24 Oğuz Boyu ve Türk Tarihine Etkileri

Buğra1

Kayıtlı Üye
KISACA YİRMİ DÖRT OĞUZ BOYU
Boy, Oğuzların örgütlenmeye verdiği addır. Aslında onlar aynı anlamda olmak üzere El (İl) sözünü de kullanıyorlardı. Oğuz eli, Türk eli (ili) gibi... Bunun öteki adı ise Ulus'tur. Prof. Faruk Sümer, boydan sonra oba biriminin geldiğini yazar. Biz tarihçi değiliz. Sayın Sümer'e karşı bir tez de ileri süremeyiz. Ancak, benim yörüğüm olan Honamlı'lar oba sözünü hala kullanmaktadır. Bir Honamlılarda değil, Honamlılarla birlikte göçüp konarak yörüklük yapan diğer yörükler de kullanırlar. Bu yörüklerde oba, aynı sonuca varmakla birlikte iki anlamda kullanılır. Bir yörük topluluğu, ötekine oba diye baktığı gibi, iki çadır söz konusu olduğunda biri diğerine yine oba diye bakar ve öyle niteler.
Orta Asya'da kurulmuş olan Büyük Hun İmparatorluğu'ndan beri, Oğuz adı kullanılmıştır. Ok-uz (ok lar) anlamındaki bu söz sonradan Oğuz biçimine dönüşmüştür. Önce Boz-Oklar ve Üç-Oklar diye ikiye ayrılır. .
Üç-Oklar kendi içinde; Kayı, Bayat; Alkaevli, Karaevli, Yazır, Döğer, Dodurga, Yapı, Avşar, Kızık, Beğdili, Karkın.
Boz-Oklar ise; Bayındır, Peçenek, Çavundur (Çavuldur), Çepni, Salur, Eymür, Alayuntlu, Üreğir (Yüreğir), İğdir, Büğdüz, Yıva ve Kınık olarak ayrılırlar.
Kayı : Bunlardan Kayı boyu, Osmanlı Devletini kurmuştur.
Bayat : Dedekorkut'u ve bir çok bilgili insanı yetiştirmiştir.
Karaevli : Boyu konusunda elimizde doyurucu bilgi yoktur. Ancak Honamlılar arasında, bu adı taşıyan yörükleri bilen kişiler vardır.
Yazır : Bu adı taşıyan Isparta-Burdur-Antalya yöresinde yerlerin varlığını biliriz.
Döğer: Oğuzlara İslamiyet'ten önce önemli hizmetler vermiş bir boy.
Dodurga ise Türkiye'nin çok yerinde yurt tutmuş hatta bir ilçeye adını vermiş bir boydur.
Yaparlı'ya : Çarıklı da denir.
Afşar (Avşar); Bu gün Türkiye içinde bu adı taşıyan bir çok yer olduğu gibi Afşar Yörükleri olarak da yaşayanlar hala vardır. Afşarlar Osmanlı Devletine atlı birlikleri ile çok çok önemli katkılarda bulunmuşlardır. Ünlü ozan Dadaloğlu'nun bu boydan olması gerekir.
"Kalktı göç eyledi Afşar elleri",
"Ferman padişahınsa dağlar bizimdir." Şiirini bilmeyen yoktur.
Beğdili: Bu boy da Osmanlı Devleti'ne çok hizmetler vermiştir. Büyük ozanların bazıları bu boydan türemiş, yetişmiştir. Karacaoğlan Varsak Yörüklerinden çıkmış bir ozan. Varsak Yörükleri de bu boydandır. Bu gün Isparta-Sütçüler İlçesine bağlı bu adı taşıyan bir köy vardır.
Karkın: Tarih bu boyun, ilk gelişleri zamanında Isparta yöresinde çok oturduklarını yazıyor.
Peçenek: Biçene adıyla da bilinir. Hazar Denizinin kuzeyinden Avrupa içlerine kadar giren boylardan. Yine Selçuklu sultanı Alpaslan ile Bizans komutanı Romen Diyojen'in savaşında önce Bizans ordusundayken savaş sırasında Selçuklu tarafına geçerek savaşın sonucunu belirlemede etkin olmuş bir boy.
Çavundur (Çavuldur): Türkiye'de bu adı taşıyan çok yer adı vardır. Bunlardan birisi, Honamlı Yörüklerinin yaşadığı Gedikli Köyü'ne yakın bir köydür. Çavundur.
Çepni: Bu yörük, bu gün fazla bilinmese de geçmişte önemi büyük bir boydur. Türkler İslamiyet'i kabul edince, aydın kesim her nedense Arapça'ya hayranlık duymuş ve kendi dilini bir bakıma göz ardı etmiştir. Hacı Bektaşi Veli, bilindiği üzere savunduğu tezi içinde Türkçe'nin yerini geniş tutmuş bir önemli kişi. İşte bu boy içinde Hacı Bektaşi Veli'nin müritleri olmuş çok sayıda insan vardır.
Salur: Yine Salur da önemli devlet adamları yetiştirmiş bir boy. Tarih kaynakları Salur adının Isparta yöresini yakından ilgilendirdiğini yazar. Nitekim Şarkikaraağaç'a bağlı ve Honamlı Yörüklerinin yolu üzerinde Salur adında bir köy vardır.
Eymür: Eymir olarak da bilinir. Aydın yöresinde İmir olarak tanınır.
Alayuntlu: Turgutlu tarafında yaşamaktadır.
Yüreğir: Üreğir olarak da söylenir. Adana taraflarında iyi bilinir. Honamlı Yörükleri bu ada yakın olanları tanırlar.
İğdir: Tarihi kayıtlar, Eğirdir İlçesi içinde ve dağlarında İğdir Yörüklerinin yaşadığını yazar.
Büğdüz: Dedekorkuttaki 'bıyığı kanlı' Emen Bey'in bu boydan olduğunu yazar tarih. Bu boy Anadolu'nun ele geçirilmesinde önemli yararlılıklar göstermiştir.
Yıva: Bu gün adı sanı bilinmese de hem Selçuklulara ve hem de Osmanlı'ya çok yarar vermiştir.
Kınık: Oğuz Boyunu toplayan, Anadolu'yu Türklerin ülkesi yapan Honamlı Yörükleri'nin kurduğu Gedikli Köyünün mahallesi olan Mada (Kumluca) adasında Rum Komutanı Comnenus Johannes ile savaşıp adayı ele geçiren, yine yakın köydeki Tol'u yapıp yazlık olarak oturan Alanya'ya Kale yapıp kışlayan, Anadolu'yu günümüze kadar gelen eserlerle donatıp bayındır duruma getiren ticaret kafalı boy. Selçuklu Devletinin kurucusu Kınık Yörükleri.
Yukarıda bazı boylar kısa anlatıldığı gibi bir kaçı hakkında ise hiç bir şey söylenmeden geçilmiştir. Günümüze kadar bunların bir etkinliği olmasa da tarih içinde mutlaka olmuştur. Yoksa adı yirmi dört Oğuz Boyu arasına girer miydi?
Yirmi Dört Oğuz Boyuna adını veren boylar zaman geçtikçe ve nüfus arttıkça yeni beylere göre yeni adlar alarak değişikliğe uğramıştır. Akkoyunlular, Varsaklar, Köçekliler, Horzumlular, Honamlılar, Ötgünlüler.... gibi.
Anayurttan çıkınca bu boylar sanıldığı kadar topluca ve bir bir bütün olarak yol almış değillerdir. Boy içinde, hatta daha çok aileler içinde zaman zaman anlaşmazlıklar ortaya çıktığında, kavgalar olduğunda, bir tarafın yakınlarını alıp boyu terk ettiğini, gittiği yerlerde ise zaman içinde eridiğini, böylece yörüklerin yol boyunca çok kayıplar verdiğini kabul etmek de gerekir.
Ne olursa olsun, büyük göçün başına dönüp bakıldığında bir koca ülkenin, oturmuş bir devletin, nesi var nesi yoksa yanına alıp yollara düşmesi, daha önce görmediği, bilmediği yörelere yol alması ne demektir. Bu insanların yaşlısı yok muydu? Hastası yok muydu? Doğumu gelmiş kadını, belekte bebeği yok muydu? Körü topalı sakatı yok muydu? Elbette vardı.
Ancak, bu insanların 30-40 bin çadırlık topluluklar halinde göçüşü düşünüldüğünde akla bir devletin hareket etmekte olduğu geliyor. Bu da insanı hayrete düşürüyor.
ANADOLU'NUN SEÇİLMESİ NASIL OLDU?
Oğuzlar, önemli kararları, boyun ileri gelenlerini toplayarak ve danışarak alırlardı. Hatta karılarını bile böyle toplantılar da bulundururlar, onların görüşlerine de yer verirlerdi. Bu açıdan Türkler tutucu olmamışlardır. Hatta karılarının başlarını bile kapattırmazlardı. İleride yeri geldiğinde değinileceği üzere Honamlı yörüklerinin de uygulamaları aynıdır.
Bazı tarih kayıtlarına göre, Oğuzların Kınık boyunun başı Selçuk Bey, kurultayı toplayıp din konusunda karar alınmasını istemiştir. Oğul Çağrı Bey'se kurultayı yön seçiminde toplamıştır. İşte Çağrı Bey'in, Selçukluların başına geçmesi sonucu, o sıralarda Horasan, Maveraünnehr... dolaylarında akınlar düzenleyerek yaşayan Türkler, zaten içerilere Türk sızmış bulunan Anadolu'ya yönelmeye karar verdiler.
