03.02.2007 Gündemi

$owaLyé

Kayıtlı Üye

'Türk-Kürt Çatışması kapıda'
ABD istihbarat raporları: ABD askerleri Irak'tan çekilirse Kürt-Türk çatışması olur.




ABD'de açıklanan Irak'a ilişkin Ulusal İstihbarat Tahmini raporunda, askerlerin bu ülkeden kısa sürede çekilmesi durumunda, Kürtlerin Kerkük'ü ele geçirme ve özerkliklerini genişletme çabalarının, Türkiye'nin askeri müdahalesine yol açabileceği ifade edildi.

Resmi istihbarat kuruluşlarının ortak çalışmasıyla hazırlanan Raporun kamuya açıklanan özet bölümünde, Iraklı Kürtlerin, Kerkük'un kendi bölgelerine katılmasını garantiye almak için sistematik şekilde çalıştığına işaret edildi.

Irak'ın geleceğine ilişkin ciddi kaygılara yer verilen raporda, ''Anayasa'nın 31 Aralık 2007'den önce referandum yapılmasını öngörmesinin ardından Kürtler, Kerkük kenti ve vilayetinin tamamının veya büyük bir bölümünün, Kürt bölgesel yönetimine katılmasını garanti altına almak amacıyla Kerkük'te denetimlerini ilerletme yönünde sistematik şekilde çalışıyor" denildi.

Raporda, "ABD kuvvetlerinin Irak'tan kısa sürede çekilmesi durumunda Kürtlerin, Kerkük'ün kontrolünü ele geçirme ve özerkliklerini ilerletme yönündeki adımları, Türkiye'nin askeri müdahalesine yol açabilir'' ifadesini kullandı


 
Kan Bağışında 'tutuklu' Kriteri


Kan bağışında 'tutuklu' kriteri

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi, kan bağışı yapacak olanlar için ilginç kriterler belirledi. Buna göre tutuklular ve erkek erkeğe cinsel ilişkide bulunanlar kan bağışı yapamayacak




Sakıncalı olarak sıralananlar:


Son bir yılda üç günden fazla tutuklu kalmış olanlar veya böyle biriyle son bir yılda cinsel ilişkide bulunanlar.
Bir kez bile olsa erkek erkeğe cinsel ilişki yaşayanlar.
Geçmişte damar yoluyla uyuşturucu kullanmış veya halen kullanmakta olanlar.
Para almak için cinsel ilişkide bulunanlar.
Son bir yılda bir kez bile olsa paralı seks yapan veya partnerini değiştirenler.
Frengi, bel soğukluğu gibi cinsel ilişkiyle bulaşan hastalık geçirmiş olanlar veya son bir yılda böyle biriyle seks yapanlar.
Hemofili veya pıhtılaşma problemi olanlar, bu kişilerle son bir yılda cinsel ilişkide bulunanlar.
Sebebi açıklanamayan ateş, kilo kaybı, gece terlemesi, büyümüş lenf bezi veya kitlesi, deride mor lekeler, ağız ve boğazda beyaz döküntüler, uzun süren ve iyileşmeyen öksürüğü olanlar
 
Türkiye Çölleşiyor



Türkiye'deki sulak alanların yarısı son 40 yılda yok oldu. Yeni tarım arazileri, barajlar ve aşırı su kullanımı gibi nedenlerle toprak çölleşiyor, iklimler değişiyor

İşte Türkiye'nin toprak suçları:

Hatay'daki 75 bin metrekarelik Amik Gölü, 1968'de başlatılan ve 6 yıl süren ıslah çalışmaları sonucu kurutularak tarıma açıldı. Bu yüzden Hatay'ın iklimi değişti. Yağışlar düzensizleşti ve seller yaşanmaya başladı.
Burdur'daki Kestel Gölü de 1965 yılında yine tarımsal üretim için kurutuldu.
Kahramanmaraş'taki 7 bin 125 hektar alana sahip Gavur Gölü, 1950'li yıllardan itibaren sıtmayla mücadele ve tarım alanı elde etmek amacıyla yok edildi.
Konya'daki binlerce hektarlık Suğla Gölü de tarım arazisi elde etmek için kurutuldu ve yerine su depolaması yapıldı. Bu yüzden artık kuşlar bölgeye uğramıyor.
Konya'daki bir başka sulak alan olan Samsam Gölü'nün de tarımsal amaçlı olarak kurutuldu. Ancak üzerinden yıllar geçmesine rağmen toprakların tuzlu olması nedeniyle burada tarım yapılamıyor.
Türkiye'nin önemli göllerinden biri olan Akşehir Gölü 15 yıl önceki 350 kilometrekarelik alanı adeta çöl haline geldi. Gölü besleyen akarsuların çeşitli nedenlerle kuruması, yeraltından kontrolsüz su çekilmesi gölün sonunu getirdi. Şimdi o bölgede iklim değişmeye başladı.
Afyonkarahisar'daki Eber Gölü, 30-40 yıl öncesine kadar kuş cenneti olarak biliniyordu. Göldeki kirlilik, kuş ve balık türlerinin yanında ekonomik olarak bölge halkını da tehdit ediyor. Yağmur yağmadığı için yeterince beslenemeyen bu göl de kurumak üzere.
1997'de 260 bin hektar alanı kaplayan Tuz Gölü, 7 yılda 100 bin hektar azalarak 160 bin hektara düştü.
Türkiye'nin en büyük tatlısu gölü olan Beyşehir Gölü, aşırı su çekilmesi nedeniyle tehdit altında. Hotamış Sazlığı, su rejimine yapılan müdahaleler sonucu kurudu.
Konya Kapalı Havzası'ndaki Eşmekaya Sazlığı da baraj çalışmaları çerçevesinde kurudu, bu nedenle baraj da tamamlanamadı.

Kişi Başına Düşen Su Oranında Da Fakiriz
ABD'de 350, bizde 110 litre


Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyzi Bingöl, bir ülkenin su zengini ülke olarak adlandırılması için kişi başına yıllık kullanılabilir su miktarının en az 10 bin metreküp olması gerektiğini, Türkiye'de ise bu miktarın 1400 metreküp civarında olduğunu söyledi.
Kişi başına kullanılan günlük su miktarının Kuzey Amerika ve Japonya'da 350, Avrupa'da 200, Türkiye'de 111, Afrika sahrasında ise 10- 20 litre arasında değiştiğini ifade eden Bingöl, "Bir ülkede kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 1000 metreküpten az ise su fakiri ülke olarak kabul ediliyor. Bu duruma göre Türkiye su stresi olan bir ülke" dedi.

4 mevsim hayal oldu


İngiliz bilim adamları, küresel ısınma nedeniyle 50 yıl içinde sonbahar ve ilkbaharın ortadan kalkacağını, mevsim sayısının ikiye düşeceğini öne sürdü.
İngiltere'de iklim değişiklikleri konusunda araştırmalar yapan Met Office'in raporunda, iklim değişikliğiyle birlikte 2-3 hafta kısalacak kışların eskisinden yüzde 30 oranında daha fazla yağışlı geçeceği ve yazların daha kurak ve sıcak olacağı iddia edildi. Mevsimlerin başlangıcını ve bitişini belirlemek için göçmen kuşların hareketlerini temel alan uzmanlar, kışların daha yağışlı geçmesiyle birlikte, sel ve fırtına olaylarının da artacağını belirttiler.
 
Samast'a Kral Muamele


Samast'a kral muamele


Mal bildiriminde bulunmadığı için hakkında kesilen 10 günlük hapis cezasını Bayrampaşa Cezaevi'nde çekmek zorunda kalan Hasan Ersoylu, Dink'in katili Ogün Samast'ın tutuklandıktan sonra asker ve gardiyanlar tarafından nasıl kahraman gibi karşılanıp krallar gibi ağırlandığnı anlattı.

Hasan Ersoylu, Bayrampaşa Cezaevi'nde yataklarından kaldırılıp B-4 koğuşuna gittikten sonra tanık olduklarını şöyle anlatıyor:

"Bizi 100 kişi aynı koğuşa tıktılar. Bizden boşalan tektekleri (müşahede) yıkayıp temizlediler. Biz orada kalırken pislik içindeydik, vücudumuz tahtakurusu ısırıklarıyla dolmuştu. Kaç defa ilaçlayın desek de bizi dinleyen bile olmamıştı. Şimdi hücreler ilaçlanmış, hatta duvarlar da boyanmıştı. Bir hücrenin tabanına kırmızı halı döşemişler. Yeni yataklar, ipek nevresimler... Bir de 102 ekran televizyon getirtildi. Burayı kimin için hazırladıklarını başlangıçta hiçbirimiz anlayamamıştık. Ama bu kral dairesine ya ünlü bir mafya lideri ya da tanınmış bir politikacının geleceği konuşuluyordu.

Alkışlarla karşılandı
Bir gün sonra maltadan büyük bir alkış yükseldi. Duvarlardan yankılanan sesler, bütün koğuşlardan duyuldu. Meğer gardiyan ve askerler dizilmiş, ana kapıdan içeri giren Ogün Samast'ı karşılıyorlarmış. Sonra onu temizleyip ilaçladıkları, duvarlarını boyayıp tabanına kırmızı halı serdikleri bölüme yerleştirdiler. Başına da iki gardiyan dikmişler, bütün istekleri karşılansın diye.

Kebap servisi
Samast'ın Bayrampaşa Cezaevi'nde kaldığı dört gün boyunca bütün istekleri yerine getirildi. Biz tıkıştırıldığımız koğuşta üst-üste ve yerlerde yatarken, o ipek çarşafların içinde 102 ekran televizyonunu seyretti. Asla bizim gibi karavana yemedi. Biz kumlu yeşil mercimekleri, happak gibi yapışmış bulgur pilavını kaşıklarken, ona dışarıdan kebaplar taşındı. Sonra onu Kandıra F tipi cezaevine ***ürdüklerini duyduk. O gidince bizi tekteklere geri getirdiler. Günümü, Samast için temizlenmiş hücrede tamamladım."


 
Biyonik Kollu Kadın Artık Hissedebiliyor





Geçen yıl geçirdiği operasyonla dünyanın ilk "biyonik kollu insan"ı olan Amerikalı eski deniz piyadesi 26 yaşındaki Claudia Mitchell, şimdi de koluna yerleştirilen sinirler vasıtasıyla "dokunma duyusu"nu kazandı
.

CLAUDIA Mitchell, geçen yıl geçirdiği motosiklet kazasında kolunu kaybettikten sonra ameliyatla biyonik kola kavuştu. Ancak biyonik kol dokunma duygusunu veremiyordu.

Doktorlar, bu soruna çözüm bulmak için yaptıkları çalışmalar sonucunda, Claudia’nın göğsünde deri altına elektrotlu "sinir yamaları" yerleştirdiler. Bu sayede kol, göğüsteki başlangıcı olan kaslar kanalıyla yeniden dokunma duygusuna kavuştu.

Artık Claudia, biyonik kolundaki bilek, kol ve dirseğini istediği şekilde hareket ettirebiliyor. Bileğini oynatmak istediğini düşündüğünde bileği tepki veriyor. Biyonik kol ayrıca diğer protezlere oranla 4 kat daha hızlı çalışıyor.

Claudia, sinirlerin yerleştirilmesinden üç ay sonra eline kumanda edebilmek için çalışmalara başladı ve altı ay süren egzersiz programı sonunda 5 kilogram ağırlığındaki koluna kumanda etmeyi öğrendi.


 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst