceğini anladı. Demek ki hocası onu
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
Abdülhay çok cömerd idi. Eline geçen her şeyi fakirlere dağıtırdı. İnsanlara iyi muâmelede bulunurdu. Bulunduğu şehirde İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin talebesi Nûr Muhammed de bulunuyordu. Bir sevdiğine yazdığı mektubunda; "Şeyh Abdülhay ve Nûr Muhammed gibi iki zatın bir yerde bulunması
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
Şeyh Abdülhay 1644 senesinde yakınlarıyla hac farîzasını yerine getirmek için Pütne'den yola çıktı. Önce Serhend'e uğrayarak İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin kabrini ziyâret etti ve kıymetli oğulları Muhammed Ma'sûm'un sohbeti ile bereketlendi. Sonra yola devam etti. Büyük bir tevekkül ile uzun yolculuktan sonra Hicâz'a ulaştı. Bu mübârek beldede büyüklerin kabr-i şerîflerini ziyâret etti. Hac farîzasını yerine getirip berâberindekilerle memleketine dönmeye karar verdi. Eşyâlar yüklenmiş ve hazırlanmış iken her nasılsa birkaç gün daha kaldılar. Berâberindekiler bu duruma hayret ettiler. Daha sonra Abdülhay hazretleri; "Dostlarımız
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
Abdülhay
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
Allahü teâlaya hamd ettikten ve Peygamber efendimize salevât getirdikten sonra
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
Bunlar arasında bedenle yapılacakların en mühimi
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
Namaza dururken
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
KELİME-İ TEVHÎD
İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Şeyh Abdülhay'a yazdığı bir mektup şöyledir:
Rabbimizin celle sultânüh gazabını
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
Bu güzel kelimeye inanarak
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
Bu güzel kelime ve Peygamberlerin sonuncusu gibi bir şefâatçı olmasaydı
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)
Kerîmler ile yapılacak her iş kolay olur.
1) Zübdet-ül-Makâmât; s.374
2) Hadarât-ül-Kuds; s.336
3) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; s.974
4) Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî; c.2 37. mektup
5) aaakire-i İmâm-ı Rabbânî; s.339
6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.15
![smiliv.gif](http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)