Türkler Orta Asya'dan göç edince yalnız Anadolu'ya değil, Dünyanın her yanına dağıldılar. En büyük akın ise Hazar'ın kuzeyinden Avrupa içlerine olan akınlardır. Büyük Hun İmparatorluğu oraya göçen Hunlar tarafından kurulmuştur. Daha sonra Balkanlar üzerine sarkanlar da olmuştur. Bulgarların Ogur Türklerinden olduğunu tarihler yazar. Keza Finlandiya ve Macaristan da Türk'tür. Macaristan'ın kurucusu Almış Oğlu Arpat (Arpacık) adında bir Türk. Nitekim Bizans tarihinde Macarlara Türk Macaristan'a ise Türkiye deniliyordu. Bugün bile Macaristan'ın uluslararası adı Hungaria, simgesi de "HUN" dur. Bu sözler Hun Türkleri'nin izidir. Macaristan'da hala bazı gelenekler ve Türkçe sözcükler yaşatılmaktadır. Örneğin, Belyeg=Belge, Tanu=Tanık, Sağra=Sarı, Alma=Elma, Arok=Arık, Tekno=Tekne, Tarlo=Tarla, Keçke=Keçi, Tyuk=Tavuk, Arpa=Arpa gibi.
Bugün Dünya'nın her yanında Türk vardır.
Türkler Anadolu'da Nasıl Karşılandı?
Anadolu Türkler tarafından fethedilmeden önce Bizans hakimiyeti altındaydı. Ermeniler, Gürcüler, Süryaniler ve Yakubiler Bizans idaresi altında yaşıyorlardı. Bizans Devleti ise idaresi altındaki milletleri siyasi ve dini açıdan baskı altına almış, ağır vergi yükü altında farklı mezhep, din ve ırktan insanların yaşam alanını oldukça daraltmıştı. Baskı politikasına direnen azınlıkların köyleri imha edilmiş taşınmaz mallarına el konulmuştu. Hatta ortodoks mezhebini tanımayan hristiyanlar bile bu zulümden nasibini almış, insanlara kılınç zoruyla ortodoks mezhebi kabul ettirilmeye çalışılmıştı.
Türklerin Anadolu’ya ayak basışı Bizans boyunduruğu altında inleyen azınlıklar içinde bir kurtuluş olmuştu. 1071 yılında Malazgird Savaşı’nda Ermenilerin Bizans’a karşı Türklerin yanında yeralması, savaşa katılan Ermenilerin savaş alanını terkederek Bizans ordusunu zor durumda bırakması savaşın kazanılmasında önemli rol oynamıştır.
Anadolu’da Bizans hakimiyetinin sarsıntıya uğraması Rumları da huzursuz etmişti. Siyasi ve dini baskıların yanısıra ekonomik bozukluk başgösterince Rumlar da Ermeniler gibi bölgeye adalet ve barış getiren Türk yönetimine sıcaklık duymaya başlamışlardı.
__________________Müslüman Olmayan Türklerin Akibeti
Türkler islamiyeti kabul etmeselerdi hiç şüphesiz tarihteki milletler mezarlığına gömülürlerdi. İslamiyeti kabul etmeden çeşitli uzakdoğu dinlerinin etkisi altında kalan Türkler, bu dinlerden olumsuz şekilde etkilenmiştir.İslamiyeti kabul etmeyen Türk boyları, tarih boyunca milli kültürlerini kaybetmeye mahkum olmuşlardır. Nitekim Budizmi eden Tabgaçlar, Museviliği Hazarlar bugün Türklüklerini tamamen kaybetmişlerdir. Allah’ın insanlığa son mesajı olan Kuran’ın yolunu izleyen hiçbir boyu benliğini kaybetmemiştir.
Türklerin islamiyeti kabulünden çok önce M.S 375 yılında Avrupa’ya ayak basan ilk Türkler olarak tarihe geçen Hunlar, siyasi ve askeri açıdan uzun yıllar kendinden söz ettirmiş ancak çeşitli uzakdoğu dinlerinin etkisi altında kaldıkları için Türklüklerini kaybetmişlerdir. Büyük bir kısmı Hristiyanlaşan bu Hun Türkleri sosyal asimilasyona uğrayarak milli varlıklarını kaybetmişlerdir. Dün olduğu gibi bugün de Müslüman olmak ve islamiyetin gereklerine uygun bir yaşam sürmek Türk Milleti’nin varlık şartı olarak önemini korumaktadır. (Süleyman Kocabaş, Adil Türk İdaresi, s.17)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst