Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
daha çok Amerika’nın kırsal kesimlerinde yaşanan olayları konu aldığı fotoğraflarındaki gerçeküstücü yaklaşımlarıyla ve devasa prodüksiyonlarıyla tanınan Amerikalı bir fotoğrafçıdır.
Genç yaşlarında
"The Speedies" isimli
o dönemler New York’un ünlü bir punk rock grubunun üyesiyken yaptıkları liste başı parçaları "Let Me Take Your Photo" (Bırak Fotoğrafını Çekeyim)
Crewdson’un yaşamının daha sonraki dönemlerinde onun ne olacağına dair isabetli bir tahmin ortaya koymuştur. Hewlett Packard ise 2005 yılında bu şarkıyı kendi dijital fotoğraf makinelerinin reklamını yapmak amacıyla kullanmıştır. 1980’lerin ortalarında Crewdson
Port Chester (New York) yakınlarındaki SUNY Purchase’de fotoğraf üzerine eğitim görür. Yale Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar alanında Yüksek Lisans’ını yapar. Daha sonra hayatını doğmuş olduğu kent olan New York’ta sürdürmeye devam eder.
Crewdson’un büyük format fotoğraflarındaki konular
Amerika’nın kırsal kesimlerinde anlaşılması ve açıklanması zor olayların etrafında toplanır. Anlaşılması kolay öyküsel hikayeler yerine
karmaşık ve esrarengiz anlatımları tercih eder. Her ne kadar birilerine benzemekten kaçınsa da
kendi çalışmalarının Alfred Hitchcock
David Lynch ve Steven Spielberg’in sinemasal vizyonlarıyla karşılaştırılmasının önüne geçemez. Aynı bir film yönetmeni gibi sahip olduğu kudret
onun fotoğraflarında devasa kurgusal bir dünya yaratabilmesine olanak tanır. Hatta son işlerinde Crewdson
bu sinemasal vizyonunu gerçekleştirebilmek için
otuz beş kişinin üzerinde büyük bir ekiple çalışmak durumunda kalmıştır.
Erken dönem çalışmalarından Natural Wonder (1992 – 1997) serisi
kenar mahallelerde yaşamaya zorlanan kuşlar
solucanlar ve böcekler gibi vahşi yaşama odaklanır. Bu sahneler ritüellerin gizemli havasını taşırlar. Belirsiz aktiviteler içerisindeki bu hayvanlar insanlar tarafından tamamıyla göz ardı edilmişlerdir. "Hover" (1996 – 1997) serisinde ise Crewdson
insanlığın dünyasında geri döner ve onun karanlık yönlerini araştırır. Bu çalışmasında "Natural Wonder" serisindeki yakın çekim görüntülerinden kaçınır
daha yüksek
çok daha geniş kamera açılarına yönelir. Bu siyah beyaz fotoğraflar
rahatsız edici olayların meydana geldiği arka bahçelerdeki özel sığınaklardan bir anlık sahneler sunmaktadırlar.
Crewdson’un en son çalışması
1998 – 2002 tarihleri arasında gerçekleştirdiği "Twilight" (Alacakaranlık) serisidir. Bu serisinde Crewdson yine esrarengiz kırsal kesim motiflerine geri döner ve daha ayrıntılı bir üslupta onları sahneler. Bu karanlık tonlardaki görüntüler çoğunlukla gizemli ışık huzmeleriyle aydınlatılmışlardır. Sanki bazı dış güçler fotoğraftaki dünyanın sakinleriyle iletişime geçmek istemektedirler; kadının biri küçük şişme bir yüzme havuzunda ayakta durmaktadır. Fotoğraftaki ışık geleceğe ilişkin bir hakikati ön görürcesine
yukarıdan aşağıya doğru hamile kadının göbeğine doğru ilahi bir şekilde düşmektedir. Crewdson başka bir fotoğrafında da
arka bahçeden gelerek akşam yemeğindeki aile üyelerinin karşısına çıplak çıkan bir anneyi konu almaktadır. Aynı bu fotoğrafta masada oturan aile bireyleri gibi çoğunlukla onun karakterleri iç dünyalarında kaybolmuş bir izlenim sunarlar. Fiziksel olarak aynı mekanı paylaşmalarına rağmen duygusal olarak bir birbirlerinden çok uzaktadırlar.
Büyük prodüksiyonlar gerektiren bu işler
filmden alınmış
öncesi ve sonrası meçhul durağan bir sahnenin tek karelik bir sunumu gibidirler. Kurduğu setler her ne kadar ayrıntılı ve üzerinde çok düşünülmüş olsa da
aslında Crewdson
ucu açık
sınırları keskin hatlarla belirlenmemiş bir anlam dünyası inşa etmeye çabalar - ki görüntülerin insan üzerinde yarattığı bu gizemli havanın kaynağı da gücünü aynı belirsizlikten alır. Onun bu tavrı seyirciye kendi bilinç ve bilinçaltı dünyasında serbestçe dolaşma fırsatı tanımıştır.
Sözgelimi onun fotoğraflarında "Amerikan Rüyası" ideali
arka bahçelerdeki mahremiyetin karanlık gizemlerinde yok olup gider. Tek kelimeyle sahnelerin içine nüfuz eden esrar perdesi
seyirciyi bu oyuna göz yumması doğrultusunda zorlamaktadır. Bu bağlamda anlamı keşfetmek
sanki bir bilmeceyi çözmeye çalışmak gibidir. Sonuçta her durumda geriye kalan sadece alaca bir karanlıktır!
daha çok Amerikanın kırsal kesimlerinde yaşanan olayları konu aldığı fotoğraflarındaki gerçeküstücü yaklaşımlarıyla ve devasa prodüksiyonlarıyla tanınan Amerikalı bir fotoğrafçıdır.