2008den 2010a turk islam birligi yolunda dunyada yasanan gelismeler

meridyen2

Kayıtlı Üye
2008'den 2010'a Türk - İslam Birliği Yolunda Dünyada Yaşanan Gelişmeler

2008den_2010a_turk_islam_birligi_yolunda_dunyada_yasanan_gelismeler_tr.jpg


Sayın Adnan Oktar son 30 yıldır gerek yazılarıyla gerekse kitaplarıyla Türk İslam Birliği ülküsünü hep gündemde tutan, Müslüman aleminin birliği ve beraberliği için büyük bir ilmi mücadele yürüten bir fikir önderidir. Özellikle son yıllarda Türk İslam Birliği’nin kurulmasının artık çok aciliyetli olduğunu gündeme getirmiş ve bu yönde her türlü gayretin gösterilmesi gerektiğine işaret etmiştir.

Sayın Adnan Oktar’ın fahri başkanlığını yaptığı Milli Değerleri Koruma Vakfı ve Bilim Araştırma Vakfı, Türk İslam Birliği’yle ilgili olarak gazetelere sayısız ilanlar vermiş, kamuoyunun dikkati ısrarla bu konunun önemine çekilmiştir. Tüm bu açıklamaların ve ilanların ardından 2008 yılından itibaren her gün Türk İslam Birliği yönünde çok hızlı gelişmeler yaşanmaya başlanmış ve basında da bu konuyla ilgili eskiden rastlanmadığı kadar çok haber çıkmaya başlamıştır.

Yazımızda bu olaylar yaşanmaya başlamadan önce Sayın Adnan Oktar’ın gelişmeleri yönlendiren açıklamalarından ve 2008’den 2010’a kadar çıkan Türk İslam Birliği haberlerinden bazı örnekler yer almaktadır.

Sayın Adnan Oktar gerek yazdığı kitap ve makalelerinde gerekse basına yaptığı açıklamalarında, her fırsatta kardeşliğin ve dostluğun önemi üzerinde durmakta, her türlü anlaşmazlık ve sorunun sevgi ve muhabbetle hemen çözüme kavuşacağını ifade etmektedir. Özellikle son dönemlerde çeşitli televizyon kanallarıyla yaptığı röportajlarda, Türk İslam Birliği vesilesiyle tüm dünyaya dostluğun hakim olacağına dikkat çekmektedir.

Sayın Adnan Oktar’ın bu çok yönlü ilmi çalışmalarını ve Türk-İslam Birliği’nin kurulmasının aciliyetini ve önemini vurgulayan açıklamalarını takiben, bu birliğin tesis edilmesi yolunda her geçen gün önemli bir gelişme yaşanmaktadır. Son iki yıl içerisinde;

-Türk İslam Birliği’nin, İslam dünyasında diplomatik düzeyde yapılan tüm toplantılarda temel konu olarak işlenmesi,

-Müslüman aleminin dört bir yanından birlik seslerinin yükselmesi,

-Suriye’den Katar’a, Ürdün’den Sudan’a ve Azerbaycan’a vizelerin birer birer kaldırılması,

Geçtiğimiz Kasım ayında “İslam Konferansı Teşkilatı” (İKT)’nın İstanbul’da düzenlediği “Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi” (İSEDAK) toplantısında tüm liderlerin birlik çağrısında bulunması bu gelişmelerden sadece birkaçıdır.

Bugüne kadar “Arap dünyasından, İran’ın ve İsrail’in de dahil olduğu bir birlik oluşturma” ve “Türk İslam Devletleri arasında vizeleri ve pasaportları kaldırma” fikri neredeyse hiç seslendirilmemiş hatta bu fikirlerin düşünülmesi dahi garip karşılanmıştır.

Ta ki, Sayın Adnan Oktar’ın tüm ülkelere bu yönde yaptığı çağrılara kadar...

Sayın Adnan Oktar’ın yıllardır yaptığı çağrıların ardından gerek ülkemizde gerekse Türk İslam dünyasında çeşitli yetkililer, İslam ülkelerinin birlik olması gerektiği konusunda daha önce kendilerinden duyulmamış açıklamalar yapmaya başlamış ve bu açıklamalarda Sayın Adnan Oktar’ın önerilerinden birebir alıntı yapıldığı görülmüştür.

