'hayaL
Bayan Üye
Peygamberimizin (asm) dilinden tevbe-istiğfar ve münacat örnekleri
Rabbim! Bağışla! Merhamet eyle! Sen, merhamet edenlerin en hayırlısısın! [1]
Bulunduğumuz şu ahir zaman atmosferinde sürekli günahlarla iç içe yaşıyoruz. Bir mana büyüğü asrımız için şöyle diyor; Bu zamanda en az günah işleyene dakikada yetmiş bin günah oku isabet eder.
Bu sebeple, yaptığımız hataları affettirmek için elimizden geleni yapmamız her vakit Cenab-ı Hakka tevbe- istiğfar etmemiz gerekiyor. Ve yaptığımız istiğfarların Allahın (cc) katında makbul olması için, Onun (cc) çok sevdiği Resulünün (asm) yolundan gitmek, Onun (asm) gibi istiğfar etmek gerekmektedir.
Peygamber Efendimiz (asm) günde en az yetmiş defa istiğfar ederdi
Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin; canımı elinde tutan Allaha yemin ederim ki, ben günde yetmiş kereden fazla اَسْتَغْفِرُللهِ وَ اَتُوبُ اِلَیْهْ (Esteğfirullahi ve etübü ileyh-Allahtan mağfiret dilerim ve Ona tevbe ederim derim.) [2]
Elbette benim kalbimde bulutlanır; bundan dolayı günde yüz defa اَسْتَغْفِرُللهِ(Esteğfirullah-Allahtan mağfiret dilerim.) derim. [3]
Peygamber Efendimizin (asm) en çok yaptığı dua
عَنّىِ عْفُ فَا لْعَفْوَ تُحِبُّ ا كَرِيمٌ عَفُوٌّ اِنَّكَ للّهُمَّ اَ (Allahümme inneke afüvvün kerimün tühıbbül afve feğfü anni-Ey Rabbim! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, ben günahkar kulunu da affet!) [4]
Peygamber Efendimiz (asm) sıkça şöyle istiğfar ederdi
وغفِرَ وَبِحَمْدِكَ رَبَّنا اللَّهُمَّ سُبْحَانَكَ (Sübhanekella hümme Rabbene ve bi hamdike veğfir-Rabbimiz olan Allahım! Seni her türlü noksan sıfatlardan tenzih eder ve hamdinle seni tesbih ederim. Allahım! Beni bağışla.) [5]
Allahım! İşlerimdeki hatalarımı, bilgisizliğimi ve aşırılığımı bağışla. Zira sen onu benden çok daha iyi bilirsin. Allahım! Şakamı, ciddiyetimi, hatamı ve kastımı bağışla ki bunların tamamı benim katımdandır; benden meydana gelen durumlardır. Allahım! Yapıp öne sürdüğüm yapmayıp ertelediğim, açıktan yaptığım şeyler için beni mağfiret et. Çünkü bunların hepsini sen benden iyi bilirsin. Öne alan sonraya bırakan gerçekte Sensin ve Sen her şeye güç yetirensin. [6]
Resulullah (asm) bir mecliste yüz defa şöyle istiğfar etmiştir
Resulullah (asm)in bir mecliste, yüz kez şöyle dua ettiğini saydık:
اْلغَفُورُ التَّوَّابُ اَنْتَ إِنَّكَ عَلَىَّ وَتُبْ اغْفِرْلِى رَبِّ (Rabbiğfirli ve tüb aleyye inneke entettevvebül ğafûr-Rabbim, beni bağışla; tevbemi kabul buyur. Kuşkusuz sen tevbeleri çokça kabul buyuran ve günahları çokça bağışlayansın.) [7]
Peygamberimiz (asm) tekbir ile kıraat arasında şöyle istiğfar ederdi:
Resulullaha (asm):
Ey Allahın elçisi, namazda tekbir ile kıraat arasında hangi duayı okuyorsun? diye sorduğumda şöyle dua ettiğini söyledi:
Allahım! Doğu ile batının arasını birbirinden uzaklaştırdığın gibi benimle hatalarımın arasını da birbirinden uzaklaştır. Allahım! Beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi beni de hatalarımdan temizle. Allahım! Beni kar, buz ve soğuk su ile hatalarımdan yıka. [8]
Başka bir seferinde de şöyle dua etmiştir:
Allahım! Sen, Meliksin. Senden başka ibadete layık İlah yoktur. Sen benim Rabbimsin, ben ise senin kulunum. Nefsime zulmettim, günahımı itiraf ettim. Benim bütün günahlarımı affet. Muhakkak ki günahları senden başka affedecek yoktur. Allahım! Beni en iyi ahlaka yönelt. Senden başka beni en iyi ahlaka yöneltecek yoktur. Kötü ahlakı benden uzaklaştır. Senden başka kötü ahlakı benden uzaklaştıracak yoktur. Buyur, Senin emrindeyim. Hayırların hepsi senin elindedir. Şer sana nispet edilmez. Ben seninim ve sana döneceğim. Sen Mübareksin, yücesin. Sana tevbe eder ve günahımın bağışlanmasını senden dilerim. [9]
Peygamberimiz (asm) secdede iken şöyle istiğfar ederdi
Allahım! Küçük büyük, gizli açık, önce ve sonra yaptığım günahların hepsini mağfiret et. [10]
Resulullah (asm) vefatından önce en çok şöyle istiğfar ederdi
Resulullahın (asm) hanımı Aişeye (ra):
Resulullah vefatından önce en çok hangi duayı yapardı? diye sordum. O da:
Daha çok şu duayı yapardı. Dedi
سُبْحاَ نَ اللّٰهِ وَ بِحَمْدِ ەِ اَسْتَغْفِرُ اللّهِ وَ اَتُوبُ اِلَیْهْ (Sübhanallahi ve bihamdihi, estağfirullahi ve etübü ileyh-Allahım seni hamdinle tesbih ederim, mağfiretini diler, günahlarıma tevbe ederim.) [11]
Peygamberimizin (asm) sıkça okuduğu ve ümmetine de tavsiye ettiği büyük bir münacat duası:
Cevşenül-Kebir
Cevşenül-Kebir ismindeki dua, Peygamber Efendimize (asm), Uhud Harbi esnasında Cebrail (as) tarafından getirilmiştir. Cebrail (as), Hz. Peygambere (asm):
Üzerindeki zırhı çıkar ve bu duayı oku. Bu duayı üzerinde taşır ve okursan zırhtan daha büyük tesiri vardır. demiştir. Peygamber Efendimiz duanın tesirinin sadece kendine mi mahsus, yoksa ümmete de şamil mi olduğunu sorunca, Cebrail şöyle buyurmuştur:
Ya Resulullah! bu dua Cenab-ı Allahın sana ve ümmetine bir hediyesidir. Bunun sevabını Allahtan başka kimse takdir edemez. [12]
Cevşen-i Kebir duası 100 bölümden oluşur. Her bölümde Allahın isim ve sıfatlarıyla tavsif edildiği 10 parça bulunur. Her bölümün sonunda Allahın aczden ve ortaktan münezzeh olduğunu ifade eden ve cehennem ateşinden Allaha sığınılan bu dua yer almaktadır:
(Sen bütün kusurlardan, aczden ve ortaktan mukaddessin. Senden başka ilah yok ki, bize yardım etsin. Aman diliyoruz. Bizi azap ateşinden ve cehennemden halas et!)
Duanın geneline bakıldığında Allahın (cc) isim ve sıfatlarının sıkça tekrarlandığı ve Rabbe onun isimleriyle yönelindiği görülür. İstiğfar ve istiaze yani ateşten ve azaptan Allaha (cc) sığınma da Cevşende önemli yer tutar.
Efendimiz (asm) kişiyi cennete ulaştıran Seyyidü-l İstiğfar duasını sıkça yapardı
Seyyidü-l İstiğfar kulun şöyle demesidir;
اللّهُمَّ اَنْتَ رَبّیِ لاَ اِلَهَ اِلاَ اَنْتَ خَلَقْتَنِی وَ اَنَا عَبْدُ كَ وَ اَنَا عَلَی عَهْدِ كَ وَ وَعْدِ كَ مَا ا سْتَطَعْتُ اَعُوذُ بِكَ مِنْ
شَرِّ ماَ صَنَعْتُ اَبُو ءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلیَّ وَ اَ بوُ ءُ بِذَ نْبیِ فَغْفِرْ لیِ فَاِ نَّهُ لاَ یَغْفِرُ الذُّ نُو بَ اِلاَّ اَنْتَ
(Allahümme ente Rabbi Le ilehe ille ente halâkteni ve ene abdüke ve ene ale ahdike ve vêğdike mestedağtü euzü bike min şerri me saneğtü ebüüleke biniğmetike aleyye ve ebüü bizenbi feğfirli feinnehü le yeğfiruzzünübe ille ente)
(Allahım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka hiçbir ilah yoktur. Beni Sen yarattın. Ben Senin kulunum. Gücüm yettiğince ezelden Sana verdiğim söz ve vaadime bağlıyım. Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınırım. Üzerimdeki nimetini ve günahlarımı Sana itiraf ediyorum, beni mağfiret buyur. Çünkü günahları ancak Sen ba*ğışlarsın.)
Resulullah (asm):
Kim bu duayı sevap ve faziletine kalben inanarak gün*düz okur da, o gün akşama varmadan ölürse o cennet ehlindendir. Kim de bu duayı, sevap ve faziletine kalbiyle inanarak gece vakti okur da sabaha çık*madan ölürse, o da cennet ehlindendir. buyurdu. [13]
Kaynakça:
[1] Müminun, 118
[2] Buhari; Kütüb-i Sitte / Deavat
[3] Müslim; Kütüb-i Sitte / Zikir
[4] Buhari; Tecrid-i Sarih Tercümesi / Af ve Bağışlama
[5] Müslim, Buhari; Sahih-i Buhari / Kitabü-s Salat
[6] Buhari, Sahih-i Buhari / Dualar
[7] Ebu Davud, Tirmizi; Kütüb-i Sitte / Kitabü-s Salat
[8] Buhari, Ebu Davud; Kütüb-i Sitte / Ezan
[9] Buhari, Ebu Davud; Kütüb-i Sitte / Ezan
[10] Müslim; Sahih-i Müslim / Kitabü-s Salat
[11] Buhari; Sahih-i Buhari / Tefsir, Nasr
[12] Ahmed Ziyaeddin Efendi; Mecmuatül Ahzab
[13] Buhari; Kütüb-i Sitte / Zikir
Rabbim! Bağışla! Merhamet eyle! Sen, merhamet edenlerin en hayırlısısın! [1]
Bulunduğumuz şu ahir zaman atmosferinde sürekli günahlarla iç içe yaşıyoruz. Bir mana büyüğü asrımız için şöyle diyor; Bu zamanda en az günah işleyene dakikada yetmiş bin günah oku isabet eder.
Bu sebeple, yaptığımız hataları affettirmek için elimizden geleni yapmamız her vakit Cenab-ı Hakka tevbe- istiğfar etmemiz gerekiyor. Ve yaptığımız istiğfarların Allahın (cc) katında makbul olması için, Onun (cc) çok sevdiği Resulünün (asm) yolundan gitmek, Onun (asm) gibi istiğfar etmek gerekmektedir.
Peygamber Efendimiz (asm) günde en az yetmiş defa istiğfar ederdi
Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin; canımı elinde tutan Allaha yemin ederim ki, ben günde yetmiş kereden fazla اَسْتَغْفِرُللهِ وَ اَتُوبُ اِلَیْهْ (Esteğfirullahi ve etübü ileyh-Allahtan mağfiret dilerim ve Ona tevbe ederim derim.) [2]
Elbette benim kalbimde bulutlanır; bundan dolayı günde yüz defa اَسْتَغْفِرُللهِ(Esteğfirullah-Allahtan mağfiret dilerim.) derim. [3]
Peygamber Efendimizin (asm) en çok yaptığı dua
عَنّىِ عْفُ فَا لْعَفْوَ تُحِبُّ ا كَرِيمٌ عَفُوٌّ اِنَّكَ للّهُمَّ اَ (Allahümme inneke afüvvün kerimün tühıbbül afve feğfü anni-Ey Rabbim! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, ben günahkar kulunu da affet!) [4]
Peygamber Efendimiz (asm) sıkça şöyle istiğfar ederdi
وغفِرَ وَبِحَمْدِكَ رَبَّنا اللَّهُمَّ سُبْحَانَكَ (Sübhanekella hümme Rabbene ve bi hamdike veğfir-Rabbimiz olan Allahım! Seni her türlü noksan sıfatlardan tenzih eder ve hamdinle seni tesbih ederim. Allahım! Beni bağışla.) [5]
Allahım! İşlerimdeki hatalarımı, bilgisizliğimi ve aşırılığımı bağışla. Zira sen onu benden çok daha iyi bilirsin. Allahım! Şakamı, ciddiyetimi, hatamı ve kastımı bağışla ki bunların tamamı benim katımdandır; benden meydana gelen durumlardır. Allahım! Yapıp öne sürdüğüm yapmayıp ertelediğim, açıktan yaptığım şeyler için beni mağfiret et. Çünkü bunların hepsini sen benden iyi bilirsin. Öne alan sonraya bırakan gerçekte Sensin ve Sen her şeye güç yetirensin. [6]
Resulullah (asm) bir mecliste yüz defa şöyle istiğfar etmiştir
Resulullah (asm)in bir mecliste, yüz kez şöyle dua ettiğini saydık:
اْلغَفُورُ التَّوَّابُ اَنْتَ إِنَّكَ عَلَىَّ وَتُبْ اغْفِرْلِى رَبِّ (Rabbiğfirli ve tüb aleyye inneke entettevvebül ğafûr-Rabbim, beni bağışla; tevbemi kabul buyur. Kuşkusuz sen tevbeleri çokça kabul buyuran ve günahları çokça bağışlayansın.) [7]
Peygamberimiz (asm) tekbir ile kıraat arasında şöyle istiğfar ederdi:
Resulullaha (asm):
Ey Allahın elçisi, namazda tekbir ile kıraat arasında hangi duayı okuyorsun? diye sorduğumda şöyle dua ettiğini söyledi:
Allahım! Doğu ile batının arasını birbirinden uzaklaştırdığın gibi benimle hatalarımın arasını da birbirinden uzaklaştır. Allahım! Beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi beni de hatalarımdan temizle. Allahım! Beni kar, buz ve soğuk su ile hatalarımdan yıka. [8]
Başka bir seferinde de şöyle dua etmiştir:
Allahım! Sen, Meliksin. Senden başka ibadete layık İlah yoktur. Sen benim Rabbimsin, ben ise senin kulunum. Nefsime zulmettim, günahımı itiraf ettim. Benim bütün günahlarımı affet. Muhakkak ki günahları senden başka affedecek yoktur. Allahım! Beni en iyi ahlaka yönelt. Senden başka beni en iyi ahlaka yöneltecek yoktur. Kötü ahlakı benden uzaklaştır. Senden başka kötü ahlakı benden uzaklaştıracak yoktur. Buyur, Senin emrindeyim. Hayırların hepsi senin elindedir. Şer sana nispet edilmez. Ben seninim ve sana döneceğim. Sen Mübareksin, yücesin. Sana tevbe eder ve günahımın bağışlanmasını senden dilerim. [9]
Peygamberimiz (asm) secdede iken şöyle istiğfar ederdi
Allahım! Küçük büyük, gizli açık, önce ve sonra yaptığım günahların hepsini mağfiret et. [10]
Resulullah (asm) vefatından önce en çok şöyle istiğfar ederdi
Resulullahın (asm) hanımı Aişeye (ra):
Resulullah vefatından önce en çok hangi duayı yapardı? diye sordum. O da:
Daha çok şu duayı yapardı. Dedi
سُبْحاَ نَ اللّٰهِ وَ بِحَمْدِ ەِ اَسْتَغْفِرُ اللّهِ وَ اَتُوبُ اِلَیْهْ (Sübhanallahi ve bihamdihi, estağfirullahi ve etübü ileyh-Allahım seni hamdinle tesbih ederim, mağfiretini diler, günahlarıma tevbe ederim.) [11]
Peygamberimizin (asm) sıkça okuduğu ve ümmetine de tavsiye ettiği büyük bir münacat duası:
Cevşenül-Kebir
Cevşenül-Kebir ismindeki dua, Peygamber Efendimize (asm), Uhud Harbi esnasında Cebrail (as) tarafından getirilmiştir. Cebrail (as), Hz. Peygambere (asm):
Üzerindeki zırhı çıkar ve bu duayı oku. Bu duayı üzerinde taşır ve okursan zırhtan daha büyük tesiri vardır. demiştir. Peygamber Efendimiz duanın tesirinin sadece kendine mi mahsus, yoksa ümmete de şamil mi olduğunu sorunca, Cebrail şöyle buyurmuştur:
Ya Resulullah! bu dua Cenab-ı Allahın sana ve ümmetine bir hediyesidir. Bunun sevabını Allahtan başka kimse takdir edemez. [12]
Cevşen-i Kebir duası 100 bölümden oluşur. Her bölümde Allahın isim ve sıfatlarıyla tavsif edildiği 10 parça bulunur. Her bölümün sonunda Allahın aczden ve ortaktan münezzeh olduğunu ifade eden ve cehennem ateşinden Allaha sığınılan bu dua yer almaktadır:
(Sen bütün kusurlardan, aczden ve ortaktan mukaddessin. Senden başka ilah yok ki, bize yardım etsin. Aman diliyoruz. Bizi azap ateşinden ve cehennemden halas et!)
Duanın geneline bakıldığında Allahın (cc) isim ve sıfatlarının sıkça tekrarlandığı ve Rabbe onun isimleriyle yönelindiği görülür. İstiğfar ve istiaze yani ateşten ve azaptan Allaha (cc) sığınma da Cevşende önemli yer tutar.
Efendimiz (asm) kişiyi cennete ulaştıran Seyyidü-l İstiğfar duasını sıkça yapardı
Seyyidü-l İstiğfar kulun şöyle demesidir;
اللّهُمَّ اَنْتَ رَبّیِ لاَ اِلَهَ اِلاَ اَنْتَ خَلَقْتَنِی وَ اَنَا عَبْدُ كَ وَ اَنَا عَلَی عَهْدِ كَ وَ وَعْدِ كَ مَا ا سْتَطَعْتُ اَعُوذُ بِكَ مِنْ
شَرِّ ماَ صَنَعْتُ اَبُو ءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلیَّ وَ اَ بوُ ءُ بِذَ نْبیِ فَغْفِرْ لیِ فَاِ نَّهُ لاَ یَغْفِرُ الذُّ نُو بَ اِلاَّ اَنْتَ
(Allahümme ente Rabbi Le ilehe ille ente halâkteni ve ene abdüke ve ene ale ahdike ve vêğdike mestedağtü euzü bike min şerri me saneğtü ebüüleke biniğmetike aleyye ve ebüü bizenbi feğfirli feinnehü le yeğfiruzzünübe ille ente)
(Allahım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka hiçbir ilah yoktur. Beni Sen yarattın. Ben Senin kulunum. Gücüm yettiğince ezelden Sana verdiğim söz ve vaadime bağlıyım. Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınırım. Üzerimdeki nimetini ve günahlarımı Sana itiraf ediyorum, beni mağfiret buyur. Çünkü günahları ancak Sen ba*ğışlarsın.)
Resulullah (asm):
Kim bu duayı sevap ve faziletine kalben inanarak gün*düz okur da, o gün akşama varmadan ölürse o cennet ehlindendir. Kim de bu duayı, sevap ve faziletine kalbiyle inanarak gece vakti okur da sabaha çık*madan ölürse, o da cennet ehlindendir. buyurdu. [13]
Kaynakça:
[1] Müminun, 118
[2] Buhari; Kütüb-i Sitte / Deavat
[3] Müslim; Kütüb-i Sitte / Zikir
[4] Buhari; Tecrid-i Sarih Tercümesi / Af ve Bağışlama
[5] Müslim, Buhari; Sahih-i Buhari / Kitabü-s Salat
[6] Buhari, Sahih-i Buhari / Dualar
[7] Ebu Davud, Tirmizi; Kütüb-i Sitte / Kitabü-s Salat
[8] Buhari, Ebu Davud; Kütüb-i Sitte / Ezan
[9] Buhari, Ebu Davud; Kütüb-i Sitte / Ezan
[10] Müslim; Sahih-i Müslim / Kitabü-s Salat
[11] Buhari; Sahih-i Buhari / Tefsir, Nasr
[12] Ahmed Ziyaeddin Efendi; Mecmuatül Ahzab
[13] Buhari; Kütüb-i Sitte / Zikir