İşte Sayın Adnan Oktar’ın uzun yıllardır yaptığı açıklamalardan ve Türk İslam Birliği yolunda 2008’den 2010’a gerçekleşen müjdeli gelişmelerden örnekler…

Türk İslam Birliği Yolunda Art Arda Adımlar Atılmaya Başlamadan Önce Sayın Adnan Oktar’ın Bu Birlik Hakkında Yaptığı Açıklamalar

Ağustos 2003:

Sayın Adnan Oktar’ın “Türk-İslam Birliği’ne Çağrı” Kitabından “Türk İslam Birliği’nin Yapısı” Hakkında Bir Bölüm

Türk-İslam Birliği de, üye ülkelerin ulusal bağımsızlıklarını ve milli sınırlarını muhafaza ettikleri, her ülkenin kendi ulusal hak ve çıkarlarını koruyabileceği bir yapı olmalıdır. Ama tüm bu egemen ülkeleri, ortak bir “İslam kültürü” içinde birleştirecek bir vizyon, bu vizyon uyarınca ortak politikalar geliştirecek ve uygulayacak karar ve yürütme organları oluşturulmalıdır. Amaç, devletlerin yapısal olarak birleşmeleri değil, ortak politika ve menfaatler çevresinde birleşilmesi ve bu politikaların hayata geçirilmesinde birliğin yaptırım gücünün olmasıdır…

...Türk İslam Birliği’nin Müslümanları tek bir güç haline getirebilmesi ve Müslüman ülkeleri birbiri ile bütünleştiren bir yapı olabilmesi için, çağdaş toplumsal değerleri koruması, hukuka ve insan haklarına saygılı olması, demokratik anlayış üzerine inşa edilmesi de son derece önemlidir. Bu değerlerin İslam ahlakının özü olduğu unutulmamalıdır.

Ağustos 2003:

Sayın Adnan Oktar’ın “Türk İslam Birliği’ne Çağrı” Kitabından “İslam Ortak Pazarı” Hakkında Bir Bölüm

Ekonomik iş birliği, hem istikrarın sağlanması hem de kalkınma açısından önemlidir. Pek çok Müslüman ülkenin acil ihtiyacı, ekonomisinin istikrara kavuşması ve sağlam temeller üzerine oturtulmasıdır. İslam dünyasında endüstrinin gelişimine önem verilmesi, gerekli yatırımların yapılması zaruridir. Bütün olarak bir kalkınma projesi geliştirmek gerektiği de açıkça görülmektedir. Eğitim, ekonomi, kültürel yapı, bilim ve teknoloji bir arada gelişmelidir. Bir yandan çalışma alanları teknolojik olarak geliştirilirken, öte yandan çalışanların eğitim düzeyinin ve kalitesinin artırılması sağlanmalıdır. Toplumlar daha üretici olmaya özendirilmelidir. Çoğu Müslüman ülkede yaşanan yoksulluğun, eğitimsizliğin, gelir dağılım dengesizliğinin ve diğer sosyo-ekonomik sıkıntıların ortadan kaldırılmasında ekonomik iş birliklerinin büyük katkısı olacaktır. SERBEST TİCARET ALANLARI OLUŞTURULARAK, GÜMRÜK BİRLİĞİ SAĞLANARAK VE ORTAK PAZARLAR MEYDANA GETİRİLEREK BU İŞBİRLİĞİ KURULABİLİR.

20 Aralık 2007:

Türkiye 10-20 Yıl İçinde Süper Devlet Olacak

Adnan Oktar: Genel olarak dünyanın gidişatı iyiye gidecek, benim kanaatim o. Özellikle Türk İslam dünyasında bir birleşme, bütünleşme meydana gelecek. TÜRKİYE HEM İSLAM ALEMİNİN HEM TÜRKLÜK ALEMİNİN LİDERİ OLACAK. BUNUN DA 10-20 YIL İÇERİSİNDE GERÇEKLEŞECEĞİNİ UMUYORUM. Ama dünyada ve Avrupa’da, Avrupa Birliği’nin parçalanacağını düşünüyorum ve sosyal yönden bir çöküntüye uğrayacağını düşünüyorum. Amerika’da da yine bu Türk İslam Birliği’nden kaynaklanan bir rahatlama olacağını ve dünya dengesini kurmada Amerika ve Türk İslam Birliği’nden oluşan iki süper devletin dünyayı idare edeceğini düşünüyorum. (Vatan TV röportajı)

15 Ocak 2008:

Türkiye ile Azerbaycan “Tek Millet İki Devlet” Olarak Birleşsin

Sunucu: Türkiye’nin yeniden Osmanlı dönemindeki gibi bölgeye hakim, eski gücünde bir ülke olmasını istiyorsunuz. Dünyaya yön veren bir ülke olmasını istiyorsunuz. Bu konuma Türkiye gelebilecek mi?

Adnan Oktar: Zaten yüzyılların mirası bu. Bütün İslam ülkeleri bunu istiyor. Bütün Türk devletleri istiyor. Azerbaycan’a sorun, direkt Türkiye’nin yönetiminde olmayı istiyorlar. “Türkiye ile sınırlarımızı kaldıralım. Tek devlet olalım” diyor Azerbaycan. (Çay TV röportajından)

29 Ocak 2008:

Türkiye’nin Liderliği Hakkında

Adnan Oktar: TÜRKİYE ÇOK BÜYÜK DEVLET OLACAK. TÜRK-İSLAM ALEMİNİN LİDERİ OLACAK İNŞAALLAH. Türkiye zaten özgür ama daha da özgür olur, daha da demokrat olur. Daha da iyi olur, olacak inşaAllah.

KON TV: Yani bütün bu koşullar içinde Türkiye’nin gerçekten bir lider ülke olabileceğine inanıyor musunuz?

Adnan Oktar: Bizim milletin mayası çok güzel, yani milletimiz çok iyi. ÇOK RAHAT LİDERLİK YAPACAK GÜCE SAHİP. (Konya TV röportajından)

2 Şubat 2008:

İran da Türk İslam Birliği’ne Katılmaya Gönüllü

Adnan Oktar: Bir kere her devlet kendi sınırları içinde olmak üzere bir Cumhuriyetler Birliği tarzında bir yapılanma.

Kaçkar TV: Olur diyorsunuz.

Adnan Oktar: Tabi ki, bu anarşiyi de durdurur, terörü de durdurur, kargaşayı da durdurur… Şu an bölge yanıyor. Ortadoğu perişan durumda herkes rahatsız. Filistin de rahatsız. İsrail de rahatsız. Suriye rahatsız, İran rahatsız. Rahatsız olmayan hiç kimse yok aşağı yukarı bölgede. Bu birliktelik bütün bu rahatsızlığı kökünden silip atacak birşeydir.

Kaçkar TV: Yani İran da buna dahil olabilir.

Adnan Oktar: Tabi tabi.

Kaçkar TV: Sahip çıkabilir diyorsunuz.

Adnan Oktar: Tabi ki. (Kaçkar TV röportajından)

28 Şubat 2008:

Türk İslam Birliği Kurulduğunda Kafkaslarda ve Orta Doğu’da Oluşacak Memnuniyet

Adnan Oktar: Filistin’in kurtuluşu bize bağlı. İsrail’in kurtuluşu da bize bağlı. İsrail de bizle rahat edebilecek durumda. Ermenistan da, Türkistan da, Tacikistan da, İran da, Pakistan da… Hepsi bizle kurtulacak görünüyor. Fas, Tunus, Cezayir bayram yaparlar Türkiye lider olursa. Onun için bu görevi artık geciktirmeyelim. Türkiye bu göreve bir talip olsun. Bakın kimse itiraz edecek mi? Türkiye çıksın desin “Biz talibiz bu göreve”, “Hayır arkadaş, ben bunu kabul etmiyorum” diyen kimse çıkmayacak. Herkes bunu istiyor. (Konya TV röportajından)

8 Mart 2008:

Önce Türk İslam Birliği

Adnan Oktar: Bunu her zaman söylüyorum. BUNUN TEK ÇÖZÜMÜ VARDIR: TÜRK İSLAM BİRLİĞİ. Türk İslam birliği olduğunda Avrupa tam anlamıyla huzurlu olacaktır, zengin olacaktır. Amerika huzurlu olacaktır, zengin olacaktır. İsrail tarihinde görülmemiş şekilde rahat edecektir. Ermenistan ve Ermeniler tarihlerinde görülmedik şekilde rahat edecektir. BU BİR GÜZELLİKTİR, BİR HUZURDUR, KARDEŞLİK BİRLİĞİDİR. BU BİRLİĞİ DÜNYADAKİ BÜTÜN POLİTİK SİSTEMLERİN BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇMESİ İÇİN DESTEKLEMESİ GEREKİR VE HİÇ VAKİT GEÇİRİLMEMESİ GEREKİYOR. Ben İsrail’de ölenler için de rahatsız oluyorum, Filistin’de ölenler için de rahatsız oluyorum. İsrail’de ölenler peygamber soyundan gelen insanlardır. Hz. Musa (a.s.)’nın, Hz. İbrahim (a.s.)’ın, Hz. Yakup (a.s.)’ın soyudur, onların torunlarıdır. Bu mutlu olacağımız birşey değil onların ölmesi. Aynı şekilde Filistin’de ölenler de Hz. İsmail (a.s.)’in soyudur. Bu da mutlu olacağımız bir şey değil. Bunlar bizi rahatsız eden şeyler. “Gelin kardeş olalım, gelin birlikte olalım, gelin beraber olalım” diyoruz. Bu da ancak Türk İslam birliği ile olur. (Yabancı Basın Toplantısı)

23 Nisan 2008:

Türkiye’nin Avrupa’ya Değil, Avrupa’nın Türkiye’ye İhtiyacı Var

Adnan Oktar: “Türkiye’nin bir kere devlet tecrübesi var. Yani imparatorluk tecrübesi var. Ülkeleri yönetme tecrübesi var. Ve yeteneği var. Bir de Türk milleti steril kaldı. Yani ahlak olarak Anadolu ahlakı bozulmadı. Anadolu bir kutu gibi muhafaza edildi. O misafirperverliği, temizliği, güzel ahlakı, sevecenliği, insancıllığı, komşuluk anlayışı, merhamet anlayışı, fedakarlık anlayışı olduğu gibi kaldı. Avrupa bunu kaybetti… Avrupa’nın rahatsız olacağı birşey değil ki, bu Avrupa için bir kurtuluş. Avrupa’nın jandarması gibi olmuş olacak aynı zamanda bu Türk İslam Birliği. Çünkü Avrupa’yı koruyan, dünyayı koruyan, dünyaya huzur ve güvenlik veren çok güçlü bir yapılanma olmuş oluyor. Avrupa bir kere esenlik ve huzur içinde yaşayacak. Avrupa niye bunu istemesin? Değişecek bir şey yok. NATO’yu da destekler bu sistem, Avrupa Birliğini de destekler. Avrupa Birliği için çok büyük bir nimet bu. Çünkü Avrupa Birliği bu sayede müthiş zengin olur… Türk İslam Birliği’nin şefkati onları da saracaktır. Huzur içinde yaşayacaklardır.” (MPL TV röportajından)

23 Nisan 2008:

Mezhep Ayrımının Yanlışlığı ve Müslümanların Birbirini Sevmesi Gerektiği Hakkında

Adnan Oktar: Mezhep ayrımları, Hanefi, Sünni, Şafi hiçbir ayrım yapmadan MÜSLÜMANLAR BİRBİRLERİNİ ÇOK SEVSİNLER, KARDEŞ OLSUNLAR. Hepimiz aynı Allah’a inanıyoruz. Aynı peygambere inanıyoruz. Aynı kıbleye dönüyoruz. Aynı peygamberleri seviyoruz. Aynı melekleri seviyoruz. Her şeyimiz aynı. Bu tarz detaylarla bölünmeye kalkmak hatta düşman olmak, şeytanın oyununa gelmek olur. Sakın böyle bir şey olmasın. Hepimiz samimi candan inşaAllah Müslümanlarız. Candan kardeşleriz. (SUUD 1 TV, Suudi Arabistan röportajından)

14 Temmuz 2008:

Kafkas İttifakı’nda Ermenistan’ın Önemi Hakkında

Adnan Oktar: Ermeniler, onlar bizim kardeşlerimizdir. Onlar da bizim canımız inşaAllah. Ermenistan da inşaAllah Türk İslam Birliği içerisinde yerini alacaktır. Boş yere kendilerini üzüyorlar. Biz onları kardeş olarak görüyoruz, dost olarak görüyoruz. İnşaAllah. Türk İslam Birliği’nin o şefkatli kolları içerisinde onlar da yerlerini bulacaklardır. Huzur içerisinde yaşayacaklardır. Güvenlikleri sağlanacaktır. İnşaAllah Laçin Koridoru’nu da severek ve isteyerek açacak Ermeni kardeşlerimiz. (Erzincan Can TV röportajından)

Sayın Adnan Oktar, Türk İslam Birliği’nin yapılanmasının nasıl olacağını ve önemini anlattığı açıklamalarında, tüm İslam ülkelerine olduğu gibi İran’a karşı da kardeşçe ve dostça yaklaşmış, İran’ın da bu birliğin içinde yer alması gerektiğini bildirmiştir. Sayın Adnan Oktar ayrıca, İran’ın da böyle bir birliği desteklediğini ve katılmak konusunda gönüllü olduğunu belirtmiştir. Nitekim basında çıkan haberlerde de bu durum açıkça görülmektedir. Sayın Ahmedinejad sık sık birlik çağrısı yapmakta, İstanbul’a geldiğinde Sünni bir imamın arkasında namaz kılmakta, Türkiye’nin önemini vurgulamakta ve aslında açıkça Sünni bir ülkenin liderliğinde Müslümanların birleşmesine sıcak yaklaştığını göstermektedir. Bu durumu delillendiren gelişmelerden biri de, Türk İslam Birliği’nin öncüsü niteliğindeki Kafkas Birliği’ne İran’ın da dahil olmak istemesidir.

27 Temmuz 2008:

Türkiye’nin Ağabeylik Rolü ve Türk Ordusunun Gördüğü Sevgi Hakkında
Adnan Oktar: Aslında Türkiye’nin o bölgede ağabey olması lazım, yani lider olması lazım. Yani Türkiye’nin ağırlığını koyup, direkt ağabey konumunda olması hatta bütün Ortadoğu’nun, bütün İslam ülkelerinin lideri konumuna gelmesi lazım, sözü geçen bir lider olarak. Çünkü, Türkiye, çok aklı başında insanların, samimi insanların bulunduğu bir ülke. Çok vicdanlı insanların olduğu bir ülke. Ordusu mükemmeldir. Çok çok vicdanlıdır. Böyle kılı kırk yarar, çok iyi eğitimlidir. Ve bütün ülkelerde seviliyorlar, nereye gitseler seviliyorlar. Mesela Bosna’ya gidiyorlar seviliyorlar, Somali’ye gidiyorlar, seviliyorlar. Her yerde saygı görüyorlar. Afganistan’da çok sevilip saygı görüyorlar. Böyle fiili bir durum var. Demek ki bütün Ortadoğu, bütün İslam alemi Türk ordusunu seviyor ve Türk milletini seviyor. Demek ki ağabeylik yapmalarını istiyorlar. Yani Türkiye’nin burada ortaya çıkıp, bu ağabeyliği yerine getirmesi gerekiyor, İslam ülkelerinde ve Türk devletlerinde de... (Kordon TV röportajından)

5 Ağustos 2008:

Farklı Mezhebe Mensup Kişilerin Beraber Namaz Kılabileceği Hakkında

Adnan Oktar: Her şeyimiz aşağı yukarı aynı. Teferruattaki bu ayrılıklardan dolayı böyle bir muhalefet ruhu çok çok çirkin olur. Şeytanın oyununa gelmek olur. Buna şiddetle dikkat etmeleri lazım kardeşlerimizin. Bir de birbirlerini çok sevmeleri, bütün Müslümanların birbirini sevmesi lazım. Mesela bir Şii ile karşılaştığı zaman hemen sarılıp safa etmesi hal hatır sorması… Mesela Vahabi kardeşlerimizle karşılaştığında onların evine gidip onlara sarılmaları, yemeklerini yemeleri… HATTA NAMAZ KILARKEN BAZEN DUYUYORUM. NAMAZ KILMIYORLAR ARKASINDA. BU ÇOK ANORMAL BİRŞEY. ARKALARINDA GÖNÜL HUZURUYLA NAMAZ KILMALARI LAZIM. Şİİ DE OLUR. VAHABİ DE OLUR. SÜNNİ DE OLUR... Hiç fark etmez hepimiz kardeşiz. Bu düşmana malzeme vermek olur. Küfre malzeme vermek olur. Müslümana bu yakışmaz. (Al Baghdadi TV, Irak röportajından)

Bediüzzaman Said Nursi Türk İslam Birliği’ni 100 Yıl Önce Müjdelemiştir

Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de İslam dünyasının aydınlık geleceğini, 1911 senesinde Şam’daki Cami-i Emevi’de verdiği ünlü hutbesinde şu sözleriyle bildirmiştir:

“Bu zamanın en büyük farz vazifesi, İttihad-ı İslâm’dır.” (Hutbe-i Şamiye, s. 90)

Bediüzzaman’ın bunu söylediği devirde, büyük Osmanlı İmparatorluğu yıkılmak üzereydi. Yıkıldığında, içinden onlarca farklı devlet çıktı ve bunların büyük bölümü Batılı güçlerin sömürgeleri haline geldiler. Osmanlı yönetimi altında asırlarca huzur ve barış bulmuş olan Ortadoğu, Siyonizm’in bölgeye girmesiyle tam bir savaş ve çatışma diyarı haline geldi. Aralarında hiçbir zaman anlaşamayan ve giderek farklı siyasi kamplara ayrılan İslam ülkeleri, bu durumun acı sonuçlarını 20. yüzyılda yaşadılar. Kısacası Bediüzzaman, Müslümanların siyasi, ekonomik ve kültürel sorunlarının birlik yokluğundan kaynaklandığını görmüş ve gelişen olaylar da onu doğrulamıştı. Ancak Bediüzzaman, Müslümanların içine düştükleri durumun bir “fetret devri” olduğunu ve yakında biteceğini de belirtmekteydi. İmanın ona kazandırdığı basiretle, tüm Müslümanlara müjde vermişti:

“Ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılabatı içinde en yüksek gür seda, İslam’ın sedası olacaktır...” (Sunuhat, Yeni Asya Yayınları Mart 1996, s. 62)

Tüm Müslümanlara müjdelemek isteriz ki, Üstad’ın haber verdiği o istikbal artık çok yaklaşmıştır. Bugün hem İslam, dünyanın “en gür sedası” olma yolundadır; hem de onun en büyük vazife olarak gösterdiği “İttihad-ı İslam”, yani İslam Birliği yaklaşmaktadır.

5 Ağustos 2008:

İsrail’in Türk İslam Birliği İçindeki Konumu Hakkında

Muhabir: İsrail ne yapacak?

Adnan Oktar: Onlar da rahatlayıp, onlar da kurtuluşa erecek, yani Türk İslam Birliği içerisinde, Türk İslam Birliği’nin himayesinde olacağı için İsrail. Bu terör sorunundan şiddetten o da kurtulmuş olacak. Onun duvarları yıkılmış olacak. İsrail de bir nevi şu an hapishane durumunda. Her tarafı duvarla kaplı. O duvarlar yıkılacak. İsrail de rahata kavuşacak, bölgeyle çok rahat ticaret yapacak, üzerindeki baskı kalkacak. Dolayısıyla İsrail’in de diğer Müslüman devletlere, Müslüman ülkelere yaptığı baskı kalkmış olacak. Tam bir barış ve huzur çağı gelmiş olacak. Onun için Türk İslam Birliği’nin bir an önce oluşması dünyanın en büyük birinci sorunudur diyebilirim. (Al Baghdadi TV, Irak röportajından)

2 Kasım 2008:

Türk İslam Ülkeleri Arasında Pasaport ve Vize Kalkacak

Adnan Oktar: Türkiye’nin öncülüğünde, Türk devletlerinin birleşmesi ile meydana gelecek, Türk Birliği’nin yardımıyla bir Türk İslam Birliği oluşacak inşaAllah. BU TÜRKİYE’NİN ÖNCÜLÜĞÜ İLE OLACAK. Buna doğru zaten adım adım gidiyoruz. Zaten en ideali de Türkiye’nin liderlik yapmasıdır. Her ülke devlet olarak ayrı olacak ama; bir manevi birlik olacak inşaAllah, Avrupa Birliği gibi. PASAPORT KALKACAK, VİZELER KALKACAK. Ülkeler birbirleriyle rahatça ticaret yapabilecekler. Alışveriş yapabilecekler. Kardeş olacaklar. Bunun oluşması için ilk zemin inşaAllah Azerbaycan ile olacaktır. Ve İslam ülkelerinden yine Suriye. Azerbaycan da hem Türk hem de Müslüman olan bir ülkedir. Suriye de bizim Müslüman olan kardeşimizdir. SURİYE İLE DE BİRLEŞECEĞİZ İNŞAALLAH. BUNLAR İLK ADIMLAR OLACAKTIR... Bu zaten eskiden beri Türkiye’nin üzerinde olan bir görevdir. Türkiye her zaman fiilen Türk İslam aleminin liderliğini üstlenmiştir. HER YERDE BUNU HİSSETTİRMEKTEDİR. HER YERDE BİR AĞABEYLİK GÖREVİ OLDUĞUNUİ DOLAYLI YOLDAN VEYAHUT DOLAYSIZ OLARAK DA GÖSTERMEKTEDİR. HER TÜRLÜ ANLAŞMAZLIKTA TÜRKİYE DEVREYE GİRMEKTEDİR. Mesela Kafkas İttifakı’nın oluşmasında Türkiye devreye girmiştir. Diğer ülkelerin arasında anlaşmazlık olduğunda Türkiye arabulucu konumunda olmaktadır. Doğalgaz boru hattı projesi olsun, petrol boru hattı projesi olsun, diğer projelerde de Türkiye’nin öncülüğü çok açık görülmektedir. Türkiye bunu zaten resmi bir açıklama yapmadan da şu an fiilen yapmakta ve bu, devam etmekte ve gelişmektedir. (The Gulf Today, Birleşik Arap Emirlikleri röportajından)

27 Ağustos 2008:

Kurulacak Birliğin Avrupa ve Amerika Üzerindeki Olumlu Etkisi Hakkında

Adnan Oktar: Türkiye bölgede Amerika’nın da lehinde, Rusya’nın da lehinde bir faaliyet yapıyor. Çin’in de lehinde bir faaliyet yapıyor. Ve hepsi memnun. Amerika da memnun Türkiye’de. Avrupa da memnun. Rusya da memnun. Çin de memnun. Azerbaycan’la birleşince bu memnunluk yine devam edecek yeni birşey olmayacak. (Azerbaycan Gazete 525 ve Atv röportajından)

2008 Yılından İtibaren Türk İslam Birliği Yolunda
Dünyada Yaşanan Gelişmeler
(Önemli Bir Hatırlatma: Yazı boyunca kullandığımız Türk İslam Birliği haberleri, mevcut haberlerin ve gerçekleşen yüzlerce gelişmenin yalnızca kullanabildiğimiz çok küçük bir bölümüdür. Tüm haberlere [adnanoktarnedemistineoldu.blogspot.com/] adresinden ulaşabilirsiniz.)

28 Mayıs 2008: TÜRKİYE MÜSLÜMANLARA “AĞABEYLİK” YAPSIN

Lübnan İslami Amel Partisi Lideri Fethi Yeken’in açıklamaları:

“Türkiye’nin bölgedeki öneminin de altını çizen Yeken, TÜRKİYE’DEN MÜSLÜMAN ARAP DEVLETLERİNE “AĞABEYLİK” YAPMASINI BEKLEDİKLERİNİ söyledi. Türkiye’nin gerek stratejik konumu, gerek tarihi birikimi ile Arap Birliği’ne önderlik edebilecek durumda olduğunu anlatan Yeken, “Yiğit düştüğü yerden kalkar” diyerek Osmanlı’ya atıfta bulundu.”

Türk İslam Birliği bir kaderdir. Allah muhakkak bu birliği gerçekleştirecektir. Önemli olan samimi ve salih olanların bu mübarek dönemde, sahip oldukları tüm imkanları kullanarak ellerinden gelenin en fazlasını yapmaları ve Allah’ın izniyle Türk İslam Birliği’nin kurulmasını sağlayanlardan olmanın şerefine erişmeleridir.

“Onlar, Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile. Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O’dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.” (Saff Suresi, 8-9)
(makale harun yahya)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst